Osmanlı durduruldu: Tarih durdu.
Dünya tarihi durdu.
Tarih sadece Batılıların eseri, dünya da her bakımdan Batılıların esiri oldu.
Tarihi yalnızca Batılılar yapmaya başladılar: Asya’nın tarihi durdu. Afrika’nın tarihi durdu. Latin Amerika’nın tarihi de, yeniden tarihî bir yürüyüş yapma imkânları da yok oldu.
Yılar önce, yaklaşık 20 yıl önce yazmıştım: İnsanlığın bütün dünyanın Latinamerikalılaştırılması ya da endülüsleştirilmesi tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu.
Latinamerikalılaşma da, endülüsleşme de bir medeniyetin köklerinin kurutulması, tarihten silinmesi, bir daha ayağa kalkma, toparlanma ve meydan okuma geliştirmesinin imkanlarının yok edilmesi.
Emperyalizm, komünist ve kapitalist emperyalizmler, Osmanlı durdurulduktan sonra dünyayı paylaştılar ve dünya üzerinde hegemonya kurdular.
Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı’yı tarihten sürmek için hazırlanmıştı: Kısmen Almanlar hâriç, Ruslar da dâhil bütün Avrupalı emperyalistler, payitahta gözlerini dikmişlerdi: Öyle ki Ruslar Ayestefanos’a / Yeşilköy’e kadar geldiler!
Rusların İstanbul’u ele geçirme hayalleri yok olmuş değil. Ruslar, İstanbul’u alarak hem Ortodoks dünyanın kesinkes lideri olmak istiyorlar hem de İstanbul’u kontrol ederek Avrasya İmparatorluğu kurmak istiyorlar.
Şimdilik Ruslarla stratejik müttefikliğimiz bizim için de onlar için de çok değerli. Ama uzun vadede Rusların İstanbul›u ele geçirme hedefleri olduğunu aslâ unutmayalım ve rehavete kapılmayalım bitmeyen Rus tehdidi karşısında.
Birinci Dünya Savaşı’nı Osmanlı’yı durdurmak için çıkardı emperyalistler ama Allah İkinci Dünya Savaşı’nı başlarına belâ etti: İkinci paylaşım savaşı, Osmanlı’yı durduran Avrupa’nın sonunu getirdi. Avrupa, tarihten çekildi. Avrupa Birliği (AB) projesiyle toparlanmaya çalışıyor ama bunun çok da kolay olmayacağı ispatlandı.
Rusların Ukrayna’yı işgal girişimlerinin en önemli sonuçlarından biri, neredeyse rafa kaldırılmak üzere olan AB projesinin yeniden diriltmesi, konsolide etmesi oldu.
Putin Rusya’sı, yaptıkları işin AB’yi dirilteceğini bilmiyor olabilir miydi?
Elbette ki, hayır.
Küresel sistem, yeni bir düzen kurmaya çalışıyor. Orta vadede Çin’in, uzun vadede de Türkiye’nin gelişini durdurmak istiyor. Bunun için de öncelikli olarak hem Rusya’nın hem de Avrupa’nın güçlendirilmesi gerekiyor.
“Çin’in gelişini anladık da Türkiye’nin gelişi nedir yahu!” diyenler olabilir.
Sığ adamlar buradaki kapsamlı ve derinlikli okumaya nüfûz edemezler.
Ben bütün ezberleri bozarak şunu söyleyeceğim: Asıl gelen, gelecek olan Çin değil, Türkiye’dir. Çin kapitalistleşerek geliyor: Çin’in kapitalistleştirilmesi, latinamerikalılaştırı-lmasıdır. 5 bin yıllık Çin ruhunun bitirilmesi, köklerinin kurutulması, robotlaşmış, ruhsuz bir kaba güç olarak, kapitalizmin ihtiyaç duyduğu kontrollü çatışmayı ve rekabeti dirilten ve böylelikle kapitalizme cansuyu olacak kontrol altındaki bir güç olarak Çin’in gelişi aslında latinameriklalılaşması ve bedenen yaşaması ama ruhen yol olmasıdır.
