FETÖ’ye bir soy kütüğü aranacaksa

04:0016/07/2022, Cumartesi
G: 15/07/2022, Cuma
Yasin Aktay

Üzerinden altı yıl geçti 15 Temmuz darbe teşebbüsünün. 252 vatandaşımızın şehit olduğu, iki binin üzerinde vatandaşımızın yaralandığı hadisenin Türkiye tarihinde her açıdan birçok nedenleri ve sonuçları olan müstesna bir hadise olduğu gün gibi ortada.Elli yıldır başlamış olan bir süreç, ufak bir aksilik olmasa Türkiye’yi bambaşka bir mecraya sürükleyecek, bugün belki bambaşka bir Türkiye ve aslında bambaşka bir dünyanın içinde olacaktık. Belki bugün kimimiz o dünyayı teneffüs etmiyor olacaktı veya

Üzerinden altı yıl geçti 15 Temmuz darbe teşebbüsünün. 252 vatandaşımızın şehit olduğu, iki binin üzerinde vatandaşımızın yaralandığı hadisenin Türkiye tarihinde her açıdan birçok nedenleri ve sonuçları olan müstesna bir hadise olduğu gün gibi ortada.

Elli yıldır başlamış olan bir süreç, ufak bir aksilik olmasa Türkiye’yi bambaşka bir mecraya sürükleyecek, bugün belki bambaşka bir Türkiye ve aslında bambaşka bir dünyanın içinde olacaktık. Belki bugün kimimiz o dünyayı teneffüs etmiyor olacaktı veya roller tamamen farklı dağılmış olacaktı.

15 Temmuz’da birileri açısından ufak bir aksilik olmamış olsa, planlar istedikleri gibi yürümüş olsa bugün sadece Türkiye değil, dünya da çok farklı olacaktı.
İstedikleri gibi yönetip dizayn ettikleri İslam dünyasında rahatsızlık veren, halklarda bir umudu hala canlı tutan Türkiye devreden çıkmış olacaktı. Türkiye’de birilerinin çocukları işleri devralmış olacağı için işler tıkırında olacaktı. Ama hesapta olmayan bir aksilik bütün planları tersyüz etti.
Tarihte büyük etkileri ve sonuçları olmuş, tabiri caizse tarihin seyrini değiştirmiş birçok olay böyle olmamış mıdır?
Beşer gözüyle bakıldığında böyle görmemek mümkün değil, ancak her hesabın üstünde bir hesap, kaderin üstünde de bir başka kader olduğuna inananlar için hiçbir şey basitçe tesadüflerle açıklanamaz.
Kâinatın her zerresine hâkim olan muhteşem hesap, akıl ve tedbirin dışında bir yaprak kımıldamıyor.
50 YIL BÜTÜN PARTİLERİ “HİZMET”İNE ALMIŞ ÖRGÜT

Elli yıllık süreci yöneten aklın Türkiye’de siyaset, ticaret, emniyet, yargı, ordu, medya ve sivil toplum örgütlerinin tamamında ulaştığı kontrol, istedikleri zaman istedikleri operasyonu yapabilecekleri vehmini de kendilerinde uyandırmıştı.

Bir tür tanrılık iddiasına, kibrine ve istiğnasına yaklaşıyordu özgüvenleri. Planları için istediklerini öldürüp istediklerini rezil edip istediklerini de diriltip muteber kılabileceğini vehmeden Nemrudi bir kibir. Yaptıklarının meşruiyetini veya haklılığını sorgulayacakları bir mihenge, kitaba ihtiyaçları yoktu, hizmet adını verdikleri hareket doğrunun ve yanlışın ölçüsü haline gelmişti zaten. Hizmetin yararına olan her şey doğruydu ve uygunluğu sorgulanamazdı.

Bu hareketle AK Parti arasında paralellik kuranların hatırlamak istemedikleri şey bu hareketin baştan zamanla yaptığı sızmalarla veya yanaşma düzeniyle bütün siyasi partileri, hareketleri “hizmetine” almış olmasıydı.

