Gazze’de katliamlar hız kesmeden sürüyor: Almanya Cumhurbaşkanı Scholz bilmem kaçıncı kez İsrail’e damlıyor! ABD Dışişleri Bakanı Blinken 7. kez soluğu İsrail’de aldığını söylüyor İsrail’li rehinelerin ailelerine yaptığı konuşmada!
Çıldırmış bunlar!
Kudurmuşlar!
Kendi altlarını oyduklarını, harakiri yaptıklarını söylesin biri şu ruhsuz adamlara!
Müslümanların, Gazze’de yaşadığı zulmü durduracak hiçbir güçleri, kurumları, etkileri ve varlıkları olmadığı anlaşıldı Gazze soykırımı ve katliamı sürecinde!
Sadece Müslümanların mı? Elbette ki, hayır! Bütün dünyanın, Yahudilerin esiri olduğu, siyonistlerin önünde diz çöktüğü görüldü!
Komedi filmi değil izlediklerimiz: Yaşanan acı, ürpertici, çıldırtıcı, insanın tepesini attırıcı canlı kanlı gerçekler bunlar! Böyle yaşanmaz, elbette ki.
Gazze, dünyanın nasıl bir maskeli balo yaşadığını ispatladı: Takke düştü, kel göründü: Oyun deşifre oldu!
Müslümanlar, tarihlerinin en zorlu dönemlerinden birini, ikinci büyük medeniyet krizini yaşıyorlar! Bu krizi önce tarif etmekle sonra da aşma çabası ortaya koymakla mükellefler! Yoksa daha çook Gazze’ler, soykırımlar yaşarız.
Buhran, yalnızca Müslümanların yaşadığı bir buhran değil. Küresel ölçekte, çok katmanlı, karmaşık bir buhran. Öncelikle Batı uygarlığının kendisinin yaşadığı ve dünyada hâkim dolduğu için de bütün dünyaya yaşattığı tarihte görülmüş en büyük felsefî / ontolojik buhran bu. Varlığın varlığı ve anlamı anlamını yitirdi, anlamsızlık ve ruhsuzluk buhranı her şeye sirayet etti.
Özetle… Bütün dünya büyük bir anlam buhranı geçiriyor, istiklal ve istikbal sorunu yaşıyor!
Gazze, bütün dünyanın -Yahudilerin kontrolünde olan- Batı’nın esiri olduğunu ispatladı bütün insanlığın gözünün içine sokarcasına.
Müslümanların tek farkı var: Müslümanlar büyük kriz yaşadıklarını biliyorlar az çok. Çünkü İslâm teslim bayrağı çekmedi, teslim alınamadı, dönüştürülemedi Hıristiyanlık gibi, Budizm gibi...
O yüzden İslâm dünyası hedefte. Çünkü İslâm dünyası direniyor sadece Batılı Leviathan düzenine! Zorba, canavar, kapitalist küresel sisteme yani.
Müslümanların direnişini, direniş noktalarını, direnme iradelerini ve ruhlarını yok ederek dünya üzerindeki haksız ve zorba hegemonyalarının önündeki en büyük engeli ortadan kaldırabileceklerini düşünüyor uygar barbar Batılı haydutlar!
Ama Müslümanlar direnecek! Her tür zorbalığa, köleliğe sadece Müslümanlar isyan edecek, insanlığın haysiyetini yalnızca Müslümanlar kurtaracak!
Gazze direnişi, Gazze’deki inanılmaz direniş mücadelesi ve mücahedesi bunu ispatladı işte!
Bu direnişin, dirilişe ve varoluşa dönüştürülmesi gerekiyor. Müslümanca bir dünya inşa edildiği zaman, insanlık insanca bir hayata kavuşabilir, herkes kendince, kendi dünyasını yaşayabilir aynı gökkubbe altında.
İşte herkesin kendince yaşayabileceği ve birbirinden beslenebileceği o gökkubbeyi yalnızca İslâm’ın, -inanmış ve adanmış hakîkî Müslümanların- sunabileceğini bu kez Gazze direnişi ispat etti en zor şartlarda bile muhteşem bir direnme iradesi ortaya koyarak insanlığın haysiyetini sadece Müslümanların koyabileceğini ve kurtarabileceğini ispat etti…
Bunun, bu hakikat medeniyeti gökkubbesini yeniden inşa edebilmenin fikrî temellerinin atılması gerekiyor. 81 vilayetimizde ve 60 küsur ülkede 52 bin talebesi olan MTO (Medeniyet Tasavvuru Okulu) işte bunun için kuruldu, bu yorucu ve uzun soluklu medeniyet inşasının fikrî temellerini atmak için olağanüstü bir çaba ortaya koyuyor…
İnsanlığın insanca yaşayabileceği, sulhun, selâmetin, karşılıklı alışverişin ve kardeşliğin hâkim olabileceği medeniyet mefkûresinin ve gökkubbesinin kısaca nasıl inşa edilebileceğine dair kısa, özlü ama zihin açıcı olduğunu sandığım bir teorik çerçeve sunmak istiyorum burada.
Medeniyetler, temas’la gerçekleşiyor: Hem dâhilî hem de hâricî temasla.
Önce dâhilî temasla, kendi kurucu kaynaklarıyla doğrudan, doğrudan olduğu için de doğurgan bir irtibat kuruyor medeniyetler yolculuklarının başlangıcında. Kendini inşa etme yolculuğu bu dâhilî temas. Bir dalga kırma, dünyayı kendi dünyası kılma, hayata hakikatin damgasını vurma, hakikatin zihin’de, dil’de, davranış’ta hayatını kurma zorlu yolculuğu bu: Mekke süreci.
