Bütün dünyayı iki yıldır korona hapishanesine tıktılar! Koyun gibi güttüler hepimizi! Bütün insanlığın insanî bağlarını, birbirleriyle kurdukları ilişki ve irtibatları kopardılar!
Sonra bir anda
dediler. Bu işin faturasını daha sonra ödeyecek insanlık asıl, diye düşünüyorum: İnsanlığın genleriyle oynadılar, kısırlaştırma başta olmak üzere ürpertici operasyonlar yaptılar ve bitirdiler her şeyi.
Şunu anlamış oldular: İstedikleri zaman insanlığın her şeyine müdahale edebileceklerine güvenleri arttı. O yüzden
daha büyük felâketlere karşı hazırlıklı olmak gerekiyor.
Tabiata, fıtrata müdahalenin götüreceği en tehlikeli sonuçlardan biri kıtlık olabilir, meselâ. Allah muhafaza!
Ama şimdilik bitti bu oyun.
RUHSUZ ZAMANA RUH KATAN ZAMANLAR: AREFE VE BAYRAM GÜNLERİMİZ
Nihayet bayrama kavuşacağız bu bayramla birlikte.
Bu yazıda arefe günlerimizin o tatlı heyecanını ve telaşını, bayramlarımızın lezzetli sevincini ve coşkusunu yazacağım.
Bayramlarımız ne güzeldir bizim:
Zamanın akışını durdururuz biz bayramlarda.
Meydan okuruz zamanın akışına.
Zaman bize emanettir, zaman bizimdir, zaman biziz’dir artık.
Bayram dışında iş, ev, taşıt arasında yaşanan ruhsuz hayat durur bayramlarda, son bulur.
Bayram kendi zamanını ve hayatını inşa eder.
Ruh dolu, kardeşlik dolu, sevgi ve saygı dolu bir hayat sunar bize. Bayramlar cennetten bir iz taşır…
Bir ay tutulan orucun meyvesidir bu: Allah’ın güzel kullarına güzel bir lütfu.
bayramın gebe olduğu kardeşliği, sevgiyi, saygıyı, dayanışmayı, paylaşmayı ve ruhu iliklerimize kadar hayal ettiğimiz, bayram coşkusundan önce bayramın geliş heyecanını iliklerimize kadar doyasıya yaşadığımız
kutlu günlerdir, rahmet günleridir.
AREFE GÜNÜNÜN UMUT DOLU, HEYECANLI TELÂŞI
Arefe günlerinde heyecan doruktadır, bayram günlerinde coşku.
Arefe günlerinin tadı ve telâşı bir başkadır, bayram günlerinin tadı ve telâşı ise bambaşka.
Arefe günleri, bayram öncesi şafağın atacağı, fırtına öncesi sessizlik günleridir. Ama sessiz değildir. Evde, mahallede, bakkalda, camide, çarşıda pazarda tatlı bir koşuşturmacadır alır gider başını…
Arefe gününün bayram telâşı ne güzeldir. Ne kadar umut dolu, sevgi dolu, insan dolu, hayat doludur…
Anneler, arefe günü çarşıda pazarda dolaşırlar telâşla, heyecanla, coşkuyla: Yüzleri güler. Çocuklarının yüzlerini güldürecek, bayramın neşesini, coşkusunu, heyecanını daha bayram gelmeden bizzat kendileri hissedecek ve herkese hissettirecektir.
AREFE GÜNLERİ, ANNELERİN GÜNLERİDİR
Arefe günleri, annelerin günleridir. Sadece annelere özeldir.
Bayram günleri bütün ailenin, özellikle de çocukların, elbette ki.
Arefe günü, bir ışık dolar eve, her tarafa, her yere: Anneden yansıyan ışıktır bu.
Arefe günü, annenin ışığı Güneş’e bile ışık verir, enerji verir adeta.
Mevsim yazsa güneş “yakmaz”.
Kışsa, anneden aldığı ışıkla, enerjiyle en küçük bir ışık huzmesi bile insanın içini ışıtmaya, ruhunu kanatlandırmaya,
bütün aile fertlerinin bir cennet bahçesinde yaşıyormuş hâlet-i rûhiyesiyle dolmalarına yeter.
Arefe telaşında insanların, özellikle de annelerin sadece yüzü gülmez; ruhu da güler ve ruh üfler herkese...
Bayram’ı herkes yaşar ama arefe günlerini yalnızca anneler yaşar iliklerine kadar
ve bize de yaşatırlar bütün sıcaklığıyla, sarıp sarmalayıcılığıyla.
O yüzden arefe günleri bir başka güzeldir, bayram günleri başka.
Annelerimizin arefeleri heyecanlı, hepimizin bayramı canlı, capcanlı olsun, ülkemizin ve mazlum Müslümanların kardeşliğine, huzuruna vesile olsun, diliyorum Rabbim’den.
Arefeniz ve bayramınız mübarek olsun, örselenmiş tatilleriniz bayram olsun, sıla-i rahim ruhuyla yaşansın.
Unutmayalım:
Tatil, bayramda en yakınlardan kaçıştır; sıla-i rahim ise en yakınlara koşuş.
Allah, sıla-i rahim yapanlardan eylesin hepimizi. Vesselâm.