FETÖ’NÜN ÖTEKİSİ BAŞTAN BERİ MİLLÎ GÖRÜŞTÜ
Bu harekete bir soy kütüğü aranacaksa, özde asla müttefik olmayacağını herkese hissettirdiği tek hareketin Millî Görüş hareketi olduğunu hatırlatabiliriz.
Belki kuruluş zamanlarının kurucu gerginlikleri veya ihtilafları yüzünden, belki aralarındaki kişisel uyuşmazlıklardan dolayı bu hareketin ötekisi Millî Görüştü. Y
etmişli yılların siyasal ortamında FETÖ’nün Erbakan’a karşı açık saldırgan eleştirileri vardı ve hiçbir zaman onun siyasi hareketine destek vermedi. Aksine onun karşıtlarına, merkez sağ veya sol partilere destek verdi.
28 Şubat’ta, iktidarda olduğu halde Refahyol hükümetini karşı darbeci ittifakın yanında yerini almaktan da geri durmadı.
O darbenin birçok aşamasındaki manipülasyonunda nasıl bir rol oynamış olduğuna dair gerçekler bilahare günyüzüne çıktı. Meşhur
Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin
olaylarının emniyet ve medya ayaklarının başrollerinde yer alanların sonradan FETÖ’den tutuklanıp hüküm giyenlerden olduğu da artık biliniyor.
Buna rağmen AK Parti ile hareketin bir süre beraber görünmesi de büyük ölçüde FETÖ’nün 50 yıllık iktidarlara yanaşma istidadının bir sonucuydu.
Ötekisi olarak gördüğü Millî Görüş hareketinin içinden bir ekip hiç istemediği halde iktidar olmuş, ilk etapta temkinli bir yanaşmadan sonra topyekûn bir ele geçirme planını devreye sokması, baştan beri takip ettiği stratejik aklının bir tezahürüydü.
İlk dönemlerde AK Parti’ye yanaşması tamamen siyasi durumda seçeneksiz kalmış olmasındandı.
AK Parti tarihte eşine rastlanmayın bir başarıyla tek başına iktidarda kaldı ve siyasi yollarla, entrikalarla kısa zamanda devrilmesi mümkün görünmüyordu. Oysa FETÖ’nün hükümetle yürütülmesi gereken işleri vardı ve AK Parti’ye mecburdu, ama bu mecburiyeti yine de her zamanki gibi en yüksek kazanca dönüştürmenin yoluna bakacaktı.
KENDİ KURDUKLARI TUZAĞA DÜŞENLER, TUZAĞI KİM
KURDU DER
Ancak samimiyetsizlik, içten pazarlıklılık, gizli gündem ve hesapların kısa süre içinde çatışmaya yol açması kaçınılmazdı. Aslında
Davos
’la ve ardından
Mavi Marmara
hadisesiyle başlardı ilk aleni gerilimler. Bilahare 2010 referandumu sonrası yaşanan oyunlar yapının niyetleri hakkında işaretler vermeye başlamıştı.
7 Şubat MİT Müsteşarının ifadeye çağrıldığı saatten sonra
Cumhurbaşkanı yapıyı en hassas yerinden vuracak tezi dillendirmeye başladı:
Dershaneler mevzuu.
Bu konu aslında yapının bütün analizinin en iyi şekilde yapılmış olduğunu da gösteriyordu. Çünkü dershaneler yapının hem para hem de insan kaynağıydı ve bu 50 yıllık bir kurumsallaşmış birikimi işaret ediyordu
. Şimdiye kadar hiçbir siyasi partinin dokunmaya cesaret edemediği, dokunsa zaten siyasi ömrünün yetmeyeceği bir yapıya ilk defa dokunmaya Erdoğan cesaret etmiş oldu.
O cesur yürek sayesinde Türkiye elli yıldır ülkeyi bir kangren gibi sarmış olan bir yapıdan temizlenme yoluna girmiş oldu.
Metastaz yapmış yapıdan kurtulmak doğal olarak çok kolay olmadı, çok sancılı oldu, ama bu işi biraz da FETÖ’nün kendisinin verdiği küstah ve kibirli tepkiler nispeten kolay kılmış oldu.

15 Temmuz’da giriştiği ve Allah’ın inayetiyle, bu milletin cesur yüreğinin asil duruşuyla durdurulan darbe girişimi daha kalıcı bir hesaplaşmanın da yolunu açmış oldu.

Böylece tuzak kuranların üstünde yüce Rabbimizin mukadder tuzağıyla karşılaşanlar, neye uğradıklarını şaşırıp kendi yaptıkları ve ayaklarına dolanan işleri kendilerine kurulan tuzak olarak gördüler.

Oysa ne olduysa kendilerinin kendilerine ettiğinden başkası değildi.
#15 Temmuz
#FETÖ
#AK Parti