Yeni Şafak·Yasin Aktay - Siyasette uzmanlık ve uzmancılık ve CHP’nin danışmanlar ordusuGünler, hatta haftalar öncesinden duyurulmuş ve toplum o kadar büyük bir beklenti içine sokulmamış olsa belki hasar o kadar büyük olmazdı. Ama demokratik hayatta“hep yenilmiş”olan siyasi partinin genel başkanı günler öncesinden insanları o kadar büyük beklentiye soktu ki, o beklentinin kendisini karşılayacak büyüklükte veya bir vizyon ortaya koymanın neredeyse imkânsız olması kaçınılmaz hale geldi. Üstelik bu
Günler, hatta haftalar öncesinden duyurulmuş ve toplum o kadar büyük bir beklenti içine sokulmamış olsa belki hasar o kadar büyük olmazdı. Ama demokratik hayatta
olan siyasi partinin genel başkanı günler öncesinden insanları o kadar büyük beklentiye soktu ki, o beklentinin kendisini karşılayacak büyüklükte veya bir vizyon ortaya koymanın neredeyse imkânsız olması kaçınılmaz hale geldi. Üstelik bu hazırlık iktidar partisinin Türkiye Yüzyılı dediği ve neresinden bakarsanız
20 yıllık iktidardan beklenmeyecek bir performansla
gerçekleştirilmiş toplantıda ortaya konulan vizyona meydan okuyan, ona alternatif olma iddiasını yükleniyordu.
Günün sonunda iktidara talip, 20 yıldır tek başına iktidarda olan bir hükümetin bütün dezavantajlarına karşı biriken muhalefet rüzgarını arkasına almış, altılı masanın bütün ortak aklını temsil eden bir
Halk Partisi’nin vizyon toplantısında daha ilk başta görmeniz gereken halkı arayın ki bulasınız.
Halksız bir toplantı doğal olarak heyecansız olur. Toplantının formatı için böyle bir tercihte mi bulunulmuş? Siyasetin sahibi, aktörü olarak halk yerine, halka rağmen bu halka sosyal mühendisliği uygulayacak seçkin uzmanlar, ithal ikameli çok bilmiş danışmanlar mı tercih edilmişti?
Bu kadar uzun süren bir hazırlığın sonunda ortaya konulan bu performans sonrası bir hasar veya hasılat tespit çalışması hızla yapılmıştır. CHP kendisi yapmasa halk veya toplum onlar adına yapmıştır. Günlerdir bu hasar-hasılat değerlendirmelerini okuyor, izliyoruz.
Bazıları bunu CHP’nin çizgisinden bir sapma olarak niteliyor ama belli ki bu değerlendirmeler CHP’nin tabanına oynayarak başka bir CHP kimliği veya tarihi okuyorlar.
CHP’nin tarihini bilenler başından beri başka türlü bir karakteri olmadığını görürler.
Bahsettiğimiz şey sadece ithal ikameli bir danışman tutmuş olmaları değil.
Bu konuda da CHP’nin kuruluşundan itibaren bu ülkenin insanına ve değerlerine hiçbir zaman güvenerek bir vizyon ortaya koymadığını hatırlatmak gerekiyor.
CHP Türkiye’ye daha ilk başlarda “çağdaş uygarlık” hedefini gösterirken bu hedefin Türkiye’nin sosyolojisine, değerlerine, tarihsel gelişimine ne kadar uyabileceğini hiç umursamamıştır.
Türkiye için uygulanmış toplumsal değişim projeleri baştan itibaren ithal ikameli olmuştur.
Ceza Hukuku, Medeni Hukuk, medeniyet, kültür ve hayat tarzı projeleri vs.
Ayrıca ilk başlarda muasır medeniyetten kastın da bugünün veya o günün ABD’si veya İngiltere’si değil o zamanın faşist Almanya ve İtalya’sı olduğunu da azıcık tarih karıştıran herkes bilir.
Nitekim o ülkelerde siyaset yoktu, siyaset “aydınlanmış despotların” tekelindeydi ve halka, halka rağmen çok acı reçeteler uyguluyordu
.
