Tarih, tarih olmak üzere…
Tanrı fikrinin yok edildiği, hakikat fikrinin buharlaştığı, insanın ruhsuzlaşarak robotlaştığı, tabiatın delik deşik edildiği bir zaman diliminde tarihin yapıldığından, tarihin sürdüğünden sözedilebilir mi?
İlâhî soluğun çekildiği, insanın nefesinin kesildiği, tabiatın tabiatının yok edildiği bir yerde tarih nasıl nefes alabilsin ki?
Bildiğimiz dünyanın sonunu yaşıyoruz. Yeni bir dünyanın kurulmaması için de insanlığın dijital uygarlığın sanal ağları tarafından üretilen hız, haz ve ayartı teknolojilerinin insanı nasıl uyuşturduğuna tanık oluyoruz.
Yakıcı, kışkırtıcı bir paradoks var karşımızda:
Bir yandan, İslâm’ın önünün bu kadar açıldığı bir zaman dilimi nadir yaşanmıştır tarihi boyunca, belki de…
Öte yandan, İslâm›ın önünün Müslümanlar tarafından bu kadar tıkandığı başka bir zaman dilimi de yaşanmış mıdır, diye sormuyorum bile.
Bu yakıcı paradoksu iyi anlayıp anlamlandırabilirsek, paradoksu aşma konusunda ciddi mesafe katedebiliriz. Ve İslâm’ın İnsanlığın geleceği olarak insanlığın önünü açmasının yapıtaşlarını döşemeye başlayabiliriz…
Öncelikle şunu söylemek gerek: Müslümanlar durduk yere, keyifleri öyle istedi diye İslâm›ı terkediyor değiller.
Bunun Müslümanların dışında yaşadıkları çağ›la, sadece Müslümanlar için değil bütün insanlık için devâsâ, korkunç bir ağ’a dönüşen emperyalist Batı hegemonyası demek olan çağın akışıyla doğrudan bir ilişkisi var: Tarihte ilk defa bir uygarlık, Batı uygarlığı hem dünya üzerinde hâkimiyet kurdu hem de kendisi dışındaki bütün diğer medeniyetlerin varlık sebeplerini, varoluş zeminlerini ortadan kaldıracak kadar yıkıcı, ürpertici bir saldırı üretti, bütün medeniyetlerin kökünü kazıdı, hiçbir medeniyete hayat hakkı tanımadı, bütün dinleri fosilleştirdi.
Ama önce Batı uygarlığının modernite ve postmodernite ile geliştirdiği küresel saldırıyı kısaca gözden geçirmemizde fayda var.
Müslümanlar da, bütün diğer dünya medeniyetlerinin çocukları gibi modernitenin ve postmodernitenin bu yıkıcı saldırılarından ziyadesiyle etkilendi.
Postmodernitenin saldırısı insana ve insanın dünyasına bir saldırı şeklinde tezahür etti: Popüler kültür, hız, haz ve ayartı endüstrisi üzerinden seküler, ruhsuz âyinlerle insanı uyuşturdu, esir aldı.
Başka türlü söylemek gerekirse… Moderniteyle birlikte dünya, insanın dış dünyası barbar bir saldırıyla karşı karşıya kaldı: Moderniteyle birlikte, dünya insansızlaştırıldı, makinaların hükümran olduğu bir dünya kuruldu.
İnsanı, dünyayı, tabiatı, hayatı ve hakikati anlayacak, anlamlandıracak, bu dünyada insanca yaşanacak bir dünya kuracak büyük sorular sormaktan alıkoyan bir uygarlığın insanlığı getireceği nokta burası, bu çıkmaz sokaktan başkası olamazdı.
Bu çıkmaz sokaktan nasıl çıkılacak ve insanca yaşanacak bir dünya nasıl kurulacak peki?
İnsanlığın geleceği, İslâmî bir gelecek olacak.
Nasıl mı?
Yarınki yazıda tartışalım bunu enine boyuna…
Vesselâm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.