Türkiye’nin Birikimi Yeni Şafak 30 yaşında!

04:0026/01/2024, Cuma
G: 26/01/2024, Cuma
Yusuf Kaplan

“Türkiye’nin önü aydınlık” manşetiyle tam 30 yıl önce yayın hayatına başladı Yeni Şafak. Yeni Şafak’ın kurulmasında Ahmet Şişman ile Persanlardan Mahmut Kış ve Ahmet Kış kardeşlerin doğrudan katkıları oldu. Onlar öncülük ettiler Yeni Şafak’ın kurulmasına. Ben o zaman Londra’daydım, doktora yapıyordum. Gazetenin kuruluşuna Londra’dan katıldım, hem köşe yazarı hem de Londra temsilcisi olarak. Londra’dan sadece Yeni Şafak’a katkı vermedim, aynı zamanda eski Kanal 7’nin de hem temsilciliğini yaptım

“Türkiye’nin önü aydınlık” manşetiyle tam 30 yıl önce yayın hayatına başladı Yeni Şafak. Yeni Şafak’ın kurulmasında Ahmet Şişman ile Persanlardan Mahmut Kış ve Ahmet Kış kardeşlerin doğrudan katkıları oldu. Onlar öncülük ettiler Yeni Şafak’ın kurulmasına. Ben o zaman Londra’daydım, doktora yapıyordum. Gazetenin kuruluşuna Londra’dan katıldım, hem köşe yazarı hem de Londra temsilcisi olarak.

Londra’dan sadece Yeni Şafak’a katkı vermedim, aynı zamanda eski Kanal 7’nin de hem temsilciliğini yaptım hem de kanala dünya sineması programları hazırladık Ayşe Şasa ve İhsan Kabil’le birlikte. Kanal 7, Nabi Avcı’nın öncülüğüyle öncü bir televizyon kanalı olarak kurulmuştu ve biz de sıkı, düzeyli, nitelikli ve ses getirecek uzun soluklu programlar yapabilme imkânına kavuşmuş olduk. Bu misyonu daha sonra benim kurulmasına doğrudan katkıda bulunduğum TV5 ile TVnet devam ettirdi.


TÜRKİYE’NİN BİRİKİMİ VE BULUŞMA NOKTASI

Yeni Şafak gazetesi, Yeni Devir’in devamı olarak kurulmuştu. Yeni Devir, Cumhuriyet dönemindeki ilk günlük İslâmcı fikir gazetesiydi.

Türkiye’nin Le Monde’ü idi Yeni Şafak: Tirajı düşüktü ama etkisi çok fazlaydı. Hem bürokrasi tarafından ciddiye alınması hem de daha çok da Türkiye’deki entelektüel çevrelerde ses getirmesi anlamında. Fikir gazetesi olması gazetenin itibarını ve saygınlığını artırıyordu.

Yeni Şafak kurulduğunda Yeni Devir’in bütün yazar kadrosu Yeni Şafak’a taşındı adeta. İsmet Özel, Rasim Özdenören bu yazarların başında geliyordu. Cemil Meriç, Cahit Zarifoğlu yaşıyor olsalardı onlar da Yeni Şafak’ta yazacaktı hiç kuşkusuz.

Albayraklar’ın Yeni Şafak’ı devralmasıyla, yapılan güçlü yatırım sayesinde bir yandan basın dünyamıza güçlü bir ses kazandırılmış oldu, öte yandan da Türkiye’nin buluşma noktası oldu: Hem üç kuşak yazarı buluşturdu hem yazı yazacak yer bulamayan farklı kesimlere mensup nitelikli yazarları aynı çatı altında topladı hem de daha önemlisi de Türkiye’de çağdaş bir İslâmî fikir, sanat ve hayat dünyasının inşasında rol oynayacak bütün isimleri bir araya getirdi, İslâmî söylemlerle çağı buluşturacak ve yorumlayacak bir entelektüel oluşumun enlemesine ve boylamasına kök salmasını, yaygınlaşmasını sağladı.

Biz de yeni, genç İslamcı yazarlar kuşağı olarak Yeni Şafak’ın kurulduğu ilk günden itibaren yazmaya başladık gazetede.

Bendeniz Yeni Şafak kurulduğunda Londra’da doktora öğrenimi görüyordum. Hem köşe yazmaya hem de Yeni Şafak’ın Londra temsilciliğini yapmaya ilk günden itibaren başladım.

Ve ilginç bir bilgi daha vereyim: Yeni Şafak’a Londra’dan kendi ismim dışında beş farklı isimle yazılar yazdım. Müstear olarak kullandığım Suat Filmer ismi, Yusuf Kaplan’dan daha çok biliniyordu o vakitler.


