Celal Fedai kardeşim güzel özetledi bizim bin yıllık serencamımızı ve tarihî rolümüzü: Türkiye’nin kaderi, bölgenizin ve dünyanın geleceğinin belirlenmesinde yeniden kilit rol oynamak.Fırat Kalkanı Harekâtı ile başlayan ve Afrin Harekâtı’yla yeni bir ivme kazanan süreç, Amerikan hegemonyasının (dolayısıyla Amerika’yı kolonileştiren Yahudi gücü’nün egemenliğinin) sonunun başlangıcı olacak biiznillah.
Sadece bölge üzerinde değil, küre üzerinde de elbette.
Abartılı bir yorum mu bu?
Hayır; çünkü burada bir süreçten sözediyorum:
Amerikan / Yahudi hegemonyasının çöküşünün başlangıcı olacak
-görece uzun- bir süreçten...
Yıllardır dikkat çektiğim temel mesele şu:
Bölgede gerçekleştirilen bütün işgallerin, iç karışıklıkların hedefinde Türkiye var.
Batılılar, Batı ittifakının üyesi olmasına rağmen, Türkiye’nin kendi yörüngesini bulma mücadelesi vereceğini çok iyi biliyorlardı; bunu yalnızca biz bilmiyorduk, biz aklımızın köşesinden bile geçirmiyorduk...
“Batı ittifakına, Batı’dan gelecek saldırıları göğüslemek için dâhil oldu bu Türkler”
, diye baktılar bize hep. Biz, bunu göremedik bile! Biz, derken,
kastediyorum, daha ziyade.
Zihnen sömürgeleştirildiğimiz
ve bu nedenle de
yaşadığımız için elbette ki.
Batılıların yüzyıllık stratejileri,
Türkiye’nin toparlanması, yörüngesine kavuşması ve yepyeni
bir medeniyet yolculuğuna soyunması ihtimalinin gerçeğe dönüşebileceği korkusu,
dolayısıyla
fikri üzerine kurgulanmıştır.
Şunu Zihni’mize kalın harflerle kazımak zorundayız: Batılılar, Osmanlı›yı hangi gerekçelerle durdurdularsa, Türkiye’yi de aynı gerekçelerle kuşatıyor, karıştırıyor ve hedef tahtasına yatırıyorlar!
Bu yakıcı gerçeği göremezsek, bizi bekleyen
aslâ göremez ve geleceğe emin adımlarla yürüyemeyiz!
O yüzden
İngilizler, Yahudilerle birlikte Osmanlı›yı durdurdular.
Osmanlı coğrafyası ve kaynakları yağmalandı, paramparça edildi: Bütün Avrupalı emperyalistler, Osmanlı coğrafyasına üşüştü!
İkinci Dünya Savaşı›ndan sonra Osmanlı coğrafyasına “Amerika” yerleşti.
AMERİKA NE, PEKİ: YAHUDİ GÜCÜNÜN KOLONİSİ
Bu sorunun cevabını doğru veremezsek, hem küresel ölçekte yaşanan sorunu hem de bizi kimlerin, nasıl hedef tahtasına yatırdıkları sorununu aslâ kavrayamayız.
Amerika, Yahudi hegemonyası demektir. Amerika, Yahudi gücü’nün kolonisi...
Yahudilerin vatanı yoktur; sermaye ve beyin güçleri vardır.
Yarın, Çin’e yerleşmek gerekirse, Çin’e göçmekte ve yerleşmekte tereddüt etmeyecektir bu Yahudi sermayesi ve beyni.
Amerika, Yahudilerin umurunda bile değildir.
O yüzden Amerika’yı, her şeyini -finansını, medyasını, akdemyasını, Silikon Vadisi’ni, Hollywood’unu, popüler kültür endüstrisini, silah endüstrisini, istihbarat teşkilatını, Pentagon’unu-
Amerika’da yaşanan kriz, Yahudi gücü ile WASP’tan
(Amerika›yı kuran Beyaz, Anglo-Sakson, Protestan Anglo-Amerikan gücünden) oluşan
iki güç arasındaki iktidar savaşıdır.
Trump, Yahudi gücüne darbe vurmak için getirilmişti işbaşına.
Yahudilerin çok güçlü olduğunu bildiği için onları memnun edecek işler yapıyormuş gibi hareket ediyordu.
Bu arada, Trump’ı -devrildikten sonra üstelik- savunduğum filan sanılmasın. Bu kadar ruhsuz, döküntü birini savunamam. Bana ne, bize ne Amerikan başkanından filan!
Geçtiğimiz hafta Erdoğan-Trump telefon görüşmesinden sonra yaşanan
gerisinde işte bu
Yahudi gücü ile Anglo-Amerikan gücü arasındaki iktidar savaşı
yatıyor.
ABD’NİN 28 ŞUBAT’I: İKİ AMERİKA’NIN SAVAŞI
Amerika’da bir tür
28 Şubat benzeri bir olay yaşanıyor çeyrek asırdır…
Amerika’da yaşanan
derin devlet krizinin sonuçları
hem Türk-Amerikan ilişkilerine hem bölgeye hem de küresel sorunlara da aynen yansıyor...
Özelde Amerika’da, genelde küresel sistemde Yahudilerle İngilizler arasında bir savaş yaşanıyor.
Bunu yaklaşık yirmi yıldan bu yana sadece bendeniz yazıyorum bu ülkede...
Bugüne kadar körkütük ne kadar saldırıya uğradım bu nedenle!
Yaşanan son hadiseler, 20 küsur yıldır yazdıklarımı doğruluyor...
Çin’in İpek Yolu projesinin gerisinde de İngilizlerin olduğunu
unutmayalım. İpek Yolu projesi, küresel dengeleri alt üst edecek bir proje.
Her zaman söyledim, bir kez daha tekrarlıyorum burada:
Çok dikkatli olmak lazım.
Ortak stratejik adımlar atılacaksa, iki kez, üç kez dikkatle düşünerek adım atmak zorundayız.
Söylediklerimi doğrulayan bir başka gelişme de, İngiltere’nin Türkiye’nin Afrin harekatını desteklediğini açıklaması!
Sözün özü: Yahudi gücünün kontrolündeki Amerikan hegemonyasının çöküş sürecine tanık oluyoruz. Rusya da, İngiltere de, Çin de bu nedenle Türkiye’nin yanındalar...
Türkiye, uzun yıllar sonra, nihayet tarihî bir fırsat yakaladı: Siyonistler, Osmanlı’yı çökertmelerinin, sonra da bölgeyi cehenneme çevirmelerinin bedelini ağır ödeyecekler!
Türkiye, depremden sonra, toparlanmamızı sağlayacak uzun soluklu bir yol haritası çıkarmalı: Ama stratejik zekâyı ihmal etmeden ve bütün tuzaklara karşı dikkatli, hazırlıklı olarak tarihî kaderine odaklanmalı.
Günü kurtarmak değil geleceği kurmak için yola koyulmalı.
O zaman hem toparlanma hem de bölgemizi toparlama sürecinde kilit rol oynamaya başlayabiliriz Allah’ın yardımıyla…