Dul bir kadının çok güzel bir kızı vardı.Kıza herkes talipti ancak annesi kızı için 500.000 TL başlık parası istiyordu.Kıza aşık bir oğlan ancak 300.000 TL biriktirebilmişti.Babası durumu gördü ve oğlana getir bakalım şu üçyüzbini gidip kızı isteyelim dedi.Oğlan umutsuzdu. Kızın evine vardılar.Baba kızın annesine; “Kızını oğluma istiyorum, bu da 100.000 TL” dedi.Kadının suratı asıldı ama adam devam etti; “Seni de kendime istiyorum, bu 100 bin lira da senin” deyince kadının yüzü güldü.“Allah mübarek
Dul bir kadının çok güzel bir kızı vardı.
Kıza herkes talipti ancak annesi kızı için 500.000 TL başlık parası istiyordu.
Kıza aşık bir oğlan ancak 300.000 TL biriktirebilmişti.
Babası durumu gördü ve oğlana getir bakalım şu üçyüzbini gidip kızı isteyelim dedi.
Oğlan umutsuzdu. Kızın evine vardılar.
Baba kızın annesine; “Kızını oğluma istiyorum, bu da 100.000 TL” dedi.
Kadının suratı asıldı ama adam devam etti; “Seni de kendime istiyorum, bu 100 bin lira da senin” deyince kadının yüzü güldü.
“Allah mübarek kılsın, hayırlı olsun“ dedi.
Komşuları kadını sıkıştırdılar; “Hani beşyüzbinden bir kuruş inmem diyordun”.
Kadın; “Toptan satışla perakende satış fiyatı her zaman değişir.”
Oğlan da babasına sordu :
“Öteki yüzbini ne yaptın baba”.
Babası cevapladı;”Onu da anana verdim, ikinci evliliğe razı olması için ..”
Kriz yönetimi uzmanlık ve tecrübe gerektiren bir iştir.
Alıntı (Can Aksın-facebook)
**
1900 doğumlu olduğunu hayal et;
14 yaşındayken 1. Dünya Savaşı başlar, 22 milyon ölü ile 18 yaşına geldiğinde biter.
Kısa süre sonra küresel bir salgın başlar ve İspanyol gribinden 50 milyon insan ölür. Hayatta kaldıysan 20 yaşındasın.
29 yaşına geldiğinde New York Borsası’nın çökmesiyle başlayan küresel ekonomik krizi yaşamışsındır, enflasyon, işsizlik ve fakirlik...
33 yaşına geldiğinde naziler iktidara gelir.
39 yaşına geldiğinde 2. Dünya Savaşı başlar.
Bittiğinde ise 60 milyon ölü ve sen 45 yaşındasın.
52 yaşına geldiğinde Kore Savaşı başlar.
64 yaşına geldiğinde Vietnam Savaşı başlar ve 75 yaşındayken biter.
1985 doğumlu bir çocuk büyüklerinin hayatın ne kadar zor olduğu hakkında hiçbir fikri olmadığını düşünür, ancak birçok savaş ve felaketten kurtulmuşlardır.
Bugün yeni bir salgın ve tüm konfora sahibiz. Ama şikayet ediyoruz, çünkü maske takmamız gerekiyor.
Şikayet ediyoruz, çünkü yiyecek, elektrik, akan su, wifi, hatta Netflix’in olduğu evlerimizde kapalı kalmalıyız.
Eskiden bunların hiç biri yoktu. Ama insanlık pek çok şeyden kurtuldu ve yaşama sevincini asla kaybetmedi.
Bizim bakış açımızda küçük bir değişiklik büyük bir değişikliğe yol açabilir.
Hayatta olduğumuza şükretmeliyiz.
Birbirimizi korumak ve yardım etmek için yapmamız gereken her şeyi yapmalıyız.
Alıntı (Yavuz Şen-Linkedin)
Salgından sağ salim çıkmanın en güvenilir yolu; Kendini düşündüğün kadar başkalarını da düşünmek.
Çünkü senin sağlıklı kalman, başkalarının sağlıklı olmasına bağlı.
**
Lübnan’ın en zengin adamı Eymen Bistani, Beyrut’u en iyi noktadan gören hakim bir tepede kendisine görkemli bir mezar yaptı, oraya gömülmeyi vasiyet etti.
İlahi kader farklı tecelli etti, özel uçağı denize düştü.
Milyonlara mal olan aramalar sonunda uçağı bulundu ama cesedine ulaşılamadı.
Sen geleceğini kurarken kader güler.
**
Lord Teshlid İngiltere’nin en zengin adamlarındandı, zaman zaman devlete bile borç veriyordu.
Malikanesinde büyük ve korunaklı bir odayı servet kasası olarak kullanıyordu.
Birgün hazinesine girdi ve yanlışlıkla kapıyı üstüne kapattı.
Oda çok özel inşa edildiği için, ne kadar bağırıp çağırdıysa, yardım istediyse de sesini kimseye duyuramadı.
Zaman zaman eve gelmediği için, evdekiler arama ihtiyacı hissetmedi.
Günler sonra cesedi bulunan Lord, bir şekilde parmağını kesmiş ve kanıyla şu cümleyi yazmıştı:
“Dünyanın en zengin insanı, açlıktan ve susuzluktan ölüyor!”...
Alıntı (Can Aksın-facebook)
İşte o yanlışlıklar, anlayamadığımız, elimizde, irademizde olmayan şeylerdir.
Biz ona külli irade diyoruz.
**
Ölmeden önce bir baba oğluna, “Bu saati bana büyükbaban verdi. 200 yıldan eski bir saat. Şimdi git sokağın başındaki saatçiye ve bunun kaç para ettiğini sor.”
Oğlu gider, sorar ve döner.
Babasına “Saatçi 5 lira verdi çünkü eski bir saat” der.
Babası bir de köşedeki nalbura sormasını ister
Oğlu yine döner ve “Baba o da 5 lira verdi” der.
Babası, “Şimdi antikacıya git ve sor.”
Oğul sorar ve “Baba 5 bin lira verdi.” der.
Baba da oğluna şunları söyler;
“Doğru olmayan bir yerdeysen ve kendini değerli hissetmiyorsan buna üzülme.
Senin değerini kim biliyor, seni kim takdir ediyorsa orası senin için doğru yerdir.
Senin için doğru olmayan yerde kalma! Ama önce kendi değerini bil.”
#Paylaşmak
#Kriz
#Yönetim
