Afrika’nın hâli yürekler acısı… Nasıl sömürüldü, talan edildi koskoca kıta! Nasıl hadım edildi, tecavüze uğradı, köleleştirildi masum insanları…
Bu resim gerçek. Ürpertici. Bir de başka bir resim var; bilmediğimiz, kendi hâlinde bir Afrika var. Size o Afrika’nın portresini çizmeye çalışacağım bu yazıda…
Afrika’da hayat bir bakıma tabiî seyrinde akıyor…
İnsanlar sadece hayatlarını yaşıyorlar…
Sabah olduğunda kalkıp evlerinin önünü süpürüyorlar, işyerlerinin önünü süpürüp suluyorlar.
Caddenin iki yakasında kurdukları pazarlardaki tezgâhlarını aynı güleryüzle, aynı umutla, çocuklarına, evlerine ekmek götürebilecekleri umuduyla açıyorlar…
Avokado satıyor biri.
Bir diğeri mango.
Bir başka tezgâhta bir iki parça giysi var: Onları satacak ve çocuklarının günlük iaşesini karşılayacak.
Başka şehirlerden ve ülkelerden gelen orijinal ticarî ürünler görüldüğünde herkes oraya üşüşüyor. Değerli eşyalar, araç-gereçler…
Bitpazarına rahmet yağdı, lafını Afrika’nın Avrupa’dan gelen eskimiş teknoloji ürünlerinin kapış kapış satıldığı bu açık pazarlar için kullanabiliriz rahatlıkla.
Doğrusu alınan araç-gereçler belki uzun ömürlü olmasa da seve seve kullanılıyor buralarda. Ya da insanlar bu araç-gereçleri üretildikleri fonksiyonların dışında kullanabiliyorlar kolaylıkla…
Ne büyük eşyalar, sepetler, yatak yorganlar taşıyor kadınlar… İnsan kadınlara üzülüyor.
Düşünsenize… Bir günlük işi, bir eşyayı ya da yiyeceği alıp getirmek ve çocuklarına vermek…
Afrika’da dört insanı bisikletinde taşıyarak hayatını geçindiren biri mi kendi hayatını yaşıyordur yoksa milyonlarca insandan biri olan, tam anlamıyla klonlanmış biri mi?
Makinayı insanın önüne geçirdi. İnsanı izafileştirdi. İnsanın biyolojisini de, fizyolojisini de, cinsiyetini de, ruhunu da yok edecek kadar azmanlaştı, zıvanadan çıktı.
Afrika’daki insan kendi hayatını yaşıyor… Evinin önünü, dükkanının önünü temizliyor her gün sabah akşam… Evine bir lokma ekmek götürdüğünde mutlu oluyor. Çocuklarının yüzünü güldürüyor.
Çocuklar top oynuyorlar gündüzleri evlerinin hemen yanıbaşındaki boş arazide, tarlalarda.
Bir çocuk geliyor, dizime oturuyor. 4 yaşında. İsmini soruyorum: Muhammed Ali, diyor. Bir diğeri Ömer. Bir başkası Rukiye, Hatice, Fatıma…
Onlarla oynamaya başlıyorum. Onları güldürecek, akrobatik hareketler yapıyorum. Ağaç parçası bulup oyun oynuyoruz birlikte toprakta ve toprakla.
Sonra besmele çekip Kur’ân okuyorum. Sadece etraftaki çocuklar değil omuzlarında bebekleriyle anneler de sarıyorlar etrafımı bir anda...
Sonra Kur’ân okuyacak var mı, diye soruyum. İşaret diliyle. Tek tük İngilizce ve Arapça kelime bilen çıkıyor.
Biri atılıyor öne. Çekine çekine besmele çekiyor. Çok güzel bir Kur’an okuyor. Mest ediyor. Var gücümle alkışlıyorum. Herkes alkışlıyor.
İhlas oku, diyorum 11 yaşındaki Ebubekir’e. Çok güzel ve içten okuyor. Çıkarıyorum cebimden hazineleri. İlkin ona veriyorum. Sonra okuyacak herkese vereceğimi söylüyorum.
Çocuklar ayrılmak istemiyorlar yanımdan. Ben de ayrılmak istemiyorum. Yüzleri gülüyor hepsinin istisnasız. Bayram bugün. İlginç bir bayram benim için de, onlar için de.
Ne güzel bir bayramdı öyle!
Latin Amerika kültürleri çöktü. Afrika kültürleri de çöktü ama İslâm hâlâ direniyor Afrika’da. Daha da direnecek ve emperyalistleri defedecek… İnşallah.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.