Üstad Sezai Karakoç’un Kurban Bayramı mesajı

04:0026/07/2021, Pazartesi
G: 26/07/2021, Pazartesi
Yusuf Kaplan

Sezai Karakoç, bu ülkenin medar-ı iftiharı, bilge insanı.Yaşayan sahabemiz: Bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan, bu dünyayı aşacak bir çağrıda bulunan, çağrısı çağını kuracak bir düşünürümüz.Sevgili Celâl Fedai kardeşimizin o şair dikkatiyle hatırlattığı gibi, dünyanın yaşayan iki büyük şairi (diğeri İsmet Özel elbette) bu ülkenin çocuğu ama sanki onlar yokmuş, yaşamıyormuş gibi hareket ediyoruz. Oysa bu, bizim yok olduğumuzun, yok olmanın eşiğine savrulduğumuzun ürpertici göstergesi!Üstad

Sezai Karakoç, bu ülkenin medar-ı iftiharı, bilge insanı.

Yaşayan sahabemiz: Bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan, bu dünyayı aşacak bir çağrıda bulunan, çağrısı çağını kuracak bir düşünürümüz.

Sevgili Celâl Fedai kardeşimizin o şair dikkatiyle hatırlattığı gibi, dünyanın yaşayan iki büyük şairi (diğeri İsmet Özel elbette) bu ülkenin çocuğu ama sanki onlar yokmuş, yaşamıyormuş gibi hareket ediyoruz. Oysa bu, bizim yok olduğumuzun, yok olmanın eşiğine savrulduğumuzun ürpertici göstergesi!

Üstad Sezai Karakoç, insanı silkeleyip kendine getirici bayram mesajları yayınlıyor. Bu Kurban Bayramı’nda da böyle güzel, yol gösterici, ufuk çizgisi çekici güzel bir bayram mesajı yayınladı. Aynen paylaşıyorum…

***

“Milletimiz İslâm Milleti’nin Kurban Bayramı’nı kutluyoruz. Ramazan’da nefsini yoğun bir şekilde terbiye eden Müslüman, hac ve kurban vazifesini yerine getirirken, kişiliğinin bu kez daha çok toplum yanını geliştirir ve bütünler. Mü’min, sürekli bir diriliş ruhunu taşıyarak, coğrafya ve tarih içinde de şuurunu keskinleştirecektir.

Mekke ve Medine’de buluşan müminler, Kâbe’yi tavaf, İslâm’ın doğup geliştiği bu kutlu yerleri ziyaret ederek İslâm Ülkesi ve Medeniyeti’nin sahipliğini içselleştireceklerdir.

Geçmişte, Doğu ve Batı, imparatorluk olarak anılan büyük devletlerce yönetildi. Çin, Mısır, Roma gibi. Bunlara karşı, müminler, Hazreti Süleyman zamanında en güçlü dönemini yaşayan bir devletle bağımsızlıklarını korudukları gibi, daha sonra da, Peygamber Efendimiz’in kurduğu, halifelerinin devam ettirdiği, Milâdî 1918 yılına kadar sürüp gelen büyük devletlerle esarete düşmemişler, kendi hayat ve varlıklarını korumuşlardır.

Fakat İslâm dünyası, yüz yılı aşkın bir zamandır dağınık ve sahipsizdir. Her türlü saldırıya uğramış, başlarına gelmeyen felâket kalmamıştır. Halen, en acı şekilde, istilâ, işgal, yakıp yıkma, yok etme, çökertme saldırılarıyla boğuşup durmaktadırlar.

Yetmiş yıldır, yazılarımızla, konuşmalarımızla, bildirilerimizle, her türlü faaliyetlerimizle, Müslümanların birliklerini kurmaları gerektiğini, başka bir çözüm, seçenek ve çare olmadığını, anlatmaya çalışıyoruz. En son 15 Mayıs 2021 tarihli parti bildirimiz, teferruatlı bir şekilde, mevcut kuruluşların çalıştırılarak sonuç alınması yol ve yöntemini göstermiştir.

Bugün, 57 devletin birliği olan İSLÂM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLÂTI’nı, kendi düşünce, inanç ve isimlendirmelerimizle, bir nevi İSLÂM BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TOPLULUĞU, 10 devletin kurduğu EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLÂTI’nı da, bir nevi İSLÂM GÜVENLİK KONSEYİ, gücü yapmalıyız. Elbette bugünkü statüleriyle değil, değişmiş tüzük ve programlarıyla. Unutmayalım ki, BAĞDAT PAKTI’nı küçülte küçülte önce CENTO, sonra RCD, daha sonra da ECO yapmışlardı. Şimdi sadece ekonomik bir birlik olan teşekkülü, dediğimiz gibi askerî ve siyasî bir güç haline getirmek gerekmektedir.

Böylece, Doğu ve Batı arasında, dünyanın orta kesiminde, insanlık için kalıcı bir barış ve güvenlik gücü doğmuş olacaktır. Müslümanlar, kendilerini doğudan, batıdan, kuzeyden gelen tasallutlardan kurtaracakları gibi, insanlığın felâketi olacak olan korkunç Doğu-Batı nükleer savaşını da önlemiş olacaklardır. Müslümanların dirilip, geçmişte olduğu gibi birliklerini kurup, kendi güvenliklerini ve onunla birlikte dünya sulhünü de teminat altına almadıkları takdirde insanlık için büyük tehlike mevcut olacaktır. Batı ile Doğu arasında çıkacak bir savaş, insanlığı yeniden taş devrine döndürecektir. Taş üstünde taş kalmayacaktır. Bugün, batıdaki ve doğudaki büyük devletleri yöneten gizli-açık güçlerde sağduyudan, temkinden eser bulunmadığından, geleceği karartan bir görünüş, insanları umutsuzluğa düşürmektedir.

Umut, İslâm’da ve uyanıp dirilirsek, biz Müslümanlardadır.

Haccımız ve kurbanlarımızla, inancımızla, ibadetlerimiz ve ahlâkımızla, üstün bilinç, köklü düşünce ve doğurgan atılımlarımızla İslâm’ın yeniden dirilişini gerçekleştirecek yeni bir çağ açmalıyız.

Bu umutla, milletimizin Kurban Bayramı’nı kutluyor, ahirete intikal etmiş olanlarımızı rahmetle anıyor, hayatta olanlarımıza sağlık ve iyilikler bahşetmesini, hac ve kurbanlarımızın kabul edilmesini, dirilişe, kurtuluşa ermemizi Allah’tan diliyoruz.”

#Sezai Karakoç
#Kurban Bayramı