MEDENİYET MEFKÛRESİNİN BAYRAKTARI

Yeni Şafak, Türkiye’nin bin yıllık dünya tarihini yapan İslâmî birikimini benimseyerek ve özümseyerek ülkemizde bu bin yıllık birikimin sunduğu köklü bir medeniyet mefkûresinin ve tasavvurunun bayraktarlığını yaptı. Yeni Şafak bizim medeniyet birikimimizin genç nesillere aktarılmasında ve öncü bir kuşağın yetiştirilmesinde tarihî bir rol oynadı.

Yeni Şafak’ta kurulduğu günden bu yana medeniyet fikrini ve mefkûresini genç kuşaklara ve entelektüel kesimlere ulaştıran yazılar yazdım, yazıyorum. Bütün hâdiselere medeniyet perspektifiyle yani bütüncül bakışla bakışı uygulayan ön açıcı, zihin açıcı yazılar oldu bu yazılar. Medeniyet tasavvuru kitlelere ulaşmış oldu böylelikle.

Bendeniz bir taraftan medeniyet perspektifiyle yazılar yazdım, diğer taraftan da ülkemizde çağdaş İslâmî düşünme biçimleri konusunda da kalem oynattım hasbelkader. İki kuşağın yetişmesinde, İslâmî duyarlıkları güçlü genç fikir, sanat ve kültür insanlarının ortaya çıkmasında bu yazıların katkısı olduğunu söylememi saygısızlık olarak düşünmezsiniz umarım. Ayrıca ülkeyi yöneten siyasî aktörlerin medeniyet perspektifi ile kuşanmalarında da bizim yazılarımızın katkıları olduğu söyleniyor çeşitli çevrelerde, mahfillerde.


ÇAĞDAŞ BİR İSLÂMÎ DİL, DURUŞ VE DUYARLIK

Yeni Şafak çağdaş bir İslâmî dil ve duyarlık kurdu basınımızda. Bu da muhkem bir duruşu, sarsılmaz bir istikameti ve önümüzü açacak kanatlandırıcı bir ufku ve umudu benimsemesine imkân tanıdı.

Vesayetçi bürokratik oligarşinin Türkiye’yi iki asırdır esir alan yapılarını birer birer deşifre ederek etkisiz hâle getirecek adımların atılmasında kilit rol oynadı: Bu toplumun İslâmî kimliğini ve duyarlığını yok etmeyen çalışanlara karşı dimdik durdu. Darbelere karşı dimdik durdu. Üç kilit kavramla Yeni Şafak’ın ne olduğunu, nasıl bir misyon üstlendiğini özetleyebiliriz: Akıl, kalp ve ruh.

Gazete başta olmak üzere Ketebe Yayınevi, TvNet ve çok sayıda nitelikli dergileri Türkiye’nin entelektüel hayatına kazandıran, İslâmî entelektüel birikimin ve duyarlıkların hayatımızın merkezine yerleşmesini sağlayan bütün bu çalışmalara en güzel şekilde destek veren başta Albayraklar Grubu adına Ahmet Albayrak ağabey olmak üzere, Nuri Albayrak, Mustafa Albayrak ve Mesut Albayrak’ın samimiyetleri, vizyoner ve zor zamanlardaki yılmaz kişilikleri mutlaka şükranla anılmalıdır.

Yazının sonunda anlamlı bir anekdot paylaşayım: Gazetenin başındayken, Dışişleri Bakanlarından İsmail Cem, bir gün şöyle demişti bana: “Hocam, ben Yeni Şafak’ı aksatmadan takip ediyorum. Daha doğrusu o beni talip ediyor, peşimi bırakmıyor: Gittiğim her yere birikmiş Yeni Şafak gazetelerimi de götürüyorum. Yurt dışında yaptığım en keyifli işlerden biri Yeni Şafakları okumak.”

Yazımı, genel yayın yönetmenimiz Hüseyin Likoğlu kardeşime gazetenin fikir gazetesi kimliğini güçlendirecek hamleler yapmasını önererek sonlandırayım. Bizim bu dünyaya söyleyecek bir sözümüz var ve bu sözü en etkili ve kalıcı şekilde güçlü bir fikir gazetesi ile söyleyebiliriz ancak. Gazze’deki ürpertici soykırım, bu soykırıma bütün dünyanın sessiz kalması ve Batılı emperyalistlerin açıkça destek vermesi, Batı uygarlığının ahlâkî olarak da felsefî olarak bittiğini bütün dünyaya ispat etti. O yüzden dünya bize gebe, biz hakikate.

Nice 30 yıllara, diyorum. Vesselâm.

#Yeni Şafak
#Albayrak Grubu
#tvnet