Cumartesi günü Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın İstanbul şubesinden 180 öğrenci kardeşimle birlikte, bakanlığın müdürlerinden Durmuş Can kardeşimin rehberliğinde Yassıada’ya sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdik.
Vapur adaya yaklaştığında yüreğimin titrediğini hissettim. Menderes’e yapılan zulümleri, işkenceleri hayal ettim. Menderes ve arkadaşlarını idama mahkûm eden kurmaca tiyatro sahnesini gözümün önünden geçirdim. Adaya ayak basarken öfkeyle doluydu içim; yumruklarımın sıkılı olduğunu fark ettim, bir ân!
Sonra öğrenci arkadaşlarla ve vatandaşlarla birlikte tedirgin ama heyecanlı bir şekilde adaya çıktık. Adadan İstanbul’a baktık hüzünle, öfkeyle tıpkı Menderes’in ve arkadaşlarının her gün yaptıkları gibi. Hep birlikte mahkeme salonuna doğru yol aldık soluk soluğa. Salonda o tiyatro sahnesi o yüzkarası yargılama ânı bütün taraflarıyla birlikte canlandırılmıştı.
Salona girip de tastamam bir tiyatroyu andıran bu kurmaca yargılama sahnesini görünce gördüklerime inanamadım; o iğrenç ve ürpertici ânları yeniden ve yeniden yaşadım tıpkı Menderes gibi, tıpkı arkadaşları gibi. Hiç şüphesiz hepimiz, salondaki herkes aynı öfkeyle ve nefretle gözlerinin önünden geçirdi kurmaca yargılama sahnesini.
Sonra o ürpertici yargılamanın, o yüzkarası tiyatronun belgesel filmi gösterildi. Salim Başol’un başrolünü oynadığı tiyatroyu andıran o kurmaca yargılama, hem filmle hem de sahnedeki ışıklandırmalarla aynen canlandırıldı.
Kanımız dondu hepimizin.
Filmden sonra yaklaşık yarım saat süren, insanların yürek tellerini titreten dokunaklı bir konuşma yaptım. Konuşma öylesine alkışlandı ki, yaptığım kısa ama etkileyici konuşmanın kurmaca mahkeme sahnesi ile iğrenç yargılama oyununun protestosuna dönüştüğünü hissettim yüreğimin tâ derinlerinde…
İşte Cumartesi günü bizim yaşadıklarımızı, Türk Cumhuriyetleri›nin devlet başkanları ile onlara öncülük eden Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve diğer devlet ricalimiz de bir gün önce, Cuma günü aynıyla yaşamış olmalılardı.
Cuma günkü toplantı, tarihî bir âna tanıklık eden ve tarihin akışını bizim şekillendirmemize imkân tanıyacak bir yolculuğun hayata geçirilmesini resmen karara bağlayan bir toplantıydı.
Toplantı’nın sonunda Türk Devletleri Teşkilatı’nın Yassıada’da kurulduğu duyuruldu bütün dünyaya. Türkiye’nin Yassıada gibi darbeler tarihine ürpertici tanıklıklar etmiş bir yerde böylesine önemli bir bölgesel ve küresel hayatiyeti haiz tarihî bir adımın atılmış olması çok anlamlıdır.
Bu bir meydan okumadır. Çift yönlü bir meydan okuma hem de!
Yassıada’dan böylesi bir meydan okumanın başlatılması, her şeyden önce, Türkiye’ye dışardan darbe yapan kuklacı’ya, içerdense bu darbeyi alkışlayan kuklalara ve darbe heveslisi kukla çocuklarına çok anlamlı ve sarsıcı bir mesajdır. Darbecilere ve yerli işbirlikçilerine aşkedilen bir tokattır!
Türk Devletleri Teşkilatı, bir anlamda yeni bir D-8 projesidir: Türk dünyasının, stratejik önceliklerini belirginleştirerek bölgesel ve küresel sorunlarda ortaklaşa hareket etmesini ve postkorona sürecinde dünyanın alacağı şekli belirlemesini mümkün kılacak tarihî atılımdır.
Türk devletlerinin hangi şartlar altında, nasıl bir araya geleceğini, hatta bir araya gelip gelemeyeceğini konuşmak şu aşamada abesle iştigaldir.
Bu buluşma ve kurulan teşkilat, başlıbaşına bir başarıdır: İlgili ülkelerin hem Rusya’nın hem Amerika’nın hem de Çin’in -artan- boyunduruğuna meydan okumaktan çekinmediklerinin bir işaretidir her şeyden önce.
Türk dünyası, kendi yolunu kendisi çizmelidir. Arap Birliği’nin yaşadığı rezaleti yaşamamalı, aslâ güdümlü bir teşkilat olmamalıdır. Küresel sistemden bağımsızlaşmanın başlangıç noktası olmalıdır bu girişim. Yeni bir medeniyet yolculuğunun başlangıcı, işaret fişeği ve habercisi olmalı.
Önce dalga kırmalı ve çakıl taşları temizlenmeli, sonra dalga kurmalı ve yapı taşları döşenmeli, son olarak da dalga olmalı ve tarihin akışını yönlendirecek büyük medeniyet yürüyüşünün tohumları ekilmeli.
Fazla mı hayalci bir tablo çizdim?
Hayali bile güzel, değil mi?
Ama bu hayalle kalmayacak, tıpkı dün olduğu gibi yarın da insanlığın geleceğini şekillendirecek, insanlığa adaletin, hakkaniyetin ve sulhün hâkim olacağı yeni bir medeniyet fikrini biz armağan edileceğiz inşallah.
Vesselâm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.