Müslüman zihninin, dilinin ve şahsiyetinin inşası böyle böyle teşekkül ediyor Mekke sürecinde.
Nefs terbiyesi ve tezkiyesi, kişinin enfüs’te bir yolculuğa çıkmasını, içinde bir dünya inşa etmesini mümkün kılıyor: İçinde bir dünya inşa edemeyen, dışarıda / âfâk’ta bir dünya kuramaz zira.
Ardından hâricî temas süreci başlıyor mikro ve makro ölçeklerde: Âfâk sürecinde yapılan yolculuğun iki olmazsa olmaz boyutunu oluşturuyor mikro ve makro ölçeklerde yapılan hâricî temas yolculukları.
Mikro ölçekte, Medine inşa ediliyor: Medine’de Müslümanca yaşama zemini, Müslüman hayatı kök salıyor adım adım…
Dalga kuruluyor…
Hayatın hakikatle buluşması gerçek oluyor. Mekke’de hayat bulan Hakikat, Medine’de hayat oluyor.
Makro ölçekte ise, bütün medeniyetlerle temasa geçilerek, diğer medeniyetlerden alınabilecek her şey alınıyor vahyin filtresinden geçirilerek özümseniyor, kendimize malediliyor. Bu hâricî temas sürecinde diğer medeniyetlere verilecek her şey de verilmiş oluyor.
Bu mikro ve makro hâricî temas sonrasında, medeniyetin inşası tamamlanıyor: Mekke’de inşa edilen Müslüman zihni, dili ve şahsiyeti ile Medine’de inşa edilen Müslümanca yaşama zemini ve hayatı, medeniyet sürecinde bir dünyanın kurulmasını ve Müslüman zamanı’nın dünyanın zamanı olmasını sağlıyor. Hakikat, insanlığın vazgeçmeyeceği, onsuz nefes alamayacağı ana direniş, diriliş ve varoluş dalgası oluyor. Hakikat hayat sunuyor, nefes oluyor bütün insanlığa ve varlığa…
Geçen hafta 6 gün boyunca Almanya’daydık MTO yönetim ekibinden dört kardeşimizle birlikte. Berlin’den girdik, Frankfurt’tan çıktık, Almanya’yı -tabir caizse- altını üstüne getirdik…
Avrupa’nın her ülkesinde, Avrupa’nın ve Almanya’nın her şehrinde MTO talebemiz var, hamdolsun. Almanya’nın her bölgesinde ve her büyük şehrinde MTO talebeleri düzenli okumalar yapıyor, programlar düzenliyorlar.
Berlin Havaalanı’nda bizi MTO talebelerimiz çiçeklerle karşıladılar.
MTO ruhunun ve kardeşliğinin ne demek olduğunu gördüğümüz ve iliklerimize kadar yaşadığımız nezih ve nefis bir seyahat oldu.
Bundan böyle MTO Avrupa ve MTO Almanya büyük canlanma yaşayacak.
Allah (cc) çıktığımız bu güzel yolculuğu ülkemizin ve mazlum coğrafyamızın makûs talihini yenecek parlak öncü kuşakları yetiştireceğimiz önümüzü açacak tarihe kayıt düşen güzide yolculuklardan eylesin.
Vesselâm.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Amin hocam. Çok güzel bir yazı olmuş.
İslam dünyası yok orta hocam..Bir âlimin,"ortaya çıkan sorunlarını Kuran'dan sünnetten ve sahabe icmainda (sahabe İslami dan) almayıp başka yerlerden çözümleri aldiktiktan sonra İslam toplumu diye bir toplum kalmadı dünyada" sözleri aklıma geldi.Sizin yazınızı hatta diğer yazılarınızı okudurken..Hocam Osmanlı sonrası İslam dünyasında olan biten Kuran'da anlatılan samiri kıssası gibi bir durum başına geldi ve yüzyıldır devam ediyor bu kırılma... Kıssa kıyamete kadar Kuran'da insanlara anlatilmasinn bir gayesi olmalıdır.İslam toplumundan bir samiri hatta samiriler çıktı ve toplumun nefsine hoş gelen bir din bir İslam! çeşidi sunuldu.ve toplum bu dine bayıldı.Cunku bu yeni tip din dışarıdan gelen şirk küfür inançları ile uzlasiyor aynen tarihte hristiyanların Roma putperest devleti ile içine teslis inancını sokup o güçlü devletin himayesine girip Hristiyanlık oyunu oynadığı gibi.Onlarin samirisi aziz pavlos denilen bir alimleri idi.isa as tevhid dinine şirk i küfrü sokup böylede Hristiyanlık olur diye büyük yığınları yıllarca asırlarca kandırdığı gibi bir durumda İslam dünyası... Samirilere karşı Harun as olmak Musa as olmak tır mesele..ve kıssayi Kuran'dan tefsirlerden okuyanlar bilir ki o olaydan sonra o kırılmadan sonrası İsrailoğulları uzun süre kendine gelemedi nefislerine uyumlu bir din i yaşadılar.inandiklari Musa as tarafından getirilen dine değil yaşadıkları dini din edindiler.. işte İslam dünyası Davut as Süleyman as zamanında İsrailoğulları kendilerine ancak geldi de o da kısa sürdü yine küfre şirke ve peygamber öldürmeye devam ettikler gibi İslam dünyası da ne yazık ki indirilen dine yani peygamber ve ashabı dinine orjinaline tevhide ve hayat tarzı devlet tarzına donmedikce kendine gelemez.Olsa olsa Roma devletinin resmi dini olup içine şirk küfür soktukları gibi bir durum ancak...
Amiiiin . Rabbim yâr ve yardımcınız olsun.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.