Recep benim adım amca

04:0014/06/2020, Pazar
G: 14/06/2020, Pazar
Yaşar Süngü

Çin’in Wuhan şehrinden çıkan bir virüs Anadolu’nun en ücra bölgesinde yaşayanlara bile maske taktırdı.Dünyanın küçük bir köye dönüştüğünün en net fotoğrafını dağdaki adam da görmüş oldu.Covit-19 adındaki virüsle küresel ekonomik ve siyasal düzenin kara delikler de ortaya çıktı.Bu süreçte küresel sistemin insana yakışır olmadığını da gördük.Şimdi sorun şu; Bozulan bu sistem nasıl tekrar insanileştirilir.Hafta içindeki yazımızda, İslam İktisadı Araştırma Merkezi (İKAM), tarafından yayınlanan ve birçok

Çin’in Wuhan şehrinden çıkan bir virüs Anadolu’nun en ücra bölgesinde yaşayanlara bile maske taktırdı.

Dünyanın küçük bir köye dönüştüğünün en net fotoğrafını dağdaki adam da görmüş oldu.

Covit-19 adındaki virüsle küresel ekonomik ve siyasal düzenin kara delikler de ortaya çıktı.

Bu süreçte küresel sistemin insana yakışır olmadığını da gördük.

Şimdi sorun şu; Bozulan bu sistem nasıl tekrar insanileştirilir.

Hafta içindeki yazımızda, İslam İktisadı Araştırma Merkezi (İKAM), tarafından yayınlanan ve birçok üniversiteden akademisyen ve uzman ekonomistin görüşlerinin yer aldığı “COVID-19 ve Sosyo-Ekonomik Kriz: İslam İktisadına İhtiyaç Var” başlıklı manifestodan çözüme dair önerilere yer vermiştik.

**

Ona devam edelim; Uzmanlar, mevcut kapitalist sitemin çözemediği problemlerin İslam iktisadı ile yoğrulmuş bir sistemle ortadan kalkacağı konusunda hemfikirler.

“COVID-19 salgını, hem insan sağlığına verilen değeri hem de iktisadi sistemin kırılganlığını gözler önüne sermiştir.

Özellikle kapitalist ekonomilerdeki sosyal güvenlik ağları ve sağlık hizmetlerindeki yetersizlik ve bu hizmetlere erişimdeki adaletsizlikler, yeni bir sisteme ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.

Borca dayalı bu iktisadi sistem, sermayenin sürekli olarak faiz gelirleriyle büyümesine neden olmakta ve gelir dağılımının her geçen gün bozulmasına yol açmaktadır.

İşletmelerin ve insanların zor durumda olduğu bir dönemde finansmana olan ihtiyacın çoğunlukla banka kredileri ile giderilebilmesi insanlık açısından büyük bir utançtır.”

**

“Hali hazırda 8.4 trilyon dolar borç stokuna sahip olan ve “gelişmekte olan ülkeler” kategorisindeki ülkelerin, sadece bu yıl 730 milyar dolar ödeme yapması gerekmektedir.

Krizin yol açtığı döviz kaybı nedeniyle 100’e yakın ülke IMF’ye borç almak için başvurmuştur.

Serbest piyasanın faiz merkezli sömürüsünden kurtulmanın çaresi, faizsiz finansal araçların kullanımı ve ihtiyaç sahiplerine gerektiğinde sermaye imkânı veren karzı hasen “karşılıksız borçlanma yöntemi” gibi İslam iktisadı uygulamalarının resmi makamlarca makro düzeyde işletilmesidir.

Bu bağlamda oluşturulacak olan mikro finans fonları, bireysel girişimleri destekleyerek insanları yardıma muhtaç bireyler olmaktan çıkarıp üretime katkı yapan öznelere dönüştürecektir”.

**

“Devletlerin her vatandaşa vergi konusunda eşit davranması, servete sahip olanla olmayanı birçok noktada ayırmaması, toplumsal adaleti zedeleyen konuların başında gelmektedir.

Zira vergilerin adil olmadığı bir toplumda girişimciliğin ve temel refah düzeyinin önü kesilmekte, vergi kaçırmanın oranı ise artmaktadır.

Vergilendirilen servet toplumun ihtiyacı doğrultusunda yeniden topluma dağıtılmalıdır.”

**

Dünya nüfusunun yarısı ile bir avuç insanın aynı servete sahip olduğu bir ekonomik düzen, sadece eşitsizliklere gebedir.

Bu düzenin kırılması ancak zekât ve faiz yasağı ile mümkündür.

Bu krizden çıkışı en sağlam yolu şudur;

Finansman merkezi değişecek,

Toplumsal yardımlar kalkınma odaklı hale getirilecek,

Temel refah düzeyi teminat altına alınacak,

İşletmeler insanileşecek,

ve toplumsal adaletten taviz verilmeyecek

Dünyayı yaşanabilir hale getirmenin başka yolu yok.

**

Rahmetli Recep Yazıcıoğlu ile ilgili şöyle bir hatıra anlatılır.

Gümüşhaneli muhtarın kızının evi, Erzincan depreminde yıkılınca, muhtar devletin deprem mağdurlarına vereceği evi almak için kızı ile birlikte Erzincan valiliğine gider. Öğle arası olduğu için ellerinde evraklar beklemeye başlarlar. Bu arada kot pantolonlu, yakası açık gömlekli biri gelir.

- “ Amca buyur” der

Muhtar derdini anlatır. Kot pantolonlu adam evrakları alır bir odaya gider, bir kaşe basar, diğer odaya gider başka bir evrak alır, doldurur, deftere kaydeder. Son olarak “Valilik” yazan odaya girip çekmeceden mührü alarak kâğıtlara basar ve muhtardan da imzalamasını ister.

Muhtar, biraz da çekinerek,

- Yeğenim çok sağ ol ama vali bey sana kızmasın.

- Yok amca kızmaz.

- Sağ ol yavrum, adın nedir senin?

- Recep benim adım amca.

- Yoksa sen Vali Recep Yazıcıoğlu musun?

- He ya…

Ne demişti Şeyh Edebali, Osmangazi’ye ;“Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın."

#Recep Yazıcıoğlu
#Vali
#Şeyh Edebali