Batılılar, İran’daki “İslâmî rejim”den nefret ettikleri için İran devrimini devirmeye mi çalışıyorlar?
Bu soru en çok sorulan ama son derece yanlış ve ayartıcı bir soru.
“Nasıl yani?” diye soruyorsunuz, değil mi?
Şöyle soruyorsunuz haklı olarak: “İran karışıyor, neredeyse devrimi devirecek yeni bir devrimin ayak sesleri duyuluyor İran’da ama siz hâlâ İran’ın önünün açılmasından, Türkiye’nin kuşatılmasından ve önünün tıkanmasından söz ediyorsunuz! Burada yakıcı bir çelişki yok mu?”
Her zaman müteyakkız olmak zorundayız: Irak işgaliyle başlayan, Suriye’deki küresel savaş ve ülkedeki katliamlarla süren Suriye işgaliyle Rusların ve İranlıların Irak’a ve Suriye’ye yerleştirilmeleri, uzun vadede Türkiye’yi kuşatmaya dönük büyük / tehlikeli bir stratejidir.
Bunu bıkıp usanmadan yazıp duruyorum bu sütunda.
Bu söylediklerimin körkütük İran düşmanlığıyla filan alakası yok tabii ki.
Türkiye’deki stratejisyenler İran üzerinden oynanan asırlık oyunları kavrayabilecek tarih bilincine de, medeniyet perspektifine de sahip olmadıkları için küresel sistemin hep İran’ı düşman olarak gördüğünü söyleyip durdular.
Bu bir imajdı, kamuflajlı oysa: İran, küresel sistem veya İsrail tarafından hedef gösterilerek mağdur duruma düşürüldü. Böylelikle İslâm dünyasının önce İran’a sempatiyle bakması, ardından da İran’ın adım adım Arabistan yarımadasını istila etmesi sağlandı.
Şu an İran karışıyor, karıştırılıyor.
Birileri İran’a operasyon yapıyor.
Şimdi şunu soracaksınız haklı olarak: “İyi de, hem Batılıların İran’ın önünü açtığını söylüyorsun hem de İran’da darbe yapmaya kalkıştıklarını, bunun kabul edilemeyeceğini ifade ediyorsun. Burada bir çelişki yok mu?”
Bu konuda da inanılmaz başarılı olundu: Herkes İran, zorbalara başkaldıran yegâne İslâm ülkesi olarak lanse edildi.
İran’daki rejime hiçbir şey olmadı; aksine sürekli hedef gösterildiği için hem mağduriyet üzerinden hem de zorbalara başkaldıran tek ülke imajı oluşturularak inanılmaz bir şekilde pekiştirildi İran rejiminin İran’ın mazlumların sesi olduğu algısı.
Oysa sadece Suriye’de milyonu aşan sivilin katledilmesinde değil, Suriye’nin Sünnî nüfustan arındırılmasında İran’ın ne kadar sarsıcı teopolitik ve teo-stratejik bir rol oynadığı artık anlaşılıyor olmalı. Ayrıca Türkiye’de nükleer teknoloji mevzuunun konuşulması bile inanılmaz bir şekilde engellenirken, İran’ın adım adım nükleer silah yapmasına izin verilmesi çok tehlikelidir ve İran nükleer silah yaparsa, İslâm dünyasındaki dengeler altüst olur ve öyle bir tezgâh çevrilir ki, İran, mazlum İslâm dünyasının hâmisi, koruyucu-kollayıcı yegâne kalesi konumuna nihâî olarak yerleştirilir.
Bütün bu söylediklerim bizim İran’la ilişkileri koparmamızı gerektirmiyor; aksine daha fazla güçlendirmemizi gerektiriyor. İran’ın Batılılar tarafından provoke edilerek üzerimize salınmasını ancak bu şekilde önleyebiliriz. Vesselâm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.