Yeni Şafak

Batı’da üçüncü dalga İslâm düşmanlığı patlak verebilir mi? 

01:0028/04/2024, Pazar
G: 28/04/2024, Pazar
Yusuf Kaplan

Yahudi İngiliz tarihçi Bernard Lewis, ölmeden önce çok dikkat çekici bir gözlemde bulunmuştu Türkiye’nin AB (Avrupa Birliği) üyeliği konusunda. Kurt İngiliz “operasyonel akademyacı” Lewis, “Türkiye, AB’ye aslâ alınmamalıdır. Eğer Türkiye AB’ye girerse, bir asır içinde Avrupa Müslümanlaşır” demişti. Burada sorulması gereken soru, bu tespitin doğru mu, yanlış mı olduğu sorusu değil. Burada izi sürülmesi gereken temel mesele, Avrupa’nın kendine güveninin buharlaştığı, Avrupa’yı ayakta ve diri tutacak


Yahudi İngiliz tarihçi Bernard Lewis, ölmeden önce çok dikkat çekici bir gözlemde bulunmuştu Türkiye’nin AB (Avrupa Birliği) üyeliği konusunda. Kurt İngiliz “operasyonel akademyacı” Lewis, “Türkiye, AB’ye aslâ alınmamalıdır. Eğer Türkiye AB’ye girerse, bir asır içinde Avrupa Müslümanlaşır” demişti.

Burada sorulması gereken soru, bu tespitin doğru mu, yanlış mı olduğu sorusu değil. Burada izi sürülmesi gereken temel mesele, Avrupa’nın kendine güveninin buharlaştığı, Avrupa’yı ayakta ve diri tutacak güçlü bir felsefî temelin kalmadığı gerçeğinin bizzat Batılılar (Batılı düşünürler, büyük siyasetçiler) tarafından görülüyor olması meselesidir.

Filistin’de Gazze’de işlenen katliam ve soykırıma Batılı kitlelerin açıkça destek vermeleri, Batılı başkentleri kaygılandırdı. Bu nedenle Batı’da üçüncü bir İslâm düşmanlığı dalgasının patlak verebileceği endişesi taşıyorum.

Avrupa ülkelerinde Filistin’e destek veren insan hakları kuruluşları teker teker fişleniyor ve faaliyet yapmaları engelleniyor.

STK’lar her ülkede “örgütlü şiddet kullanan” devletin zorba gücüne karşı halkın nefes borusu işlevi görür. İnsanlığın gözünün içine baka baka masum insanların katledilmesine ses çıkaran STK’ların Batı ülkelerinde kara listeye alınmaları Batılıların ne kadar zayıf temeller üzerinde ayakta durduklarını ispat ediyor. Dahası, Batı ülkelerinin, özgürlük, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün hâkim olduğu ülkeler olduğu fikri de Gazze katliamında gösterilen katliamcı ve soykırımcı İsrail yanlısı tutumdan sonra iyice şehir efsanesine dönüştü. 


KARİKATÜR KRİZİNDEN KUR’ÂN YAKMA EYLEMLERİNE… 

Batı’da İslâm düşmanlığı dalgası, Arap ülkelerinin petrolü Batı emperyalizmine karşı silah olarak kullandığı ve “OPEC krizi” olarak adlandırılan hâdiseyle başlamıştı. İngiliz Yahudi tarihçi Bernard Lewis 1980’lerde The Atlantic Monthly isimli aylık fikir dergisinde yazdığı “The Muslim Rage / Müslüman Öfke” başlıklı makale ile Batı’daki İslâm düşmanlığının fitilini ateşlemişti.

Fas’tan Malezya’ya kadar İslâm, İslâm dünyasının en güçlü aktörü konumuna gelmişti. Eğer İslâm’ın yükselişi durdurulmazsa, İslâm’ın dünya tarihinin akışını değiştirecek bir medeniyet sıçramasına kaynaklık etmesi önlenemezdi. Bu da, Batılı emperyalistlerin dünya üzerindeki hegemonyalarının geleceğini tehlikeye sokacak “tehlikeli” bir gelişme olarak düşünülüyordu.

Bu nedenle 1990’ların başlarında Soğuk Savaş alelacele bitirildi, “terörizmle savaş” denilerek hayata geçirilen İslâm’la postmodern yöntemlerle sinsi bir savaş devreye girdirildi.

2000’li yılların ilk on yılına Fahr-i Kâinât Efendimizle ilgili yapılan karikatürlerin yol açtığı aşağılık kriz damgasını vurdu. Dalga dalga bütün Avrupa ülkelerine yayıldı karikatür üzerinden Rahmet Elçisine yapılan saldırı ve hakaretler!

Ardından yeni bir İslâm düşmanlığı dalgası hortlatıldı… Peygamberimize saldıranlar, bu kez Kur’ân’a saldırmaya, Batılı başkentlerde Kur’ân’lar yakmaya başladılar. 


ÜÇÜNCÜ DALGA İSLÂM DÜŞMANLIĞI 

Filistin’de yapılan soykırım Batı’da kitlelerin İslâm’a yoğun ilgi duymalarına ve hızla Müslüman olmalarına yol açtı.