Almanya ve İtalya’da siyasetsiz yönetim modelinin işleri hangi noktaya taşıdığını dünya çok acı bir tecrübeyle yaşadı, gördü.
CHP ise hiçbir zaman uzmanların, çok bilmişlerin, kendilerini halktan üstün görenlerin kibirli anlayışından hiç kurtulamadı.
Siyasetin daha geçerli olduğu demokratik zeminde o yüzden hiçbir zaman bir şansı olmadı. Bugün ABD’li bir uzmandan, çok kitaplar yazmış, çok şey bilen birinden medet ummak,
o yüzden zannedildiği gibi CHP’nin geleneksel çizgisinden bir sapma değil, o çizginin bir devamı. Üstelik hiç güncelleme ihtiyacı bile duyulmayan bir devamı.
’nun
diye sunduğu 70 kişinin tamamının
özellikle siyasi özelliği olmayan uzmanlar olduğuna dikkat çekmesi
, üstelik bununla övünüyor olması siyaset anlayışının ne kadar sakat olduğunu gösteriyor.
Siyasete düşman bir siyaset.
Uzmanların işi ele aldığı ve her şeyin bilimsel temelde tartışılmaz hale getirildiği bir teknik iş olarak düşünülüyor siyaset.
Siyaset hakkında böyle bir arzu taşıyanların siyasette ne işi var Allah aşkına?
Siyaseti bütün imkan ve üsluplarıyla lağvetmek üzere siyaset yapmak… Devleti halktan arındırmaktan başka ne anlama gelir?
Siyasetten arındırılmış bir devlet yönetimini kimler hangi tartışılmaz bilimsel doğrular adına yürütecek?
Sorun zannedilenden daha da derin.
Konu sadece ABD’den bir siyasi komiser ithal etme meselesi değil. Öyle bir boyutu zaten var, ama bunun görülemiyor olması, CHP’nin özdüşünümselliğinin, halka karşı empatisinin aradan geçen 99 yıl içinde bir arpa boyu yol kaydetmemiş olduğunu gösteriyor.
Siyaset uzmanlara terkedilemeyecek kadar ciddi bir iştir.
Bu konuda aslında bütün bir düşünce ve siyaset tarihi en anlamlı dersi felsefe tarihinde
’dan öğrenmiş olmalı. Devleti filozofların yönetmesi gerektiğini söyleyen
önüne çıkan ilk yönetme fırsatını, bildiği felsefi-bilimsel yolları uygulayarak kullanmaya kalkıştığında sonuç kendisi açısından bir fiyasko olmuş. Onun büyük hayal kırıklığı ve fiyaskoyla
Syraccuse’tan meşhur dönüşü
ama bu dönüşüyle siyaset bilimi ile siyasetin kendisinin ayrı şeyler olduğunu göstermek açısından insanlık tarihine emsalsiz bir ibretlik ders bırakmıştır.
Bu sözlerimiz CHP’nin uzmanlarına, uzmanlık kalitelerine değil elbet.
O uzmanlar, üniversite hocaları kendi alanlarında gerçekten çok iyi olabilirler,
ancak iyi siyaset bilimci veya bilim adamı olmaları iyi siyasetçi olabilecekleri anlamına gelmiyor.
Hatta iyi danışman olabilecekleri anlamına da gelmiyor.
Hele danışmanlık konusunda ileri sürecekleri yüksek fikirlerin siyasete hemen tahvil edilebileceğini de zannetmesinler.
Aslında uzman ve uzmancı siyaset arasındaki ilişkide neticede uzmanlığın değerini sıfırlayan siyasetçinin hiç de uzmanlık gerektirmeyen sözü son noktayı koyar.
Yani uzmancı siyasette, tıpkı CHP’nin tek parti yönetiminde olduğu gibi görünürde başvurulan bilim ve uzmanlığın da hiçbir değeri olmamış, uzmanlara dahi sözü istibdat kesmiştir.