Wallerstein’ın ifadesiyle “bildiğimiz dünyanın sonu”nu yaşıyoruz, son demlerini.
Sonuç yine kanlı olacak gibi.
Başlangıç da.
Yeni bir dünyanın kurulması da yine kanlı mı olacak, sorusu ciddiye alınmalı.
Görünen manzara bu, ne yazık ki.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, “yeni bir dünya mı kuruluyor?” sorusunu gündeme getirdi yine.
Eğer tartışmalar bu minval üzere seyrederse, salgının, bildiğimiz dünyayı sona erdirmek, yeni bir dünyanın fitilini ateşlemek üzere laboratuvarda üretildiği ve dünyaya salıverildiği fikri doğruluk kazanır, haklı olarak.
Yeni bir dünya düzeni arayışı, şok yaşanmadan gerçekleşmiyor. Binlerce kez yapılan nasihatlar bir işe yaramıyor, sadece bir musibet insanlığı harekete geçirmeye yetiyor kimi zaman, belki de çoğu zaman.
Üç yıldır sürüyor bu salgın. Üç yıldır bütün dünyayı korona hapishanesine tıkadı.
Bu arada aşı filan üretildi ama bu aşılara neler yerleştirildi, bilinmiyor, sadece dedikodusu yapılıyor, insanlığın kısırlaştırılması için gizli ve hummalı bir çalışma yürütüldüğü, bunun için de insanlığın genleriyle oynandığı söylentileri havada uçuşuyor!
Durum tam olarak böyle midir, pek emin değilim.
Bu Batılılar aşağılık adamlar, kimsenin gözüne bakmadan her haltı karıştırırlar. Ama insanlığın genleriyle oynamak için ille de böyle bir salgının üretilmesine gerek yok bu adamlar için.
İnsanlık düşmanı bunlar!
Açgözlü kapitalist mahluklar!
Tarımla, gıda ile oynayarak bu kısırlaştırma operasyonunu çoktan başlattılar en az çeyrek asır önce. Sonuç da almaya başladılar. Son on yılda yeni evli gençlerde kısırlık oranı tavan yapmış durumda.
Bu bahis, bahs-i diğer. Bizim konu edineceğimiz mesele, yeni dünya düzeni arayışları meselesi.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali yeni dünya düzeni tartışmalarını alevlendirdi, haklı olarak.
Soğuk Savaş’la birlikte galipler zorba bir düzen kurdular. Yarım asır bile sürmedi.
Dünya, Osmanlı’nın bitirilememesinin neden olduğu sorunlarla boğuşuyor.
Osmanlı’nın durdurulmasının yol açtığı boşluğu yeni kurulan ve Osmanlı’yı inkâr eden laik Türkiye’nin doldurması, elbette ki, zordu hatta mümkün değildi.
Osmanlı’yı, Osmanlı ruhunu ve “emperyal vizyonunu” inkâr eden bir ülkenin Osmanlı’nın durdurulmasıyla oluşan boşluğu doldurması imkânsızdı.
Türkiye’nin trajedisi: Trajedisinin komediye dönüştüğünü bilememesi!
İşte bu trajedinin de, komedinin de görülmesi gerekiyor. Eğer bu görülemezse, Türkiye önünü göremez.
Önümüzü görebilmemiz için medeniyetler tarihinde mukayeseli bir okuma yapmamız yararlı olabilir.
Burada karşımıza çakacak çarpıcı manzaralardan biri şu olacaktır:
Nizamı yani sistemi önceleyen bir uygarlığın dünyası yoktur. Yoktur çünkü insan ikinci plandadır. Üstelik de insanı tanrılaştıran, her şeyin ölçüsü ve ölçütü katına yükselten bir uygarlık bu.
İnsan üzerinden değil sistem üzerinden bir dünya kuruyor.
Nasıl yaman bir paradokstur bu, değil mi?
Hem önce insanı tanrılaştıracaksınız hem de sonra insanı yok eden, yok sayan, sistemi kutsayan bir dünya kuracaksınız.
İnsansız bir dünya hükümferma bütün küre ölçeğinde. İnsansız dünya ve dünyasız insan.
Dünyasını yitiren bir insanın yaşanabilir bir dünya kurabilmesini beklemek olmayacak duaya amin demek değil de nedir ki!
Dünyanın en temel sorunu, farklı kültürlere, medeniyetlere mensup toplumların nasıl barış içinde bir arada yaşayabilecekleri sorunudur.
Osmanlı ruhu bu.
Osmanlı ruhu, ölmedi, ölen biziz.
Osmanlı ruhu, aşılamamış ve anlaşılamamış muazzam kaynak. Bu kaynak anlaşıldığında gürül gürül akacak bir ırmağa dönüşecek, hakikate susayan bizleri hakikatin diriltici nefesiyle sulayacak ve diriltip kendimize getirecek bizi ve mazlum coğrafyamızı.
Âlem nizam görecek. Önce içte kabaran kaosu, intizamsızlığı yenerek yeşertilen yüceltici, insanı silkeleyip kendine getirici benzersiz bir küresel bir nizam bu.
Bir dünya düzeni kurulacaksa önce Mekke’den ve Medine’den süt emerek çileyle yeşertilen Osmanlı ruhu üzerinden kurulacak.
Unutmayalım: Osmanlı ruhu ölmedi, ölmeyecek, yenilenecek, dirilecek ve bizi de diriltip kendimize getirecek.
Vesselâm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.