Bir kaç gündür Avrupa’da dolaşıyoruz. Yeni bir İslâm düşmanlığı dalgasının kışkırtılacağını, Avrupa’daki Müslümanların hazırlıklı olmaları gerektiğini düşünüyorum.

Avrupa’da yaşayan Müslümanları hedef alacak saldırılar tezgâhlanabilir. Böylesi bir İslâm düşmanlığının en önemli nedeni bütün negatif propagandalara rağmen Filistin’deki Müslümanların insanlığın haysiyetini korudukları gerçeğinin görülmesi üzerine Avrupa’da İslâm’ın hızla yayılıyor olması gerçeğidir.

Avrupa’da yegâne yaşayan ve yaşanan din İslâm!

Hıristiyanlık bitti, çoktan tarih oldu, hayattan sürgün edildi. Sadece bir Leviathan gibi ruhsuz bir kurum, bir canavar olarak kilise var. Kiliseler bomboş ve teker teker kapatılıyor, satılıyor, önce sinema salonu, sanat galerisi olarak kullanılıyor, sonra da Müslümanlar tarafından satın alınıyor ve camiye çevriliyor!

Bir taraftan Avrupa’da hızla yayılan ve en diri, en canlı din olarak yaşayan dinin İslâm olması, öte yandan da ailenin kutsal olduğu Müslümanların nüfusunun hızla artması, Batılıları kaygılandırıyor…

Avrupa ülkelerinde ırkçı, faşist hareketler İslâm düşmanlığı yapıyor görünüyor ama bunun büyük bir yanılsama olduğunu söyleyeceğim: Avrupa hükümetleri, İslâm’ın yükselişini durdurabilmek ve Avrupa’daki halkları, özellikle de Müslümanları hem İslâm’dan soğutmak hem uzaklaştırmak hem de Batılıları protesto eden Müslümanların sert tepkilerini göstererek İslâm’a tepki göstermelerini sağlamak gibi birkaç amaç güdüyorlar aynı anda.

İslâm düşmanlığı, gerçekte ırkçı, faşist hareketlerin işi değil. Onlar sadece kullanılıyorlar. İslâm düşmanlığı, sözünü ettiğim temel nedenlerden ötürü, uzun vadeli Avrupa stratejisinin kaçınılmaz sonucu.

Avrupa’da yüzyıl önce Yahudilere yapılan soykırım, bu kez Müslümanlara karşı yapılabilir. Avrupa’nın vicdanı, merhameti filan yoktur. Avrupa ruhsuzdur! Thomas Paine’in o çarpıcı tespitini hiç unutmamak lazım: “İnsanlığın kökünü kazıma konusunda kimse Batılılarla yarışamaz!”

Batı, İnsanlık düşmanıdır. Hakikat düşmanıdır.

Kendine tapar!

Kendine boyun eğmeyeni cadı kazanlarına atar, engizisyon mahkemelerindeki işkencelerle ve fırınlarda ateşlerde yakar! Hiçbiri abartı değil bu söylediklerimin, değil mi?

Önümüzdeki dönemde Avrupa’da büyük bir İslâm düşmanlığı dalgası hortlatılabilir.

O yüzden Müslümanların güçlenmesi, ümmet şuurunu diriltmeleri şart!

Vesselâm.

#İslamofobi
#Toplum
#Yusuf Kaplan
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocLwLEITLa8p0v2RbLBZyulonntCOeFj9G7oN7gXdqtJ=s96-c
mustafa.eraslan10181

Ebu Cendel olayını iyi tahlil edelim

11 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocLwLEITLa8p0v2RbLBZyulonntCOeFj9G7oN7gXdqtJ=s96-c
mustafa.eraslan10181

Ben ise tersten düşünüyorum. Batı ( israil dahil ) sertlestikce, zulmü arttirdikca korkuları daha fazla gerçekleşiyor. Aynı olayi

11 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/AAcHTtdRHbPTwJiXhBz5s2ZEswAuxk3TbK8SJQBDrYpOlg0UFA=s96-c
nezrart

Yusuf kaplan hocanın ehlisunne itikadı vurguları çok kıymetlidir Fakat kendisi de kabul eder ki tasavvuf disiplini kurumsallaşmış hali ne Kur'an da ne sünnette ve nede sahabe tabiin icmainda ve ne de dört mezhep imamları da vardır.Tasavvuf aynen felsefe ve ehli sünnet dışı kelamciliginin tercüme kitapları mahsulü ithal dinlerden kültürlerden islamileştirilen (işte tam da sorun burda başlıyor kurtulan fırka olan peygamber ve ashab i yolu itikadı olmaması) ve daha çok Hint ve özellikle de hristiyan mistisizmine ve Yahudi kabalizmine benzer bir meşrebtir.tasavvuf disiplini fıkhı değil daha çok akaid i ilgilendiren bir yoldur.Hristiyanlarin İsa as ve Salih kimselerden ruhları dan istiğase istiane ve vesile etmeleri tamamen islamileştirilerek İslam topraklarına sokulmuştur.ehlusunne itikadı ve menheci usulünde dinde olduğu isnad edilen bir şeyin Kuran'da ve sünnette,sahabe icmainda yeri olup olmadığı hem subuten hemde delaleten kati bir şekilde ortaya konması ile olur.Yegane cennete girecek olan ve ebedî cehennemden kurtulan peygamber ve ashab itikadı yolunda böyle bir disipline yer yoktur.zaten ehlisunne itikadı ve usulü sabittir.parcalanamaz, bölünemez cogaltilamaz eksiltilemez.anti virüs programı gibi İslam adına söylenen yapılan inanılan ne varsa o itikada uygunsa o da delillerle sabit olacak şekilde.. Kur'an i n tek meşru anlamı sahabe tabiin anladığıdir.sunnet te de böyle olmasının yanında kurubussitte başta olmak üzere bütün ümmetin kabul ettiği kaynakla belirleyicidir

