Medeniyet / kardeşlik ruhunun yitirilmesi ve Türkiye’nin parçalanma tehlikesi!

04:0028/05/2023, Pazar
G: 28/05/2023, Pazar
Yusuf Kaplan

Türkiye, seçimlere gidiyor. Herhangi bir seçim değil bu. Kader seçimi adeta. Türkiye’nin Batılıların boyunduruğundan bir şekilde kurtularak, tarihî / medeniyet yönünü, yörüngesini bulma, eksen ülke olma yolculuğunda yol ayrımına gelip dayandığı bir seçim bu. Yapacağımız seçim şu: Türkiye, Batılıların güdümünde bir “cephe ülkesi”, bir “uydu ülke” olmaya devam mı edecek yoksa tarihte olduğu gibi, bin yıl dünya tarihini şekillendiren bir küresel güç olarak, bir eksen güç olarak yeniden tarihin akışını

Türkiye, seçimlere gidiyor. Herhangi bir seçim değil bu. Kader seçimi adeta. Türkiye’nin Batılıların boyunduruğundan bir şekilde kurtularak, tarihî / medeniyet yönünü, yörüngesini bulma, eksen ülke olma yolculuğunda yol ayrımına gelip dayandığı bir

seçim bu. 

Yapacağımız seçim şu:
Türkiye, Batılıların güdümünde bir “cephe ülkesi”, bir “uydu ülke” olmaya devam mı edecek
yoksa tarihte olduğu gibi, bin yıl dünya tarihini şekillendiren bir
küresel güç
olarak, bir
eksen güç
olarak yeniden tarihin akışını belirleyecek bir güç olma yolunda mı ilerleyecek?
RUH ATILIMININ İKİ EKSENİ: DİKEY EKSEN VE YATAY EKSEN
Peki, bir ülke ya da aktör, tarihin akışını şekillendirecek bir konuma nasıl ulaşabilir?

Hem dikey eksende hem de yatay eksende tarihi değiştirecek, insanlığa yaşanabilir yeni bir dünya armağan edebilecek yeni bir medeniyet mefkûresi sunacak dinamiklere sahip ise.

Dikey eksen, manevî güç; yatay eksen’se, maddî güç’tür.
Dikey eksen;
güçlü ve köklü bir  Yaratıcı, insan ve kâinât tasavvuruna dayanan bir düşünce, kültür, sanat, ahlâk, estetik birikimine yani
yaratıcı ruh’a; yatay eksen’se
bu birikimi, bu  fikriyatı, tatbikata dökecek, hayata aktaracak maddî birikime, dolayısıyla
kurucu irade’ye
sahip olmaktır.
Manevî gücü de, maddî gücü de sunacak kaynak, bir toplumun
sarsılmaz inanç
/
akîde ilkeleri
doğrultusunda inşa ettiği medeniyet birikimi, tecrübesi ve ruhudur. 

Şimdi bu ruh, bu muazzam birikim ve tecrübe havaya uçurulmaya çalışılıyor on yıllardır tepeden uygulanan jakoben laikçilik projeleriyle…

EN TEHLİKELİ PROJE: İSLÂMSIZ TÜRKLÜK VE İSLÂMSIZ KÜRTLÜK PROJESİ!
Altan Tan
, nihayet konuşulmayanı ama asıl konuşulması gereken bu meseleyi konuştu: 
HDP veya Yeşil Sol Parti, CHP zihniyetinin Türk milletine yaptığını Kürtlere yapıyor: Kürtleri kendi kültürlerinden, değerlerinden, İslâm’dan uzaklaştırma mücadelesi veriyorlar
, dedi, özetle.
Önümüzdeki -belki de bir asırlık- süreçte icat edilmeye çalışılan
en tehlikeli projelerden biri, İslâmsız Türklük ve İslâmsız Kürtlük projesi
olacak gibi görünüyor…

Müslüman Kürt kardeşlerimiz, bunu görmeye başladılar, çok tedirgin olduklarını gösterdiler, daha da gösterecek ve emperyalistlerin uşaklarına hak ettikleri cevabı, onlar gibi şiddete başvurmadan meşrû yollarla verecekler inşallah…

Bunların Salahaddin’le zırnık kadar ilişkileri yok: Salahaddin ve Selçuk çocukları birbirlerine omuz verdiler;
emperyalistleri, yani Haçlıları, Moğolları ve o zaman biz Türkler, Kürtler, Araplar omuz omuza vererek emperyalistlerle savaşırken, o yok oluş mevsiminde bile bizimle savaşan, (Salahaddin’in Tunus’a kadar kovalamak zorunda kaldığı) Şiî (o zamanki) bozguncu grupları defettiler, böylelikle
birlikte tarihin akışını değiştirdiler.
Şimdi emperyalistler, bazılarını kukla gibi oynatıyorlar parmaklarında:
Kürtlerle Türkleri İslâm ortak paydasında değil, Amerikan uyduluğunda birleştirmeye çalışıyorlar.
Bin yıllık İslâm kardeşliğini adım adım bitirmeyi hedefliyorlar. Böylelikle bu topraklarda Türklerle Kürtleri birbirine düşüreceklerini ve bu topraklarda daha yüzyıllarca rahat at koşturacaklarını sanıyorlar!

