Arkeolojik emperyalizm, bu topraklardan İslâm’ın izlerini siliyor ama biz uyuyoruz yine!

04:0025/06/2021, Cuma
G: 25/06/2021, Cuma
Yusuf Kaplan

Arkeoloji; sona ermiş, bitmiş bir tarihin korunması bilimi olarak kabul edilir. Tam anlamıyla hurafedir bu! Üstelik de en masumane gözüken çağdaş hurafelerden biri!Arkeoloji, savaşmadan tarih yapmanın en kestirme yoludur. Tarihi çarpıtmanın ve yeniden yazmanın... Başkalarına tarih dayatmanın... Dahası, senin atalarının yaşamadığı bu imal edilmiş tarihi, dünyaya satmalarının...O yüzdenkim arkeolojiye hâkim olursa, dünyaya da o hâkim olur:Tarihi o yazar; yazdığı tarihi “gerçek bu” diye satar bütün

Arkeoloji; sona ermiş, bitmiş bir tarihin korunması bilimi olarak kabul edilir. Tam anlamıyla hurafedir bu! Üstelik de en masumane gözüken çağdaş hurafelerden biri!

Arkeoloji, savaşmadan tarih yapmanın en kestirme yoludur. Tarihi çarpıtmanın ve yeniden yazmanın... Başkalarına tarih dayatmanın... Dahası, senin atalarının yaşamadığı bu imal edilmiş tarihi, dünyaya satmalarının...

O yüzden
kim arkeolojiye hâkim olursa, dünyaya da o hâkim olur:
Tarihi o yazar; yazdığı tarihi “gerçek bu” diye satar bütün dünyaya.
EN İDEOLOJİK BİLİM DALI, ARKEOLOJİDİR!
En ideolojik bilim dalı, arkeolojidir.
Arkeoloji, bilimle ve bilim üzerinden savaşmanın adıdır. Silahtır. En ürpertici silahtır, en öldürücü silah hem de:
Tarihinizin silinmesi, yok edilmesi ve size sahte bir tarih icat edilmesi! Bu da
sizin
,
tarihte ikinci kez ölümünüz
demektir.
Birinci ölümünüz,
tarih olmuş, tarihte kalmış, olmuş bitmiş geçmişinizdir.
İkinci ölümünüzse,
geçmişinizin silbaştan Batı-merkezci, oryantalist gözlüklerle, bakış açılarıyla yeniden yazılması, size, sizin atalarınızın yaşamadığı ama kurmaca, icat edilmiş bir tarihin sizin tarihiniz diye yutturulmasıdır.

Tam budur yaşanan -yaşanmamış sahte, icat edilmiş bir geçmişi “gerçek tarih bu” diyerek sana, bana sunulan.

Yaşarken ölmek, diye buna derim ben.
Bir toplumun geleceğinin karartılması. Üstelik de bugün yaşanan sorunlarla, açmazlarla değil geçmişte yaşananları yok sayarak, geçmişten devşirilecek varoluş iradesini ve geleceği inşa edecek ruhköklerini yok ederek bir toplumun geleceğinin yok edilmesi tam da böylesi bir bilimsel cinayetin eseridir.
Toplum da bu “bilimsel” cinayetin esiri!
Bilim kılıfıyla çevrilen “filim”in kölesi, hatta gönüllü köleleri!
BU TOPRAKLARDAKİ TAPU
SENEDİMİZİ ELİMİZDEN
ALMALARINA SESSİZ KALAMAYIZ!

Memleket medya-mafya-siyaset skandallarıyla çalkalanıyor, sen nelerle uğraşıyorsun Yusuf Kaplan, demiyorsunuzdur umarım.

Bu yaşanan skandallar, yaşadıklarımızı yok saymanın, geçmişimizi inkâr etmenin, tarih bilincimizi linç etmenin kaçınılmaz olarak sürüklediği zihnî, kültürel ve siyasî savrulmalardır.

