Emperyalizmin küresel hegemonyasının anahtarı: Türkiye’de laik devrim, İran'da “İslâmcı” devrim 

01:0027/05/2024, Pazartesi
G: 27/05/2024, Pazartesi
Yusuf Kaplan

Batılılar, dünya üzerindeki hegemonyalarını bazı salak ve asalak tiplemelerinin zannettikleri gibi bilim, düşünce ve sanatta ortaya koydukları üstün performansa borçlu değiller. BATI UYGARLIĞI KÜRESEL HÂKİMİYETİNİ ÇİFTE SALDIR-GANLIĞINA BORÇLU Daha mükemmel bir medeniyet fikrine, mefkûresine sahip oldukları için, daha derinlikli bir varlık tasavvuruna veya bilgi ve hakikat idrakine sahip oldukları için dünyada hâkim olmuş değiller. Aksine. Uygar oldukları için değil barbar oldukları için dünya üzerinde


Batılılar, dünya üzerindeki hegemonyalarını bazı salak ve asalak tiplemelerinin zannettikleri gibi bilim, düşünce ve sanatta ortaya koydukları üstün performansa borçlu değiller.


BATI UYGARLIĞI KÜRESEL HÂKİMİYETİNİ ÇİFTE SALDIR-GANLIĞINA BORÇLU 

Daha mükemmel bir medeniyet fikrine, mefkûresine sahip oldukları için, daha derinlikli bir varlık tasavvuruna veya bilgi ve hakikat idrakine sahip oldukları için dünyada hâkim olmuş değiller.

Aksine. Uygar oldukları için değil barbar oldukları için dünya üzerinde hâkimiyet kurdular. Tecavüzcü, talancı, yağmacı, yalancı oldukları için.

Bütün kıtaları işgal ettiler, bütün kıtalardaki kültürleri yağmaladılar, bütün kıtalardaki insanları “uygarlaştırma misyonu” gibi ayartıcı seküler bir kutsallık üreterek aşağıladılar, tecavüz ettiler, kitleler hâlinde katlettiler!

Dünyanın bütün medeniyetlerinin, kültürlerinin, dinlerinin hepsini yağmaladılar, tarumar ettiler, tanınamayacak kadar paçavraya çevirdiler!

Maddî saldırı, tecavüz, işgal ve yağmanın yanısıra bir de zihnî, manevî, entelektüel bir yağma, tecavüz ve yıkım gerçekleştirdiler.

Sözün özü: Batı uygarlığı, hem Tanrı’ya hem insana hem tabiata hem de insanlığın medeniyet, kültür ve düşünce birikimine bir saldırıdır! Ben bunu söyledim diye taşa tutulacağımdan kuşku duymuyorum: Kraldan çok kralcı celladına âşık tasmalı zavallı laik Türk entelijansiyası, Batı uygarlığının saldırganlığı üzerinden dünya üzerinde hegemonya kurduğu fikrine burun kıvıracaktır!

Batı uygarlığının İbn Haldun’u, İbn Haldun’un büyük hayranı, çağdaş büyük tarihçi Arnold Toynbee, bunu A Study of History başlıklı 10 ciltlik devâsâ tarih çalışmasında şöyle izah eder: “Üç asır gibi kısa bir zaman dilimi içinde, insanlık tarihinde gelmiş geçmiş 26 medeniyetten 16’sını fiilen tarihten sildik, 9’unu fosilleştirdik.” (!) 


KÜRESEL SİSTEMİN İKİ ÖZNESİ: İNGİLİZLER VE YAHUDİLER 

Batı uygarlığı, iki dünya savaşından sonra kesinkes hâkimiyetini ilan etti küre üzerinde.

Aslında Batı uygarlığı dediğim aktörün iki ana öznesi var: Yahudiler ve İngilizler!

Benim Batı uygarlığı dediğim aktör, aslında küresel sistemin tâ kendisi. Küresel sistemi, siyasî ve iktisadî devrimlerin gerisindeki yegâne aktör İngiltere kurdu.

