İş dünyasının en önemli korkusugöç konusunda AB’nin Türkiye’yi yalnız bırakması.Türkiye 3,7 milyonu aşkın Suriyeliye ev sahipliği yapıyor ama bunun yanındaAfganistan, Irak, İrangibi ülkelerden gelen göçmen ve sığınmacılar da var. Dünyada en fazla sayıda sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’nin bir noktadan sonra bu yükü taşıması mümkün gözükmüyor.İktisadi Kalkınma vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu diyor ki;“Göçmenlerin birçoğu AB’ye gitmeyi hedefliyor. Almanya’nın 800 bin mülteci içinyılda
İş dünyasının en önemli korkusu
göç konusunda AB’nin Türkiye’yi yalnız bırakması.
Türkiye 3,7 milyonu aşkın Suriyeliye ev sahipliği yapıyor ama bunun yanında
gibi ülkelerden gelen göçmen ve sığınmacılar da var. Dünyada en fazla sayıda sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’nin bir noktadan sonra bu yükü taşıması mümkün gözükmüyor.
İktisadi Kalkınma vakfı (
İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu diyor ki;
“Göçmenlerin birçoğu AB’ye gitmeyi hedefliyor. Almanya’nın 800 bin mülteci için
harcadığı düşünülürse, Türkiye’nin 3
aşan Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaparak, AB’nin yükünü aldığını söylemek mümkün. Bu mülteciler Türkiye’de kalmayıp,
gibi AB ülkelerine geçselerdi,
yıllık 80-100 milyar avroluk bir maliyet
doğacaktı. Bu açıdan bakıldığında AB’nin de Türkiye’yi yalnız bırakmaması lazım”.
Türkiye-AB arasındaki mülteci mutabakatının üzerinden
ve bu süre zarfında AB’nin öngördüğü
önemli gecikmeler yaşandı.
Bunun yanında mutabakatta öngörülen diğer alanlarda gelişme şöyle dursun gerileme oldu.
Vize serbestliği süreci
sadece 6 kriter kalmasına rağmen tamamlanmadı.
güncelleme görüşmeleri başlatılamadı.
müzakereleri fiilen durdu.
AB’nin Türkiye’deki Suriyeliler arasından
kadarını Üye Devletlerde yerleştirme vaadi yerine getirilmedi.
AB son aldığı kararlar ile
sondaj faaliyetleri nedeniyle Türkiye’ye yaptırım kararları aldı.
‘Üyemiz olduğu için
arkasında duruyoruz’ dendi ama
olduğu hiç dikkate alınmadı.
AB için güvenlik, göç ve enerji gibi alanlarda kilit bir ülke olan
bu şekilde
ve ilişkilerin eksiye düşürülmesi kabul edilemez.
Başkanı, AB’nin tutumunu yukarıdaki bu sözlerle eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyet dün (10 mart 2020 Salı )
AB Konseyi Başkanı
ve AB Komisyonu Başkanı
ile görüştü.
Görüşmeden Türkiye ve AB arasında imzalanan
ilişkin ortak çalışma kararı çıktı.
AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, “
Hem AB’nin sınırları korunmalı hem de temel insan haklarına saygı duyulmal
ı” diyerek AB’nin sınırlarını Yunanistan’dan başlatması masada çözümün çok zor olacağının en önemli işareti.
Avrupa ekonomik ve siyasal alanda Türkiyesiz yapamayacağını biliyor o yüzden de ipleri koparmıyor ama seni de kendinden görmüyor.
Sloganı şu: Ne seninle ne sensiz
Bu çalışmanın ilk hedefi, tarafların
18 Mart Mutabakatı’nı aynı şekilde yorumlayacak hale gelmesi.
Yani
göçmenlere aynı pencereden bakmayı başarabilmek.
Masaya oturuyorsun ama sen
beyaza siyah diyorsun, o siyaha beyaz diyor
Biz millet olarak politik düşmanlığın zirvesinde dolaşırken artık en temel insani konularda bile anlaşamıyoruz.
Ülkelerinden bize sığınanlara kimimiz
diyor, kimimiz
.
Aynı ülkede yaşayan insanlar olarak bizim aynı bakmadığımız göçmenlere
?
Onlar da bizim gibi bakacak.
Kimileri kardeş diyecek kimileri terörist, kimileri de dilenci.
Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından sürekli diyalog büyük önem taşıyor.
AB ile mülteci işbirliğinin devam etmesi gerekiyor
Durma noktasına gelen AB ile ilişkilerin canlandırılması gerekiyor.
ateşkesin kalıcı olması için AB tarafından desteklenmesi gerekiyor,
sivillerin durumu ve yeni göç akınlarının engellenmesi gerekiyor.
Bunları sadece bizim değil Avrupa’nın da sorun olarak görmesi, hissetmesi şart.
Bunu sağlamanın tek yolu da
sürekli görüşmek ve iletişim kanallarını açık tutmak.
İş dünyasının bir başka önemli bir talebi de
güncellenmesi. Bu alanda da yakın zamanda adım atılması
AB ile ilişkilere can suyu
olacak.
Sosyal ya da ekonomik ya da sağlıkla
ilgili bütün krizler adım adım ve sebebiyle gelir.
Ortadoğu’daki sönmeyen ateş, Corona virüsü, deprem ve petrol savaşları insanlığın ortak tehditleridir.
Hiçbir ülkenin tek başına çözeceği bir sorun kalmadı.
Artık sorunlar da küresel, çözümler de.
Karşılıklı konuşmak, birbirimize dinlemek ve anlamaktan başka şansımız yok.