Salgınla iş ve eğitim alanında dijitale hızlı geçiş zorunluluğu gösterdi ki; artık eğitimde şu soruların cevaplarını yeniden düşünmemiz gerekiyor;Gelecekteki öğrenme ortamları neye benzeyecek?Öğrenme zamanını nasıl organize edeceğiz?Toplumun öğrencileri destekleyecek hangi araçlara ihtiyaçları olacak?Yeni bir model olarak neyi üretmemiz gerekiyor?Global endüstri sonrasıbilgi çağı ekonomisiiçinde hayatta kalmak için gerekli hangi önlemleri almalıyız?**Günümüzde gençler hızla değişen bir dünya ile
Salgınla iş ve eğitim alanında dijitale hızlı geçiş zorunluluğu gösterdi ki; artık eğitimde şu soruların cevaplarını yeniden düşünmemiz gerekiyor;
Gelecekteki öğrenme ortamları neye benzeyecek?
Öğrenme zamanını nasıl organize edeceğiz?
Toplumun öğrencileri destekleyecek hangi araçlara ihtiyaçları olacak?
Yeni bir model olarak neyi üretmemiz gerekiyor?
Global endüstri sonrası
içinde hayatta kalmak için gerekli hangi önlemleri almalıyız?
Günümüzde gençler hızla değişen bir dünya ile karşı karşıyalar.
Global arenada sadece gelişmiş ülkeler değil,
gibi ülkeler, bilgi teknolojileri, ürün ve profesyonel hizmet sağlayıcıları olarak kendilerini yeniden tanımlıyorlar.
eğitim ve öğrenmenin genç insanların gelecek için hangi becerilere sahip olmaları gerektiğine odaklanmış.
Bu alanda neler yapılması gerektiğini görmek için
yayınlanan çalışmasında yer alan bazı tespitlere bakmakta fayda var.
Gençlerin dijital hayat stili
günümüzde eğitimin aktarımının uygunluğunu sınamaktadır.
Bilgi çağı modeli
ile başlamaktadır. Ve her öğrencinin kendi potansiyelini gerçekleştirmesi üzerine kurulmuştur.
Nihayetinde diyebiliriz ki; bilgi çağının eğitim sistemi, sanayi çağınınkinden farklı olacaktır ve ancak bu farklılığı yönetebilen ülkelerin eğitim sistemleri dünya sahnesinde rekabet edebileceklerdir.
Bilgisayarlar, internet ağ sistemleri ve sınıflardaki akıllı tahtalara bakarak
20-30 yıl öncesine göre çok farklı olduğunu görebiliriz.
Tüm bu teknolojik araçların kullanımı bir değişimin başladığına işaret etse de henüz
olduğumuzun da bilincindeyiz.
Kurumsal anlamda sınıf ve okul yapısının altında yatan sebep ve sonuç ilişkisinin henüz değişmemiş olması.
Diğer bir deyişle
okulun dışında kalan özel kurumlar
bilgi çağına geçmişken okullar sanayi devriminden bugüne bir değişim geçir-e-memiş ve yüz yıldan uzun zamandır aynı kalmış.
Diğer yandan
dünya modernden post-moderne, endüstriyelden post- endüstriyele, kırdan kente ve yerelden global değerlere
doğru bir değişim içindedir.
Tüm bunlar doğal olarak eğitimde de bir paradigma değişikliğini zorunlu kılmakta ve
eleştiriye tutmaktadır.
Bir yandan politikacılar
uygulamalar hakkında tartışadursunlar, gerçekten öğrenci merkezli bir eğitim uygulamak bugünkünden tamamen farklı bir
davranış, düşünüş ve hareket
gerektirir.
Öğrenci merkezli bir eğitimi hayata geçirmek öğrenciler arasındaki farklılığı çok daha belirgin bir şekilde yansıtılabileceği bir sistem kurgulamak anlamına gelmektedir.
Bütün insanların ortak bir vizyonu
gereği gibi bir genelleme endüstriyel dönemin paradigmasıdır.
Bilgi çağındaki paradigma
ise herkesin kendi potansiyeli doğrultusunda kendi gelebileceği noktanın en üstüne kadar gelmesi üzerine kuruludur.
Bugünün paradigması içinde kalmak güvenli bir yoldur ama bu da gelecek ile ilgili yapılan çalışmalarda ortaya çıkan
anlamına gelir.
“yukarıda belirtilen tüm karmaşık sorunlarla baş edebilmek için artık bakış açımızı geçmişten geleceğe çevirmemiz gerekmektedir.” Derken işin zorluğunu da şöyle anlatıyor;
Bununla birlikte,
oldukça zorlayıcı bir kavramdır çünkü henüz gerçekleşmemiş bir şeyi incelemeyi amaçlar.
Birçok geleceğe yönelik araştırma yöntemi göstermiştir ki geleceği tahmin etmek, geleceğin şu anda yaptığımız seçimlerin şartına bağlı olduğu için, mümkün değildir.
Dahası geleceği tahmin etmek oldukça zahmetli bir iştir çünkü ortada bir gelecek değil gelecekte olabilecek bir olasılıklar kümesi vardır ki, bunların hepsi de farklı yönlendiricilere bağlı olarak gerçekleşirler.
Bu verilerden yola çıkarak diyebiliriz ki bir ülkenin
varsa geleceği de parlak olacaktır.
Tersi bir durumda, büyümenin duracağını ve ekonomik eşitsizliğin yükseleceğini tahmin etmek zor değil.
Gelecek bizim bugün yaptığımız seçimler ile belirlenecek.