19. yüzyıla damgasını vurdu İngiliz küresel sistemi. Ama çok geçmeden, İngilizlerin kurduğu küresel sisteme Yahudiler kondu! Amerika’yı, -başta finans kurumları olmak üzere bütün kurumlarını- ele geçiren ve iki dünya savaşından sonra da hem Almanya’yı (=Avrupa’yı) rakip olmaktan çıkaran hem de İngiltere’nin iki dünya savaşından sonra yıldızını söndüren Yahudi gücü, Amerika’yı ele geçirdi. 


OSMANLI DURDURULDUĞU İÇİN KÜRESEL SİSTEM KURULABİLDİ! 

İngilizler de, Siyonistler de ulaştıkları küresel hegemonyayı İslâm medeniyetini durdurmalarına borçlular. Osmanlı’yı elbirliği ile içeriden yıkarak tarihten uzaklaştırmalarına.

Osmanlı durduruldu, dünya tarihi durdu tek taraflı olarak: Tarihi yalnızca İngilizler ve Amerika’daki Yahudiler yapmaya başladılar.

İslâm dünyası üzerinde uzun soluklu bir kaç proje hayata geçirdiler. Bu projelerin başında Şark Meselesi geliyordu. Şark Meselesi’nin iki temel hedefi vardı: Birincisi, İslâm’ı (tarihi yapan bir aktör olarak İslâm medeniyetini) tarihten uzaklaştırmak.

İkincisi de, Müslümanları İslâm’dan uzaklaştırmak. Birinci proje, Osmanlı’nın durdurulması, Hindistan’ın, Arap ve Türk dünyasının paramparça edilmesiyle başarıya ulaştı.

İkinci proje için de, sinsi bir teo-politik strateji geliştirdiler: Önce İngilizler Vehhabiliği icat ettiler, neo-Selefiliğin ve vekil terör örgütlerinin tohumlarını ektiler. Sonra Hindistan’da Kadiyânilik, Türkiye’de FETÖ gibi “ılımlı İslâm” projesini hayata geçirecek aktörler icat ettiler. Böylelikle önce kitlelerin İslam’dan nefret etmelerini sağlamaya, sonra da İslâm’ı protestanlaştırarak, sekülerleştirerek hayattan uzaklaştırmayı, ruhunu çalmaya çalıştılar. Hormonlu Müslümanlar icat etmekti temel hedef. Bunu da büyük ölçüde başardılar.


ŞİA›NIN DEVLETİ VAR, EHL-İ SÜNNET’İN DEVLETİ YOK! 

Asıl tehlikeli projelerden biri devrede yaklaşık yarım asırdır.

Bu proje, Sünnî dünya ile Şiî’leri karşı karşıya getirmek! Yani Türkiye ile İran’ı kapıştırmak!

Neden Türkiye?

Çünkü bin yıldır Ehl-i Sünnet Omurga’nın kurucusu, konumlandırıcısı ve koruyucusu biziz. Ama bir sorun var: Türkiye tarihî olarak Sünniliğin temsilcisi ama resmen Müslüman değil laik bir devlet.

Oysa İran laik bir devlet değil.

Şunu altını çizerek yazıyorum: Şia’nın devleti var ama Ehl-i Sünnet’in -temsilcisi konumunda olacak- bir devleti yok. Gelecek yüzyılları bu ürpertici gerçek şekillendirecek…

Buradaki tezgâha dikkatinizi özellikle çekmek isterim: İki asırdır Türkiye de modernleşiyor, İran da.

Türkiye’nin de, İran’ın da modernleşme projesinde aktif rol alan ülke İngiltere.

İngiltere, Türkiye’de Tanzimat’ın, Meşrutiyet’lerin ve Cumhuriyet’teki Batılılaşma süreçlerinin gerisindeki yegâne aktör.

İran modernleşmesi ile Türk modernleşmesi arasında çok önemli bir fark var: İran’ı modernleştirdiler ama Şii İslâmi eğitim sistemine ve alfabesine dokunmadılar.

Türkiye de bir modernleşme sürecine girdirildi ama bu ülkede hem alfabe yok edildi hem de İslâmî Sünnî eğitim modelinden iz bile bırakılmadı!

İran’da sözümona İslâmî bir devrim yapılmasına izin verildi ve İran’ın, bütün İslâm dünyasını istila etmesinin önü açıldı.