11 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/AAcHTtdRHbPTwJiXhBz5s2ZEswAuxk3TbK8SJQBDrYpOlg0UFA=s96-c
nezrart

Ehli kitap tecrübesi diye tanımladığımız durum onların büyük fedakarlıklarla dinleri için ölümcül işkenceler gördükleri halde daha sonra onları müşrik kâfir olmaktan kurtaran kitapları ve peygamber lerinin öğretilerini pratiklerini sünnetini terk edip ona muhalfet etmeleridir.Gonderilen kitap ve elçi doğrultusunda inandıkları gibi yaşamamaları ve yaşadıkları gibi inandıkları halde kendilerini hak yolda zan etmeleridir.Onlari buna sevkeden imandan tevhid ten sonra yapılması gereken bazı ibadetleri yapmaya devam etmeleri onları aldattı.islam öncesi hak din olan Hristiyanlığın içine tevhidi bozan şirk küfür inanç olan teslis inancı kendi içlerinde âlim bildikleri hatta aziz pavlos diye kutsadiklari gerçekte İsa as ve tevhid dinine düşman olan münafık Yahudi bozuntusu bir belam bir samiri olan bir kişi ile sırf Roma devletinin baskısından korunmak onların gücünü kullanmak hayatta kalmak için dinlerini vererek Yunan pagan putperestlik demokrat Yunan dinleri ile uzlaşan şirke küfre düşmeleri...

11 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/AAcHTtdRHbPTwJiXhBz5s2ZEswAuxk3TbK8SJQBDrYpOlg0UFA=s96-c
nezrart

Batılıların korktuğu peygamber ve ashabı İslam'ı yolu itikadıdır.23 sene de büyük devrim yapıp bedevilerin çoğunlukta olduğu eğitimsiz öğretim siz bir toplumdan medeni bir toplum oluşturan dine akideye davaya mefkure ye ve ila i kelimetullaha sahip olan bir toplum inşa edildi.Helvadan put yapan acıkınca yiyen ve kızlarını diri diri toprağa gömen kadınları bir mal gibi kullanan bir toplumdan sevgi merhamet toplumu oluşturuldu.Merkeze Allah cc koyan ona teslim olan hayatını ona göre düzenleyen bir toplum.. Yaratılış gayesi olan yalnızca Allah'a ibadet eden başkalarına bu ibadet konusu olan konularda şirk küfür işlemeyen ve küfür şirk işlemektense eski cahiliye donemine duşmektense diri diri ateşe girmeyi yeğleyen bir topluluk oluşturuldu.Ve bu 23 senede Kur'an la ve peygamber sav pratikliği rehberliği ve vefatından sonrası bu peygamberlik rehberlik müessesesi sünnetle devam eden bir yolculuk.. insanlar arasında hayra iyiliğe davet eden bir sevgi merhamet toplumu...imam Mâlik rahimullallah'in,"ilk kavmi ne kurtardiysa son kavmi de o kurtaracaktır"sözü de aydınlatıcı tarihe not düşecek netlikte tutarlılık ta... Resulullah sav ashaba,"Kur'an ve sünnet e sımsıkı sarildikca (sizden önceki ehli kitap tecrübesi nin düştüğü hataya düşmedikce) sapitmazsiniz buyurmasi ve vefatından sonra hariciler Şii kaderiyye vb bidat ehli nin de inançlarını Kur'an ve sünnete dayandurmalari üzerine peygamber lerin vârisi olan rabbanî âlimler bu iki kaynağın sahih meşru anlamı olan sahabe icmaini ve fikhi meselelerde de cumhurun ittifak ettiği kıyası içtihadı eklemeleri de bundandır.Sapmamak ve kurtulanlardan olmak yegane cennete girebilmek için peygamber ve ashabın başta akaid ve fikihta olmak üzere bire bir o yolda o itikadte o dindarlık ta olmak şartı ile... işte Batı'nın ve şeytanların korktuğu İslam itikad budur vesselam.Yoksa hâkimiyeti hayat tarzını batı gibi beşere kurumlara veren İslam dünyasından korkacaklari bir durum yoktur.Zaten Osmanlı sonrası ikinci yüzyıla girerken de umut edici bir durum olmadığını batı da biliyor

11 a önce
Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.