Ama yanılıyorlar!

Meselâ
Hüdapar, bu oyunu gördü ve bozdu hamdolsun.
Türk-Kürt kardeşliği, İslâm’ın yeşerttiği ve aslâ yok edilemeyecek bir kardeşliktir.
Emperyalistler ve uşakları her zaman tarihin çöp sepetini boylamıştır. Bin yıllık İslâm kardeşliği, Türk-Kürt kardeşliği tarihimiz bunun en güzel tanığıdır. 

Görene… 

Görmesini bilene…

Ruh köklerini yitirmeyen herkese…

Tam bu noktada, büyük Selçuklu tarihçimiz ve fikir adamımız Osman Turan’dan nefis bir anekdot aktarmak isterim.

(Bu anekdotu,
Muhammed Esat Altıntaş
Hoca’dan ödünç alıyorum).
Malum,
Osman Turan,
Türk Yurdu
dergisinin önemli isimlerinden biri. Çok önemli makaleler yazıyor orada. 
Bir ara Türk Yurdu Dergisi’ne gelen heyecanlı gençler Osman Turan Hoca’ya şöyle bir soru soruyorlar: “
Hocam, önce Türk müyüz yoksa Müslüman mı?
Osman Turan Hoca’nın bu soruya verdiği cevap şöyle: “
Çocuklar, Türklük zat, Müslümanlık sıfattır; fakat sıfat öyle bir hâl almış ki, o olmadığı zaman zat da kalmıyor.
EMPERYALİSTLERİN UYKULARI KAÇMALI!

Bizim inşa ettiğimiz bu muazzez medeniyet ruhu, bu toplumu Müslüman kılan sıfatların varlığını sürdürmesi durumunda bu toplumun varlığını ve bütünlüğünü korumasını, yeniden müşterek ve küresel bir tarih yapabilmesini sağlayacak inşallah.

Türkiye bu medeniyet ruhuna İslâm’ın sunduğu muhkem kaynaklarla sahip olduğu için dün bin yıl boyunca insanlık tarihini yaptı Selçuklu, Eyyûbîler ve Osmanlılar’la birlikte.
Türkler ve Kürtler, Selçuk çocukları ile Salahaddin çocukları, tarihin tanık olduğu en güzel kardeşlik örneklerini sergileyen bu iki kavim birbirlerine omuz vurmak yerine birbirlerine omuz verdikleri için.
Şimdi bu
bin yıllık sarsılmaz İslâmî kardeşlik ruhu yok edilmeye,
Türkiye’nin onca etnik azınlığı muhkem bir şekilde birleştiren, etle tırnak gibi iç içe geçirerek kardeş kılan yegâne ortak paydası,
en güçlü, en köklü buluşma noktası İslâmî duyarlıklar, ilkeler, değerler ve anlam haritaları silinmeye
çalışılıyor.
Türk modernleşmesi ve laiklik projesi, sonuçta İslâmî duyarlıkları aşındırmakla, etnik kimliği ve duyarlıkları öne çıkardı ve bu ülkenin temeline, Türkiye’nin parçalanmasını sağlayacak, İslâm kardeşliğini etnik düşmanlığa dönüştürecek bombayı yerleştirdi; şimdi birileri bu bombanın pimini çekmek ve ülkeyi parçalayacak, kardeşliğimizi düşmanlığa çevirecek bombayı patlatmak istiyor.

Buna izin veremeyiz, göz yumamayız!

Yüz sene önce de böyleydi. Osmanlı da tam da böylesi bir parçalanma sonrasında düşmüştü.
Önce zihnî parçalanma gerçekleştirildi
modernleşme / laiklik tarihimiz boyunca. Zihnen insanlar birbirlerine düşman e

dilmeye çalışıldı. 

Toplum, önce etnik kimlikler üzerinden zihnen parçalandı. Sonrası çok kolaylaştı: Ülkeyi emperyalistlere peşkeş çekecek tehlikeli bir sürecin taşları döşeniyor... 
Biden’ın ve bilumum emperyalistin uykularını kaçırmalı bu toplum:
Dünyaya kardeşliğimizi kimsenin bozamayacağını, ülkemizi kimsenin parçalayamayacağını, Türkiye’nin yeni bir eksen oluşturmasını sağlayacak medeniyet yolculuğunu hiçbir gücün engelleyemeyeceğini haykırmalı en gür ve en

yüksek sesle inşallah!

#Toplum
#Tarih
#Kardeşlik
#Kültür
#Yusuf Kaplan