Türkiye’yi laikleşme sürecine sürükleyerek İslâmî köklerinden ve medeniyet iddialarından uzaklaştırdılar; böylelikle önlerindeki en büyük, bin yıllık engeli ortadan kaldırmış oldular.

İkinci olarak da, Sünnî dünyada değil, Şii İran’da sözümona bir İslâm devleti kurdurdular, önünü açtılar, Irak’tan Yemen’e kadar İslâm dünyasını adım adım işgal ettiriyorlar!

Her yeri işgal ettirdiler, nükleer teknolojiyi -kontrollü de olsa- ürettirdiler ve Türkiye’ye musallat etmek için çırpınıyorlar!

Ama Türkiye, İran’ın Fars emperyalizmi ve Şiî yayılmacılığı için nasıl önünün açıldığını ve İslâm dünyasını cehenneme çevirmek için nasıl kullanıldığını görerek İran’la aslâ çatışmaya girmeyecek ama uzun vadede İran’ın bölgedeki emperyalist ve yayılmacı girişimlerini püskürtecek adımları da atacak. Bunun tek yolu var: Türkiye’nin prangalarından kurtulması ve dünyanın şiddetle ihtiyaç hissettiği medeniyet iddialarına yeniden sahip çıkması.

Şunu görüyor olmalısınız artık: Emperyalizm, küresel hegemonyasını, medeniyet iddialarını terk eden laik Türkiye ile İslâm dünyasını kan gölüne çevirmek için her yolu deneyen Şiî İran’ı maşa olarak kullanmasına borçlu.

Ama bu devran böyle gitmeyecek. Türkiye, hem İran’ın Türkiye’yi kuşatmasına izin vermeyecek hem de Türkiye ya medeniyet iddialarını kuşanarak yeni bir tarihî yürüyüşü başlatacak ya da prangaları tarafından boğulacak, tarihten kovulacak -Allah muhafaza.

Vesselâm.

#Emperyalizm
#Toplum
#Yusuf Kaplan
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

https://lh3.googleusercontent.com/a/AGNmyxY75BE-d6SLTXEmASeMM1vLGXpU9jIn0CJ67Zwt=s96-c
makablesamil22

hocam teşekkürler analizleri anlayacak basiret ve feraset kalmadı bizde..Laik siztemin bozduğu ayarların tekrar döndürülmesi tersine devrimle ancak olabilir...ağzı leş laiklerin sayısı ağzı dualı insanlardan daha fazlalaşıyor hergeçen gün...iyimser değilim..Türkiye 1923 te Putçular tarafından istila edilmiştir.

10 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/AAcHTtdRHbPTwJiXhBz5s2ZEswAuxk3TbK8SJQBDrYpOlg0UFA=s96-c
nezrart

Osmanlı sonrası İslam dünyasında işgalci emperyalist güçlerin kavramları olan demokrat,radikal,selef, vahhabi vb üzerinden özgürleşmek isteyenler İslam adına mesala kendilerini vahhabi selef karşıtı olarak görenler veya tam tersi durumda da görüyorsa başta kendi İslamıni sevdiklerinin İslamınin konu itikadi olduğundan bire bir peygamber ve ashab gibi olup olmadığına bakmalıdır.cunku peygamber in İslami yürüyen Kur'an olduğundan Kur'an'ın kendisi ve ashabın İslami da kurubussitte denilen ve bütün Müslümanlarca kabul edilen sahih kitaplarda sabittir.Herkes kendi islamini Kur'an (yürüten Kur'an peygamber) ve sünnetten ve bu iki kaynağın meşru sahih anlamı olan sahabe icmaindan sorgulanmalıdır

10 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/AGNmyxbbcVWOtKRLwyo5R121NMMzqfqQmmm8lrDZva1wMA=s96-c
mustafabilici007

Teşekkürler hocam her zaman olduğu gibi yine zihin açan ufuk ve umut veren muhteşem bir yazı

10 a önce
v2qxtkrwpz01694

kalemine yüreğine ve bedenine sağlık hocam. Bu yazınız tüm okullarda tarih dersi olarak okutulmalı. Hatta tüm tarihi hakikatleri anlatan yazılarınız

