Zengin ve yoksul sınıflar arasında irtibat koparsa…

04:002/05/2018, Çarşamba
G: 2/05/2018, Çarşamba
Yaşar Süngü

Onlarca ülkede bir kap yemek için saatlerce çalıştırılan insanlara üzülenler önce Avrupa’nın zenginleşme tarihine bakarlarsa orada bu zulmün katlamalı hallerini göreceklerdir.Avrupa’nın bugünkü zenginleşme ve sanayileşmesinin başlangıcına neden vahşi kapitalizm deniyordu?Haksızlık, hukuksuzluk, kan, gözyaşı ve zulüm olduğu için.Şöyle başladı; Afrika ve Asya kıtalarındaki madenleri keşfeden vahşi batılı, deniz aşırı topraklardan bulduğu madenleri ve savunmasız insanları çoluk çocuk gemilerle ülkesine

Onlarca ülkede bir kap yemek için saatlerce çalıştırılan insanlara üzülenler önce Avrupa’nın zenginleşme tarihine bakarlarsa orada bu zulmün katlamalı hallerini göreceklerdir.


Avrupa’nın bugünkü zenginleşme ve sanayileşmesinin başlangıcına neden vahşi kapitalizm deniyordu?

Haksızlık, hukuksuzluk, kan, gözyaşı ve zulüm olduğu için.

Şöyle başladı; Afrika ve Asya kıtalarındaki madenleri keşfeden vahşi batılı, deniz aşırı topraklardan bulduğu madenleri ve savunmasız insanları çoluk çocuk gemilerle ülkesine getirerek bugünkü zenginleşmenin ilk temelini attı.

Çocuklar ve kadınlar bile en kötü ve en ağır şartlarda çalıştırıldı.

Sabah 8 akşam 4 gibi mesai kavramı yoktu.

Karın tokluğuna çalıştırılan milyonlarca insanın emeği üstünden zengin bir Avrupa doğdu.

Böyle sağlıksız adaletsiz bir ortamda vahşi kapitalizmden komünizm gibi sakat bir çocuğun doğması son derece normaldir.

**

Sosyal ve ekonomik her etki karşısında benzer tepkiyi doğurur.

Mevlana’nın ayna örneği gibi ne yaparsan aynada yansımasını görürsün.

Sen gülerken aynadaki senin aksin, görüntün sana sövmez.

Sen gülersen o da güler, sen kızarsan o da kızar, sen ağlarsan o da ağlar.

Hangi konuda olursa olsun insana yapılan her baskının benzer bir karşılığı vardır.

**

Komünizm; özel mülkiyet, bireysel gelişim, farklı düşünce sistemlerinin tamamen yok edildiği, tek tip, tek sınıf, tek katmanın olduğu, yani mutlak eşitlik düzenini hedefleyen bir düşüncedir.

Hristiyanlığı (ve daha sonra bütün dinleri) insanları inkar etti ve bunların yerine dinsizliği din olarak sundu.

Yaratıcı’yı inkar ederek felsefesini Darwin’in evrim teorisi üzerine kurdu.

Tek bir Yaratıcı yerine her canlıya yaratıcılık vasfı vermeyi tercih etti.

Bütün üretim araç ve vasıtalarını ve ticaret hakkını devlete vererek özel mülkiyeti, serveti ortadan kaldırdı.

Birbirinden farklı yetenek ve güçlerdeki insanları eşitleyerek adaleti sağlayacağını iddia ediyordu.

İnsanları da sistemin çarklarını döndüren bir robota dönüştürerek hepsini eşitledi.

Bu sistemin tek uygulama yeri Rusya oldu.

Temel ihtiyaçlarını giderdiği halkın ekonomik seviyesi değişmezken devlet ve devleti elinde tutanlar inanılmaz güç sahibi oldu.

Ancak ömrü yetmedi, bir asır bile yaşayamadan komünizmden vazgeçti.

Burada Osmanlı’nın 600 yıl yaşadığını hatırlatalım.

Sonra ne oldu eskiye de dönemedi.

Bugün eski gücüne dönmeye çalışan bir Rusya var.

**

Komünizmin kurucu babası Marks’ın kehanetleri gerçekleşmedi; İlkel toplumların önce köle, ücretli, kapitalist ve en sonunda komünist sisteme doğru evrimleşeceğini hayal ediyordu.

Marks’ın ifadesi ile “Sosyalizm, toplumsal evrimin bir dönemidir, bu dönemden sonra nihai hedef komünizm gelecektir.”

Ancak dedikleri gibi olmadı.

Vahşi kapitalizmin yaşandığı hiçbir Avrupa ülkesi komünizme evrilmedi.

Vahşi kapitalizme tepki olarak doğduğu için ömrü de vahşi kapitalizmin kendisini yenileme ve geliştirmesiyle birlikte sonra tamamlandı.

Bugün komünizm de kendini yeniledi.

Çin bugün dünyanın hem en büyük kapitalist ülkesi hem de en büyük komünist ülkesi.

**

Bugünkü küresel ekonomik sistem ise zihniyet olarak hala değişmedi;

Kurtlarla koyunları aynı ağıla koyarak bireysel eşitlik sağladığını iddia eden aptalca sistem devam ediyor.

Küresel ekonominin her 10 yılda bir krize girmesi de bu yüzden.

**

Şunu kabul etmemiz gerekiyor: Küresel ekonomik sistem zengin ve yoksul sınıfları birbirine yaklaştırdıkça yaşayacak, gelişecek, zenginleşecek, zengin ve yoksul sınıfları uzaklaştırdıkça çürüyecektir.

Bunun da tek yolu en dipte yaşayan insanların asgari temel ihtiyaçlarını karşılayabilir seviyeye getirmektir.

Temizlik ve değişim en dipten olacak.

**

Devletler ve özel sektör, “Kul hakkı yemeyin”, “İşçinin hakkını alın teri kurumadan verin” kurallarına uysalar sorun kalkacak.

Zengin ve yoksul sınıflar arasında irtibat koparsa, zenginler yoksulları küçümser, yoksullar da zenginleri düşman görmeye başlar.

İşte bu ortamda komünizm yeniden hortlayabilir.

Ortak bağlarımızı güçlendirmemiz, ortak yapacağımız işleri artırmamız, ortak noktalarımızı çoğaltmamız lazım.

Yani irtibatı koparmamak lazım.

#Zenginlik
#Yoksulluk
#Gelir