Balkanların Gazze’yi aratmayan cinayet ve tecavüzlerinin hikâyesini Seyfullah Yiğit kardeşim nefis bir dille anlatıyor…
***
Mustafa Demiroviç abiden devam diyoruz ‘Büyük Balkan Seyahati’ yazı dizimize. Yusuf Kaplan Hocamız soruyor. Yine bir savaş olsa Balkanlar direnir mi? Mustafa abi kendine has bir şekilde cevaplıyor. Kendimce nasıl not aldıysam öyle paylaşıyorum. Biz böyle yaşıyoruz. Alıştık. Savaşırız. Avrupa bize ambargo uyguladı. Batı dünyası bizden daha iyi biliyor; Müslümanları kimin ayağa kaldıracağını. Sadece onlar biliyor Erdoğan’ın bizi koruduğunu. Türkiye’deki ekonomik krizler, yönetimi düşürmek içindir. Mustafa abi dağınık gibi konuşuyor gözükse de aslında bütüncül bir konuşma yapıyor. Mesele hep aynı. Teyakkuz halinde olmak. Birlik olmak. Müslümanların birbirine destek olması. Batı dünyasının üzerimizde uyguladığı projelere karşı dikkatli olmak. Mesele bu.
Mustafa abideyiz hâlâ. Millet, milletten istiyor, Allah’tan (cc) istemiyor. Mustafa abi tam bir derviş… savaşçı bir derviş… yani Alperen… kot pantolonlu bir Alperen… Sarı Saltukların mirasını devam ettiren kahraman bir Alperen… Mostar köprüsünün üstünde, elinde kahve cezvesiyle Mostar’ın ruhunu derviş duruşuyla; yaşayarak koruyup aktarmaya çalışıyor yeni nesillere… Mustafa abiden çok etkilendiğimi belirtmek isterim. Hep birlikte fotoğraf çektik. Ayrılmadan önce hasbî bir şekilde musafaha ettik. Ve ilk defa tebessüm edişini gördüm Mustafa abinin. Samimi muhabbetin açamayacağı kapı yok… Samimi muhabbetin saramayacağı yara yok… Birbirimizi Allah (cc) için sevip birbirimize şifa olmalıyız her dem…
Bosna savaşından sonra Dino Merlin, Hırvatlara konser vermiş. İslâm böyle bir şey. Kinle, nefretle işi olmaz Müslümanın! Bu dünyada Müslümandan daha hikmetli hiç kimse yoktur, olamaz da! Çünkü Müslümanın elindeki Kur’an ve Sünnet kimsede yok. Bu dini hakkıyla temsil edebilirsek, inanın insanlar toplu olarak İslâm’a girecekler. İşte Gazze bunun en güzel örneğidir şimdilerde… Evet, Dino Merlin bu bölgenin nefes borusudur diye ekledi Yusuf Kaplan Hocamız, mihmandarımız Süleyman’ın Merlin ile ilgili konser bilgisini verdikten sonra. Yusuf Hoca, Balkanlarla ilgili konuşurken, Dino Merlinden sonra Makedonya’da siyaset yapan Adnan İsmaili’ye de değindi. “Yaşayan Aliya” dedi İsmaili için. İlk defa Ustamdan duymuştum. Balkanlar için, Müslümanlar için önemli bir siyasetçi Adnan İsmaili.
Saraybosna’ya gideceğiz ama bir türlü yola çıkamıyoruz. Acele de etsek sürekli geç kalıyoruz. Niye? Çünkü fıtrî akışa önem veren bir seyahat grubuyuz. Saat gibi işleyen mekanik bir tur değiliz! Ustam Yusuf Kaplan ısrarla ezanı video kaydına almamı söyledi. Tabi ki Ustamı dikkate alıp ezanın tamamını etrafı da çekerek kayda aldım Mostar Köprüsünün üstünde. Ta Kosova Priştine’den bu yana balkanlardaki garipçe okunan ezanlara yer yer dikkat çekiyoruz. Yusuf Hoca hakikaten güzel ifade etmişti. Balkanlarda ezanlar garip okunur. Hakikaten çok garip bir şekilde ezanlar okunuyor… küçük bir çocuğun utana sıkıla kısık bir sesle bir şeyler istemesi gibi okunuyor ezanlar Balkanlarda. Aman ezanlarımız okunsun da varsın böyle olsun havası var. Hasıraltı edilmiş sorunlar kaşınmasın. Düşmanlarımız rahatsız olmasın. Camilerimiz ezansız kalmasın. Garipçe okunan ezanların içinden bu mesajları alabiliyorsunuz! Ey Müslümanlar! Kusurumuza bakmayın. Ezanı sizin gibi gür okuyamıyoruz. Ey Sultan Ahmet Camii! Ezanı senin gibi yeri göğü inletecek şekilde okuyamayışımızı anlayışla karşılamanı bekliyoruz. Çünkü bizler… bir avuç Boşnak Müslümanı buralarda zar zor direniyoruz. Tam özgür olmadığımız için sesimiz kısık çıkıyor. Ey zincirlerini kırmış Ayasofya! Bizler… seninle gurur duyuyor ve sana gıpta ediyoruz. Senin gibi zincirlerimizi kırdığımız gün, minarelerimizden yüksek seslerle ve de özgürce ezanlar okunacak. Garipçe ezanlar tarih olacak inşâallah. Bunun için de senin her daim ÖZGÜR KALMAN lazım AYASOFYA…
Nihayet ikindi namazımızı eda ettikten sonra otobüsümüzle Saraybosna’ya doğru harekete geçtik. Mihmandarımız anlatıyor: Bir gezideyim. Türkiye’den gelen bir grubu gezdiriyorum. Suriye’den gelen mültecileri konuşup sitem ettiler. Sonra Boşnak bir abi Türkçe konuşmaya başladı gençlerle. Kosova’da savaş oldu, Türkiye’ye geldiler. Makedonya’da çatışmalar oldu, Türkiye’ye geldiler. Suriye’de savaş oldu, Türkiye’ye geldiler. Dolayısıyla Türkiye, ağabeydir. Peki, Türkiye’de savaş olsa nereye gideceksiniz? Gidecek yerimiz yok. Ümmetin buraya teveccühü haksız değil ki, çünkü bizler… Devlet-i Âliyye bakiyesi bir devletiz, bu bizim en güzel gerçeklerimizden…
Yolculuk sohbetleri güzel oluyor. Elinde mikrofon anlatmaya devam ediyor mihmandarımız Süleyman. Türkiye’den rütbeli bir komutan Bosna Hersek’e gidiyor. Ona da Süleyman mihmandarlık ediyor. Gece hastalanıyor. Süleyman’la komutan hastaneye gidiyorlar. Tedavi sabaha doğru bitiyor. Hastaneden çıkmadan önce komutan muayene ücretini soruyor. Doktor soruyor. 1993-95 savaş yıllarında neredeydiniz komutan? Komutan şöyle cevaplıyor. Buradaydım. Savaş bölgelerindeydim. Doktor şöyle ibretlik bir cevap veriyor. Sizin bize borcunuz yok. Bizim size borcumuz var, deyip ücret almıyor!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.