Macron Avrupa’yı nasıl bir maceraya sürüklüyor?

04:0028/10/2020, Çarşamba
G: 27/10/2020, Salı
Yasin Aktay

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un içerde kaybettiğini dışarıda arama yolunda giriştiği maceralar, ülkesiyle birlikte bütün Avrupa hatta bütün dünya için ciddi sorunlar üretiyor.Oylarını aldığı Fransız halkına verdiği sözleri yerine getiremiyor Macron. Ülke, görevi devraldığından bu yana ekonomik istikrarsızlık içinde ve bu sorunlar hiç durulmayan Sarı Yelekliler deniler grupların protestolarına yol açıyor. İçeride kaybettiği itibarı dışarıda arayıp taşıma yolunda da karşısına her yerde Türkiye

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un içerde kaybettiğini dışarıda arama yolunda giriştiği maceralar, ülkesiyle birlikte bütün Avrupa hatta bütün dünya için ciddi sorunlar üretiyor.

Oylarını aldığı Fransız halkına verdiği sözleri yerine getiremiyor Macron. Ülke, görevi devraldığından bu yana ekonomik istikrarsızlık içinde ve bu sorunlar hiç durulmayan Sarı Yelekliler deniler grupların protestolarına yol açıyor. İçeride kaybettiği itibarı dışarıda arayıp taşıma yolunda da karşısına her yerde Türkiye çıkıyor: Libya’da, Suriye’de, Lübnan’da, Akdeniz’de… Şimdi de Azerbaycan’da.

Libya’da Müslüman dünya içinde bile aşırı bulunan, İslam adına rahatlıkla kafa kesebilen, DAEŞ’i de üreten Suudi Arabistan merkezli Medhali grupların desteklediği Hafter’e verdiği destekle İslam’a asıl büyük tehdidin Türkiye ve Katar İslam’ı olduğunu anlatıyor ve onlarla işbirliği yapıyor. Sadece bu işbirliğinin ilk görünen neticesi Tarhuna’da her gün bulunmaya devam eden onlarca toplu mezar. Bu mezarlarda Libya halkından sivil, silahsız insanlar sorgusuz sualsiz, elleri arkadan bağlanmış olarak, işkenceye maruz bırakılmış olarak katledilmişler. Bunlar insanlığa karşı suç kapsamına giren katliamlar ve Macron yönetimindeki Fransa bu suçların açık ortağı durumunda.

Macron’un Fransa’yı sürüklediği bu suç batağı fark edilmeyebilirdi tabi; Türkiye, onun insan cesetleriyle pişmiş aşına su katmış olmasa.

Doğal olarak kızıyor Türkiye’ye ve oradan rövanş almak için Yunanistan’ı Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı bir savaşın eşiğine getirecek şekilde kışkırtıyor ve Doğu Akdeniz’i parsellemeye kalkışıyor. Kendi sınırları içinde cereyan eden haksız bir müdahaleye, kendisini dışarıda bırakan bir paylaşıma itiraz edip hakkını savunuyor diye Türkiye’yi agresif politikalar uyguluyor diye eleştiriyor ve Batılı dünyayı Türkiye’ye karşı bir seferberliğe davet ediyor.

Lübnan’da Beyrut limanındaki patlama dolayısıyla millet can derdindeyken gidip onların yaralarına merhem olacağına onları tehdit edip Türkiye’ye karşı bir cephe olmaya kışkırtıyor.

Türkiye ile olan bu çaresiz derdi belli ki Macron’un bütün dengelerini altüst etmiş. Son zamanlarda Türkiye’ye İslam üzerinden vurmaya çalışıyor. İslam’a vurdukça, Peygambere hakaret ettikçe Türkiye’nin canının daha fazla acıyacağını düşünüyor. Elbette bütün İslam dünyasını rahatsız ediyor ve tepkisini çekiyor.

Ancak ülke olarak bunun doğrudan muhatabının Türkiye olduğuna o kadar emin ki. Nasıl olsa bugün İslam dünyasının ileri gelen ülkelerinin İslam diye bir dertlerinin kalmamış olduğunu çok iyi biliyor.

Canlarından, ruhlarından, anne-babalarından, evlatlarından daha aziz daha kıymetli bildikleri peygamberlerine hakaretin Müslümanları nasıl incittiği biliniyor aslında. Buna ülke düzeyinde Türkiye ve Pakistan’dan başka kimsenin ses çıkarmıyor olması, İslam dünyasının kendi halklarını temsil etmekten ne kadar uzak olduğunu gösteriyor.

İslam’ın mukaddeslerine bu küstahça saldırılarına karşılık İslam dünyasından hiçbir ses gelmiyor olmasının tek bin anlamı vardır: İslam dünyası işgal altındadır.

Biz habire Filistin’e odaklanmışken, İslam dünyasının bütün merkezlerinin Haçlı ve Siyonist işgali sessiz sedasız tamamlanmış durumda. Üç yıl kadar önce Suudi Arabistan’ın Katar’a karşı açtığı savaşın asıl Mekke ve Medine’yi tehdit ediyor olduğunu söylemiştik. “Düşman tankları Mekke ve Medine’ye varmadan Suudi Arabistan’ın tedbirini alması gerektiğini” de ifade etmiştik. Meğer Mekke ve Medine’ye de tanklar çoktan varıp ele geçirmiş. İslam’ın haremgahından, İslam’ın mukaddes değerlerinin çiğnenmesine karşı en ufak bir tepki gelmiyorsa bunun başka bir anlamı yoktur. Demek ki, Suudi Arabistan’ı, Mısır’ı, BAE’yi İslam ve Peygamberi hiç ilgilendirmiyor.

Bırakınız tepki göstermeyi, Erdoğan ve Macron arasında bir ihtilaf varsa tercihlerinin Macron’un yanı olduğunu utanmadan iftiharla söyleyenler oldu bu ülkelerde. Oysa Macron ile Erdoğan arasında bir ihtilaf olmadan önce Macron ile Peygamberimiz arasında bir ihtilaf var ve Erdoğan tarafını net olarak Peygamber’in yanında koymuş. Kendisine neye mal olursa olsun. Erdoğan Peygamberin yanında diye, peygambere savaş açanlarla beraber mi olacaksınız şimdi?

Dostunu söyle, kim olduğunu söyleyeyim. İnsan dostunun dinindendir. İnsan sevdiğiyle beraberdir ve onunla haşrolunur.

Macron, bütün bağnazlığıyla bir haçlı seferberliği oluşturmaya çalışıyor. Bu maceraya atılmaya Batı dünyasını kışkırtmaya çalışıyor ama şu ana kadar çok istisnai bazı aşırı sağcılardan başka kendisine destek veren olmadı.

Umarız ki, Batılı ülkeler bu haçlı çağrısının ardındaki kirli hesapları görür ve bütün dünyaya, Avrupa’nın iddialı olduğu bütün değerlere ve düzene pahalıya mal olacak böyle bir maceracılığa prim vermezler.

#Avrupa
#Macron
#Fransa