Bir ülke düşünün…
Bin yıl dünya tarihini yapmış...
Dünyaya adalet, hakkaniyet ve sulh armağan eden aşılamamış, anlaşılamamış, anlaşılamadığı için aşılamadığı da anlaşılamamış çağ açan, çığır açan, keşfedilmeyi bekleyen insan-yüzlü, hakikat-yüklü medeniyetler kurmuş, insanlığın gebe olduğu, su kadar ekmek kadar ihtiyaç duyduğu diriltici ve özgürleştirici medeniyetler… Ruhu, evrensel ilkeleri, bizi de silkeleyip kendimize getirecek, biz keşfedemezsek, başkalarının er geç keşfedeceği aziz ve leziz medeniyetler…
İşte bu medeniyetin birikimini, ruhunu, ruh köklerini bir kez daha tarihe gömen, ikinci kez yok eden bir cinayet işleniyor memlekette.
Bu topraklardaki
tapu senedimizi elimizden alacak,
bizi bu topraklardan sürecek yapıları adım adım inşa ediyor birileri arkeolojik kazı numaralarıyla…

Türkiye’nin dört bir tarafı, başta İstanbul olmak üzere, Anadolu’nun her tarafı, İslâmî köklerinden koparılarak, bu toprakların bizden önceki Rum, Ermeni, Hıristiyan geçmişi, pagan Yunan ve antik Ege ve Akdeniz uygarlıkları geçmişi kazınarak günyüzüne çıkarılmaya çalışılıyor harıl harıl…

Zihnen Bizans’ın çocukları olduklarını ispat edercesine
Müslüman Anadolu kıtasının altını oyuyorlar,
her tarafı arkeolojik kazı çöplüğüne dönüştürmüş, gece gündüz demeden, Avrupa Briliği fonlarından fonlanarak, başka şer şebekelerden beslenerek bu toprakların İslâmî tarihini, geçmişini kazıyacak, bu topraklarda bizim işgalci olduğumuzu göstermeye kalkışacak hummalı bir kazı çalışması yürütülüyor ülkenin dört bir tarafında.
600 küsur kazı yürütülüyor el’an ekiplerle Anadolu çapında!
BU ARKEOLOJİK EMPERYALİZME İZİN VERİLEMEZ!
Bu arkeolojik çalışmaların neredeyse hepsi antik, İslâm öncesi, ölü, bize bir şey söylemeyecek antik uygarlıklarla ilgili kazalar. Önemli olan çapı değil, miktarı. Şunu diyecekler yarın:
“Bu topraklar, Hıristiyanlığın suladığı topraklar, siz işgalcisiniz!”
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir arkeolojik emperyalizme aslâ izin verilmez!

Adamlar, İspanya’da, Sicilya’da, Malta’da, Girit’te, Balkanlar’da İslam’dan iz bile bırakmadılar. Bütün eserleri yıktılar! Yerle bir ettiler!

Onlar orda İslâm’ın izini silerken, biz burada, kendi ülkemizde, ölmüş, bana bir şey söylemeyecek ama yarın bu ülkeden bizi sürmeye kalkışacakları yeni bir tarih icat etmeye çalışıyorlar.
Ölü tarihi diriltiyorlar ve bizi ikinci kez öldürüyorlar!
Bu arkeolojik emperyalizme izin verilemez.

İsrail'in Mescid-i Aksa'nın altını oyarak yaptığı arkeolojik katliamdan farksız bir arkeolojik katliam yapılıyor bu topraklarda!

İslâm'ın izini silmek için toprağın üstünde az cinayet işlenmedi bu ülkede: Emperyalistler tarafından fiilen dışarıdan sömürgeleştirilemeyen bu ülke, içerideki uyduları tarafından zihnen sömürgeleştirildi zaten!

Bu yetmiyormuş gibi şimdi de
toprağımızın ve tarihimizin altı oyuluyor!

Bu topraklardan İslâm'ın izlerinin silinmesine göz yumarsak, bu topraklardan bizi sürmelerinin önünü açmış oluruz.

Boşuna demiyorlar değil mi “zulüm 1453'te başladı” diye! Yarın “zulüm 1071'de başladı” derlerse hiç şaşırmayın!

Benden uyarması!

#Emperyalizm
#Arkeoloji
#İslam
#Bilim
#İdeoloji
#Batı
#Müslüman