Mesaj yerini bulmuştur

04:0027/09/2023, Çarşamba
G: 27/09/2023, Çarşamba
Yasin Aktay

Evvela , şunu bir daha tekrarla buraya not edelim: yabancı düşmanlığının kendisi Türkiye’ye, Türk kültürüne, tarihine, inancına ve toplumsal dokusuna yabancı bir ideoloji. Bunun şahidi bu topraklardaki bin yıllık kültür ve medeniyettir. Her türlü hamasi ve tarih-kültür güzellemesinden uzak olarak, Türkiye’de bin yıl boyunca korunmuş olan toplumsal ve kültürel çeşitlilik bu topraklara en yabancı kavramın “yabancılık” olduğunu gösterir. İkincisi , son zamanlarda arttığı söylenen yabancı düşmanlığı



Evvela
, şunu bir daha tekrarla buraya not edelim:
yabancı düşmanlığının kendisi Türkiye’ye, Türk kültürüne, tarihine, inancına ve toplumsal dokusuna yabancı bir ideoloji.
Bunun şahidi bu topraklardaki bin yıllık kültür ve medeniyettir. Her türlü hamasi ve tarih-kültür güzellemesinden uzak olarak,
Türkiye’de bin yıl boyunca korunmuş olan toplumsal ve kültürel çeşitlilik bu topraklara en yabancı kavramın “yabancılık” olduğunu gösterir.
İkincisi
, son zamanlarda arttığı söylenen yabancı düşmanlığı söylemleri Türkiye’de küçük ve örgütlü bir azınlığın kışkırtmalarıyla, örgütlü medya çalışmalarıyla görünürlüğü artan söylemler.
Türk halkı “yabancı düşmanı” ithamını hak edecek bir yaklaşımın içinde hiçbir zaman olmadı.
Sözkonusu örgütlü, hatta partili grup halkın içinde her çıktığında halkın geniş kesimlerinden ciddi tepkiler görüyor.
Bunlar halkın içine çıkamaz diyeceğim, diyemiyorum,
bunlardaki yüz kösele derisi gibi maşallah.
Sağduyulu Türk halkının gösterdiği tepkileri inanılmaz bir yüzsüzlükle karşılıyor hiç umursamadan yollarına devam ediyorlar.
Bu kesimlerin sıradan Türk halkından gördükleri tepkilere dair örnekler, yabancılara yönelik saldırılara dair örneklerden çok çok daha fazla.
Buna mukabil Türk halkının ırkçılara gösterdiği tepkiler değil de “yabancı düşmanlığı” söylemlerinin daha fazla öne çıkıyor olmasının altındaki sebepleri iyi irdelemek lazım.
Bu söylemler Arap dünyasındaki Arap-ırkçısı işbirlikçilerince de tam gollük paslar olarak değerlendiriliyor ve onlar da bu haberleri daha fazla patlatıyorlar.
Türklük adına ırkçılık yapanların Türklükle alakaları olmadığı gibi Araplar adına ırkçılık yapanların da Araplıkla alakaları yok. İki tarafın ırkçısı birbirleriyle çok iyi paslaşıyor ve beraber Türk-Arap kardeşliğini sabote etmeye çalışıyorlar. Bu çalışmalarla güçlü Türkiye’nin önü kesiliyor. Güçlü bir Arap dünyası veya İslam dünyası yoluna hendekler kazılmış oluyor.
Türkiye halkının bu ırkçılıktan münezzeh olduğunun, Türklerin asla ırkçı olmadığını, olamayacaklarını daha gür bir sesle duyurmak gereğinden hareketle
geçtiğimiz günlerde aralarında benim de bulunduğum bir grup gazeteci-yazar-akademisyen bir ses vermek istedi.
Son zamanlarda bilhassa Araplara yönelik açık nefret suçlarına dönüşen eylem ve söylemlerle ilgili ortak bir video mesaj yayınladı.
Katılan herkesin metnin bir cümlesini okuduğu mesajın toplamı şöyle:
“Türk milletinden yeryüzündeki bütün Müslümanlara selam olsun. Bu çağrıya kulak verin. Müminler tek bir bedendir ve bu bedeni parçalayıp bölmek isteyenler var. Her topluluğun içinde iyi insanlar olduğu gibi kötü insanlar da var. Son zamanlarda Türk olduğunu iddia eden bazı şahıslar ülkemizde ırkçılık tohumları ekmeye çalışıyor. Bu tehlikenin farkındayız ve Türk gazetecileri olarak bu çağrıyı yapma gereği duyduk. 100 yıl önce yaptıkları gibi bugün de Müslümanların arasına fitne sokmaya çalışıyorlar. Biz Türkler tarihin her döneminde misafirperverliği ile anılmış ve Müslümanları bağrına basmış bir milletiz. Türk olduğunu iddia ederek ırkçılık yapanların Türk milletinin değerleriyle uzaktan yakından alakası yok. Azınlık bir grubun yaptığı bu ırkçı saldırılar Türk milletini temsil etmiyor. Hiçbirimiz ırkçılığı kabul etmiyoruz, ırkçılık İslam’da haramdır. Biz hep birlikte tek bir halkız, Türk’üz, Kürt’üz, Arap’ız, Gürcü’yüz ve diğerleriyiz, hepimiz aynı milletin parçalarıyız. Ten rengimiz farklı olsa da kalplerimiz renksizdir. Irkçılık insanlığın ilerlemesini engelleyen bir hastalıktır. Biz Müslümanlar ezelden ebede dek kardeşiz ve öyle de kalacağız. Biz tek bir milletiz.”
Bu mesaj Arap dünyasında yerini buldu, Türkiye’nin imajına dair son zamanlarda yürütülen kampanyalara karşı çok güçlü bir ses olarak önemsendi.
Yıllardır mazlum insanlara kol kanat germiş devlet ve millet olarak Türkiye’nin bu algıyı hak etmediğini videoyu izleyen herkes tekrar hatırladı. Arap sosyal medyasında bu video milyonlarca izleyiciye ulaştı ve büyük-olumlu bir etki yaptı.
Ancak bütün cümleleri, bütün ifadeleri yukarıda olduğu gibi okunabilecek olan videoya yine aynı ırkçı çevrelerin gösterdikleri tepkiler, mesajın bu tarafta da tam yerini bulmuş olduğunu gösteriyordu.
Aslında onların yıkmaya çalıştığı asil, onurlu, alicenap, kahraman, mazlumun hamisi, zalimin korkusu Türk milleti imajını restore etmeye çalışan bir mesajdı bu. Bundan rahatsızlık duymaları tıynetlerini ortaya koyuyordu.
Bir kısım tepkiler mesajı
Arap-sevicilik
olarak niteledi mesela. Zırvanın tam dik alası ama
“Arap-sevici”
derken irtikap ettiği kin ve nefret suçunun da ifşası.
Arap sevgisi veya başka herhangi bir kavmin sevgisi içinde olmak bir Türk için neden kusur olsun, bunu kusur gören yaklaşımın ciğeri ırkçılık pisliği ile kirlenmemişse?
Kaldı ki, bu cümlelerin neresinde bir Araplık vurgusu var, neresinde Arapların yüceltilmesi var, neresinde Araplara başka herhangi bir kavme karşı bir üstünlük iddiası var? Sahi kim neresinden okuyor?
Türkiye’de maalesef “Arap-sevici” deyiminin içerdiği tabaka tabaka iğrenç ırkçı nefret dili hala yeterince sorgulanmış değil.
Biraz kazındığında altında ne ihanetler, ne yabancılıklar çıkar, bu da bir kenara yazıla.

