Erdoğan yeniden, güçlü bir şekilde seçilirse, mutlaka izlemesi gerektiğini düşündüğüm naçizâne bir yol haritası sunmak istiyorum burada.
Türkiye’nin uzun soluklu, köklü, çok yönlü, kalıcı ve sarsıcı bir ruh atılımına ihtiyacı var.
Ruh atılımını gerçekleştiremeyen toplumlarsa -tıpkı bizim bir asırdır yaşadığımız gibi- esen rüzgârların önünde sürüklenirler...
Hayatın iki cephesi var: Madde cephesi ve mânâ / ruh cephesi. Biri olmadan diğeri de olmaz.
Bir toplumun yaratıcı ruhunun ve kurucu iradesinin temellerini döşer ruh cephesi. Ve fikir, dil, eğitim, kültür, sanat, ahlâk gibi kurucu temellerden vücut bulur.
Madde cephesi ise, bu kurucu temellerin köksalmasını, kalıcılaşmasını, sürgit yaşamasını ve insanı yaşatmasını sağlayan ekonomi, bilim, teknoloji ve siyaset gibi sütunlardan teşekkül eder.
Türkiye’nin sorunları hem manevî hem de maddî boyutları olan, gelip-geçici, günübirlik değil köklü sorunlardır.
Başta eğitim olmak üzere, düşünce, kültür, sanat, şehircilik, gençlik sorunları, varoluşsal problemlerdir. Köklü meseleler.
O yüzden uzun vadeli hazırlıkları, köklü çözümleri gerektiren büyük sorunlar.
Bunu bütün dünya biliyor: Batılılar da biliyor, umutlarını bize bağlayan mazlum dünya da. Biz farkında değiliz bunun yalnızca.
O yüzden yaşanan sorunların gelip-geçici, günübirlik sorunlar olduğunu zannediyor.
Yaşadığımız sorunlar, medeniyet çapında sorunlar: Medeniyet iddiasını yitirmiş, başka bir uygarlığı tepeden, Jakoben yöntemlerle zoraki olarak benimsemeye zorlanmış bir toplumun yaşadığı köklü, varoluşsal ve travmatik sorunlar.
O yüzden meselâ eğitim gibi köklü, varoluşsal sorunlarımızı kavramakta ve çıkış yolu bulmakta zorlanıyoruz.
Medeniyet meselesi ise bütüncül bir Yaratıcı, insan ve kâinat tasavvuruna sahip olmayı zorunlu kılan büyük bir meseledir.
Eğer siz, böyle bir perspektife sahip değilseniz, eğitim sorunlarımızın temelde medeniyet krizinden kaynaklandığını göremez, kalıcı, köklü çözüm önerileri geliştiremezsiniz.
Türkiye’de iki asırdır yaşanan ve bizi her defasında eğitimi yap-boz tahtasına çevirmeye zorlayan temel çıkmaz da bu.
Bize ait bir medeniyet fikrimiz yok. O yüzden güçlü, çağdaş bir eğitim sistemi inşa edemiyoruz.
Mevcut eğitim sisteminden Kant da yetişmez, Hegel de; Beethoven da yetişmez, Mahler de; Picasso da yetişmez, Cezanne da.
Mevcut eğitim sisteminden, elbette ki, Ebû Hanife ya da Gazâlî, İbn Arabî, Sinan veya Itrî yetişmesini beklemek ham hayalden başka bir şey değildir.
Bana ne lazım? Kant’ı, Hegel’i, Nietzsche’yi, Mozart’ı, Chopin’i, Wagner’i, Manet’yi, Dali’yi, Kandinsky’yi de tartışacak, yorumlayacak ve aşacak bir noktaya ulaşacak yeni Gazâlî’ler, yeni İbn Haldun’lar, yeni Yunus’lar, yeni İbn Sinâ’lar, yeni Sinan’lar ve Itrîler lazım.
O yüzden ruh atılımı olmadan, aslâ, diyorum. Vesselâm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.