Dünyanın tanıdığı, takdir ettiği ama bizim hiç tanımadığımız, sürgün ettiğimiz Fuat Sezgin Hocamızın dün 4. vefat yıldönümüydü.
Çok büyük bir âlimdi; emsalsiz ilim aşkı, yorulmak bilmez çalışkanlığı ve yazdığı eşsiz eserleri, onu, dünya çapında saygı duyulan bir ilim adamı yapmıştı.
Nev-i şahsına münhasır bir insandan, bir topluma, Allah’ın bir kaç yüzyılda bir lûtfettiği bir dehadan sözediyoruz.
Yüzyıllık zorlu maceramızı, kısaca böyle özetleyebiliriz.
Bin yıllık devâsâ bir medeniyet hazinesinin üzerinde oturup da, böylesine muazzam ve muazzez birikimi, inkâr etmeye kalkışmamız, tam bir yok oluş felâketinin, intiharın eşiğine sürüklenmemizle sonuçlandı başlangıçta.
Düşünsenize... Hem bin yıl dünya tarihini yapmışsınız hem de kimliksiz, kişiliksiz, ruhkökleri kurutulmaya çalışılan bir travmanın eşiğine sürüklenmişsiniz!
Batılıların fiilen sömürgeleştir(e)mediği bir ülke, içerden zihnen kendi kendini sömürgeleştirme aymazlığına soyunmuş!
Sömürgecilerin bile yapmaya cesaret edemeyecekleri kadar bu ülkenin kültürel dinamiklerini dinamitlemiş, medeniyet ruhunu ve iddialarını yok etmişsiniz!
Ne var ki, bin yıl dünya tarihini yapan bir milleti yok etmek çok zordu.
Medeniyet bilinci yok edilmiş, tarih bilinci linç edilmiş bir ülkenin çocukları, bu yok oluş serüvenine seyirci kalamazlardı.
Siyasette Menderes, Özal, Erbakan ve Erdoğan bu yarma, toparlanma ve ayağa kalkma yolculuklarının öncüleri oldular.
Fuat Sezgin Hoca, bu süreçleri kendi kişisel hayatında iliklerine kadar yaşamıştı.
Bilim tarihine, özellikle İslâm bilim tarihine, İstanbul Üniversitesi'ndeki oryantalist Alman hocası Ritter’in yönlendirmesiyle ilgi duymaya başlıyor...
İlgisi her geçen gün derinleşiyor...
Yitik hazineyi iğneyle kuyu kazarcasına keşfediyor...
Bu uzun alıntıyı, kendi cümleleriyle Fuat Sezgin Hoca’yı bizzat tanıyalım diye yaptım.
Ülkesine âşık, bu ülkenin hâs çocuğu, medeniyet bilinci ve özgüveni yüksek, dünya çapında bir âlimdi. Bu ülkenin metamorfoz yemiş, celladına âşık aydınları, sömürge zihniyetli akademisi, Fuat Sezgin gibi bir dehayı bile yok saydı on yıl öncesine kadar!
Nedir bu?
Eserleri, on yıllar önce Arapçaya, İngilizceye, dünyanın belli başlı dillerine çevrilmişti ama Türkçeye henüz çevrilmiş değil. Çeviri çalışması başladı ama bitmedi henüz.
Fuat Sezgin Hocamızın çığır açan fikirlerinin ve kitaplarının okullarımızda okutulması gerekiyor...
Adına üniversite açılmalı, Fuat Sezgin Araştırma Enstitüleri kurulmalı.
Genç kuşağı kimliksiz, idealsiz, ruhsuz bir çıkmaz sokağın eşiğine sürükleyen sömürgeci eğitim zihniyetinden, metamorfoz yemiş, mankurtlaştırıcı, ruhsuzlaştırıcı medya ve kültür rejiminin zihinsel katliamından, köleleştirici dünyasından kurtarmak için Fuat Sezgin Hocamızın fikirlerinden, eserlerinden ve hayatından öğreneceğimiz çok şey var çünkü.
Fuat Sezgin Hoca, pergelin sâbit ayağını bizim medeniyetimize sâbitledi ve keşfedilmeyi bekleyen devâsâ bir külliyat bırakıp gitti bu dünyadan...
Hocamıza Allah’tan rahmet diliyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.