Okuyanlara izah etmek gerekmez herhalde, metnin muhatabı bütün İslam dünyası ve kimseden bir özür falan dilenmiyor, Türkiye halkına yönelik son zamanlarda İslam dünyasının medyasında yer alan haberler yanlışlanıyor, onlara karşı bir kardeşlik mesajı veriliyor. Müslümanların kardeşliğini istemeyene söyleyeceğimiz bir söz yok, ama öyle olanlar Türk milleti adına konuşma hakkı iddia etmesin. Müslüman kardeşliğine inanmayanın Türklük adına konuşma hakkı da olmaz.

Gelen tepkilerin bir kısmı da bu eylemi
bir Kuveytlinin Trabzon’da yediği dayağın özrü
olarak nitelemiş.
Alakası yok.
Bir defa o olayın başı sonu medyaya yansıdığı gibi değil.
Bir defa o olayın Araplara yönelik bir saldırıyla da alakası yok.
Tamamen bir müşteri-esnaf ihtilafından ibaret bir durum, ama maalesef Türkiye’de ırkçı saldırı olarak sunuldu. Aslında bu video mesajı bu tür olayların ırkçılık olarak sunumuna da itiraz diye hazırlandı.
Nitekim mesaj yerini buldu, kardeşler anlamaları gerekeni anladı, anlayışlarını gösterdi, kardeşlikten nasibi olmayanların gürültüsü de bunu yeterince kanıtlıyor.
#Türkiye
#tarih
#inanç
#yabancı düşmanlığı