Türkiye’nin İslâmî kesimleri intiharın eşiğine sürükleniyor (2)

04:0031/03/2024, Pazar
G: 31/03/2024, Pazar
Yusuf Kaplan

Türkiye, tarihinin en kritik, en zorlu, hatta en hayatî yerel seçimlerinden birine gidiyor bugün. 31 Mart seçimleri, bir yerel seçim olmaktan çok daha fazla önem arzeden özellikler taşıyor. Bunlar her seçimde kurulan bildik, klişe cümlelere benziyor, denebilir haklı olarak ama dananın kuyruğu hiç de öyle değil. Türkiye, iki asırdır bir hayat-memat, ölüm-kalım mücadelesi veriyor: Türkiye, yok olma, tarihten silinme tehlikesi ile karşı karşıya. Bu tehlikeyi henüz atlatabilmiş değiliz. Daha da kötüsü,


Türkiye, tarihinin en kritik, en zorlu, hatta en hayatî yerel seçimlerinden birine gidiyor bugün. 31 Mart seçimleri, bir yerel seçim olmaktan çok daha fazla önem arzeden özellikler taşıyor.

Bunlar her seçimde kurulan bildik, klişe cümlelere benziyor, denebilir haklı olarak ama dananın kuyruğu hiç de öyle değil.

Türkiye, iki asırdır bir hayat-memat, ölüm-kalım mücadelesi veriyor: Türkiye, yok olma, tarihten silinme tehlikesi ile karşı karşıya. Bu tehlikeyi henüz atlatabilmiş değiliz.

Daha da kötüsü, her geçen gün bu tehlike daha da büyüyor.

İki asırdır sürüyor bu tehlike ve buna karşı direnme çabalarımız. Ama Türkiye’de henüz taşlar yerine oturmuş değil.

31 Mart Yerel Seçimleri bir kaç açıdan tehlikeli sonuçlara gebe. Özellikle İstanbul üzerinden Türkiye’nin tarihî kaderini, rolünü ve yürüyüşünü tersine çevirecek çok büyük bir küresel proje tezgâhlanıyor. İstanbul seçimleri, sadece İstanbul’la ilgili değil, Türkiye’nin geleceğinin şekillendirilmesiyle ilgili bir hâdisedir.

Altını kalın harflerle çizerek hatırlatıyorum bir kez daha: İstanbul üzerinden Türkiye’nin geleceğini dizayn edecek küresel bir projenin yapı taşları döşeniyor. 


UYARI/YORUM! İSLÂMÎ KESİMLER TOPLU İNTİHARIN EŞİĞİNE SÜRÜKLENİYOR… 

Karşımızda sadece yerel seçimler yok.

Büyük şehirler üzerinden özelde 2028 seçimlerini, genelde ise Türkiye’nin İslâmî kimliğini, ruhunu ve kaderini belirleyecek çok kritik bir seçime gidiyoruz.

Tarihî bir karar ânının arefesinde, kritik bir ânın eşiğindeyiz…

Bu ülkenin İslâmî kesimleri ilerde bedeli bu ülkeye ve İslâm dünyasına çok ağır olacak çok büyük bir imtihanla karşı karşıyalar…

Particilik yapılacak zamanlar değil bu zamanlar; Türkiye’nin kader anları, kaderinin belirlediği kritik zamanlar…

Bu ülkenin İslâmî kimliği, ruhu ve kaderi, dün kökü dışarıda seküler projelerle çok büyük yara almış, emperyalistlerin işgal ettiklerinde yapamayacakları cinayetler içimizdeki İrlandalılar tarafından -hem de Batılılara rahmet okutacak kadar- ürpertici bir şekilde hayata geçirilmişti. İki asırdır içeriden yapılan bu ruhsuz, fütursuz ve köksüz saldırının yıkımlarını tamir ermek için çırpınıp duruyoruz…

Gelinen noktada, dışarıdan fiilen işgal edil-e-meyen, ele geçiril-e-meyen bu toplum içeriden zihnen işgal edildi, ele geçirildi. Bu durum, bu ülkenin İslâmî kimliğini ve geleceğini tehlikeye soktu: Türkiye’nin İslâmî kimliğini ve ruhunu yitirmesi, yönünü ve yörüngesini yitirmesiyle, bu ülkeyi kurda kuşa yem etmekten çekinmeyecek, bu toprakları ilk fırsatta terk etmekten kaçınmayacak ruhsuz, iddiasız, köle ruhlu mankurtlaşmış kuşaklar yetiştirmekle sonuçlandı.

 

ÇOK TEHLİKELİ, AYARTICI VE SİNSİ BİR PROJE! 

Şimdi bu ülkeyi içeriden, tam kalbinden vurmak istiyorlar: Bu ülkenin İslâmî kesimlerini paramparça ederek, birbirine düşürerek hatta düşman ederek bu ülkenin İslâmî omurgasını yok etmek istiyorlar.

Çok tehlikeli bu!

Bu, bu toplumun İslâmî kesimlerinin toplu intiharın eşiğine sürüklenmesi demek.

Ülkede ortalık toz duman. Seküler-Kemalist kesimler Türkiye’nin parçalanması için savaşan terör örgütünün siyasî uzantısıyla işbirliği yapmaktan çekinmezken, Türkiye’nin İslâmî kesimlerinin başta İstanbul, Bursa, Ankara gibi kritik şehirlerimiz olmak üzere bu ülkenin İslâmî kimliğini yok edecek projeleri hayata geçirecek ruhsuz, Batılıların kölesi gibi çalışacak tiplerin önünü açmaları da neyin nesidir, anlayan varsa beri gelsin!

Elbette ülkeyi yöneten insanların yaptığı küçümsenmeyecek hatalar, yanlışlıklar da var. Eğitimde, gençlikte, kültürde karşımıza çıkan büyük yanlışlıklar. Önümüzdeki süreçte bu yanlışlıkların düzeltilmesi için gereken adımların atılacağını umuyorum; ülkeyi yöneten insanlar bu konuda hem muzdaripler hem de köklü ve kalıcı adımlar atılması konusunda kararlılar.

Siyasî parti veya aday tercihi seçimi değil bu seçim: Başta İstanbul’umuz olmak üzere büyük şehirlerimizin Bizans şehirleri yapılması planlarını hafife alırsak ve basit siyasî kaygılarla hareket edersek Allah’ın gazabını üzerimize celp etmiş oluruz.

On yıllardır Ayasofya’nın açılması, Taksim’e cami yapılması, başörtüsü zulmümün kaldırılması için omuz omuza mücadele eden insanlar bugün İstanbul’u Bizans şehri yapmak için çırpınan, bu ülkenin İslâmî kimliğini yok etmek için mücadele veren kesimlerle omuz omuza yürüme gafletinin hesabını Allah’ın huzurunda da, tarihe ve bu millete karşı da zor verirler.

Eğer toparlanıp kendimize gelemezsek, birbirimize omuz vermek yerine birbirimize omuz vurmaya devam edersek, korkarım, yarın tarih, bu toplumun İslâmî kimliğini, omurgasını ve ruhunu İslâmî kesimlerinin küçük siyasî hesapları, basiretsizlikleri yok etti diye yazacak- Allah muhafaza!

Çok tehlikeli, ayarcı ve sinsi bir proje ile karşı karşıyayız İstanbul ve büyük şehirlerimiz üzerinden.

Aklımızı başımıza devşirmezsek bu ülkeden bizi kovacak mankurtların önünü açmaktan başka bir şey yapmış olmayacağız. Benden uyarması! Vesselâm.


#Yerel Seçim
#Toplum
#Hayat
#Yusuf Kaplan