Oysa uzun vadede asıl gelen Türkiye’dir. Türkiye, latinamerika-lışatırılamayan tek ülkedir dünyada. Ruhunu yitirmeyen, küllerinden doğma emaresi gösteren, zihnen bir endülüsleşme ameliyesine tâbi tutulsa da ruhen genetik kültürel kodlarını yeniden hayata ve harekete geçirebilen tek güçlü ülkesidir dünyanın.
Bin yıl dünya tarihini bizim yaptığımızı bilmeyenler, bu bin yıllık dünya tarihini yapan ruhun yok olmadığını, kolay kolay yok olmayacağını ve zeminini bulduğu anda yeniden tarih yapmamıza imkân tanıyabilecek bir dinamizm, bir imkân olarak canlanacağını, dirileceğini de bilemezler, elbette.
Ama çağdaş tarihi yapan Batılılar, bizim celladına âşık tasmalı çekirgelerimiz kadar salak ya da asalak değiller. Onlar, Osmanlı’nın adalete, merhamete, hakkaniyete dayalı dünya düzeninin kodlarının keşfedilmesi, yeniden hayata ve harekete geçirilmesi durumunda Türkiye’nin tarihin akışını değiştirecek güç olarak tarih sahnesine çıkışının karşısında hiçbir zorba, haydut, emperyalist gücün duramayacağını çok iyi biliyorlar.
Biz gelince, onlar gidecekler. Dünya bize, bize yani merhamete gebe, biz de hakikate.
Soğuk Savaş, 1990’da bitirildi derhal. Türkiye, Asya’ya koridor döşeyeceğini söylemiş ve bu koridoru döşemeye başlamıştı. Hiç unutmuyorum, Özal’ın bu Orta Asya bizimdir, çıkışına, İngilizler, Orta Asya’yı kimse Türklere yedirmez, mealinde açıklamalar yapmışlardı.
Türkiye, İç Asya’ya koridor döşeyemedi ama yarın döşeyecek mutlaka. Türk Devletleri Teşkilatı, bunun küçük de olsa bir işareti.
Soğuk Savaş bitirildi ve İslâm’la Postmodern Savaş stratejileri devreye girdirildi.
Küresel sistem, iki ana stratejiyi devreye soktu İslâmla Savaş’ı sürdürmek için:
Birincisi, İslâm dünyasının kuşatılması: Batılılar tarafından icat edilen, kontrol edilen ve güdülen terör örgütleri tarafından sürdürülen vekaletname savaşları, asimetrik savaşlarla paramparça edilmesi ve nihâî olarak tarihten uzaklaştırılması.
İkincisi de, İslâm›ın içeriden kuşatılması, kolonize edilmesi, protestanize edilerek hayattan uzaklaştırması.
Bir yandan “terörizmle savaş” denildi ama İslâm eşittir terörizm algısı üretildi.
Öte yandan, İslâm dünyasının içinde İslâm›a Karşı İslâm Savaşı stratejisi üzerinden Müslüman toplumların mezhebî, meşrebî, etnik fay hatları çerçevesinde içerden birbirine düşürülmesi hem de İslâm’ın kaynaklarının tartışmaya açılması, Hz. Peygamber’in konumunun sarsılması ve İslâm’ın Protestanlaştırılması projesiyle sürdürülüyor Üçüncü Dünya Savaşı.
Türkiye, 28 Şubat’la içeriden cezalandırıldı: 28 Şubat postmodern darbesiyle, Türkiye, İslâmî kimliğinin, iddialarının, dolayısıyla ruhunun yok edilmesi ve içeriden etnik kimlik çatışmaları üretilerek parçalanmanın eşiğine sürüklenmesi ihanetine maruz kaldı.
Önümüzdeki süreç, 20-25 yıl, çok zorlu geçecek Türkiye için.
Ya olacağız ya da yok olacağız.
İslâmî iddialarımızı kuşanır ve ruhumuzla donanırsak, dünya tarihinin yapılmasında kilit rol oynayabiliriz. Yok eğer İslâmî iddialarımızı ve ruhumuzu kaybedersek yok olmaktan kurtulamayız –Allah muhafaza.
Vesselâm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.