10 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/AAcHTtdRHbPTwJiXhBz5s2ZEswAuxk3TbK8SJQBDrYpOlg0UFA=s96-c
nezrart

Bütün oyunu Resulullah sav in la ilahe illallah sözü dür.Kendilerini İbrahim as ve İsmail as nisbet eden ve Allah'ın evi olan Kabe nin hizmetkârı olduklarıni söyleyen kavmine kendisinin bir peygamber olduğunu ve ilah,rab,malik, hâkim in yalnızca Allah cc olgunu söyleyince cevaben sa'd 5'te anlatılan,"çok tuhaf ilahları tek mi yapacak" sözleri ile karşılık verdiler.Ve Atalarından gördükleri din in yanlış olamayacağı yanlış varsa da Muhammed as in getirdiği bu dinin olduğunu söyleyerek ölesiye düşman kesildiler.Allaha ait olan kulları başta olmak üzere bütün haklarını gasp ederek kendilerine ve aşiretlerine darunnedve (ilkel parlamenter sistemi)vb kurumlarına vermişlerdi.ve malûm peygamber sav ve ashabı binbir fedakarlıklarla büyük mücadele ile ve en önemlisi de kurulu ve Allah'a ait olanı üzerine almış sistemle uzlaşmayarak bu kutlu mücadeleyi kazandılar.Butun oyunları bozdular.İslam öncesi sistemlerden faydalanan Yahudileri de alt ettiler.Ve artık hakimiyet güç Allah cc e verildi.Yasama ve yargı gücü Allah cc in oldu.yurutmeyi de Allah cc i ilah,rab malik hâkim kabul eden ve gereğini yaparak şirk küfür işlemeyenler yaptı.Fitrat dini olduğundan çok kısa bir süre de yayıldı.Ta Osmanlıya kadar sürdü bu sistem.. emeviler den ta Osmanlı devletleri ideol olmayan saltanatla yönetiliyordu.Fakat yasama ve yargı Allah cc elinde onun razı olduğu şekilde idi.Yani şirk küfür işlenmiyor ilah,rab malik hâkim Allah cc idi.yalnizca yürütmeyi yapanlar ehil olmayanların da başa geçtiği ve Resulullah sav in ısırıcı yani zalim uygulamaları olduğu da bir gerçekti.Yazar in yazdığı gibi Osmanlı devleti gibi yasama ve yargı gücü Allah in elinde olduğundan istediklerini tam olarak yapamıyorlar di.Fakat sinsice ve ayarttiklari işbirlikçi eliyle ıslahat çalışmalari adı ile küfür şirk olan uygulamaları bir bir geçirerek devleti ele geçirdiler.Savastan sonrada fiili isgalle Osmanlı sistemi ni yıkıp yerine kendilerinin de olduğu sistemi dayattilar. O zaman ki bazı devlet yetkilileri yüzyıl kazandık avunmasinin da boş olduğu ortaya çıktı.Cunku artık Allah'ın devleti yoktu.Yazar bu işgalci emperyalist güçlerin oyunu nu yazıp dursun çareler arasın ama Allah'ın devleti gelmeden la ilahe illallah oluşmadan oyunlar bozulmaz.bilakis karşı taraf satrancı iyi bildiğinden hamleleri hazırdır.satranc masasından kalkıp yeniden bir masa kurmadan bu oyun bozulmaz.islam dünyası onların oyuncağı durumundadır.Osmanli sonrası Allah'ın devleti olmadığından Allah'ın yardımı da olmaz.Yazar in Türkiye ile İran yazilari sürüp devam eder.Olaylara Kur'an sünnet ve iki kaynağın meşru sahih anlamı olan sahabe icmai ile bakmadikca ve gereği yapılmadıkça kurulu düzen devam eder.Cunku Osmanlı sonrası gerçekten sa'd 5'te anlatılan,"ilahlar tek değilmiş" sorun bu yani..

10 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocLwLEITLa8p0v2RbLBZyulonntCOeFj9G7oN7gXdqtJ=s96-c
mustafa.eraslan10181

Asım'ın neslini yetiştirmek isek vay bu ülkenin haline. Bilinçli, ahlaklı ve korkusuz.

10 a önce
Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.