Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, batılı sömürgeci zihniyeti arkasına alarak Akdeniz’de Türkiye’nin haklarını boğmaya çalışıyor.Maden açısından zengin Afrika ülkelerine baktığında insan yerine kazanç gören zihniyet de, bugün Doğu Akdeniz’de haksız kazanç elde etme peşinde.Onlar daDoğu Akdeniz’debulunan doğalgaz yataklarınıTürkiye ve KKTC’yiyok sayarak elde edemeyeceklerini biliyorlar.Oldu bitti peşindeler.Glasgow Üniversitesi’nde uluslararası deniz hukuku alanında doktora yapanFerhat Ercümen’egöre Güney
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, batılı sömürgeci zihniyeti arkasına alarak Akdeniz’de Türkiye’nin haklarını boğmaya çalışıyor.
Maden açısından zengin Afrika ülkelerine baktığında insan yerine kazanç gören zihniyet de, bugün Doğu Akdeniz’de haksız kazanç elde etme peşinde.
Onlar da
bulunan doğalgaz yataklarını
yok sayarak elde edemeyeceklerini biliyorlar.
Glasgow Üniversitesi’nde uluslararası deniz hukuku alanında doktora yapan
göre Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs’ın güneydoğu açıklarında bulunan enerji yataklarının bölüşülmesi, çıkartılıp işletilmesi kapsamında,
gibi bölge ülkeleriyle daha önce sınırlı olan ilişkilerini geliştirmek, Ada’nın tek söz sahibi sıfatıyla antlaşmalar yapmak ve
gibi uluslararası şirketlere tek taraflı imtiyazlar vermek suretiyle, ekonomik çıkarın yanı sıra
aleyhine siyasi güç de elde etmek istiyor.
Uzmanımız
hakkında şu bilgileri vererek sorunun kaynağını da gösteriyor;
Günümüzde geçerli deniz alanları tanımları kıyıdan başlayarak iç sular, karasuları, bitişik bölge,
kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge (MEB)
ve nihayet açık deniz şeklinde sınıflandırılır.
enerji kaynakları konusunu anlamak için
ve münhasır ekonomik bölge (MEB) kavramlarını bilmek gerekiyor.
Deniz yatağı ve toprak altındaki petrol ve doğalgaz gibi doğal kaynaklara yönelik haklar, kıta sahanlığına sahip denize kıyısı olan devletlere verilmiş.
Bu hakların ilan edilmesi gerekmiyor.
Ancak
münhasır ekonomik bölge (MEB)
ise kıta sahanlığı üzerindeki su kütlesinde balıkçılık, dalga ve rüzgârdan enerji üretilmesi gibi faaliyetlere yönelik haklar doğuran, ilan edilmesi gereken bir deniz alanı olarak kabul ediliyor.
bu alanların öncelikle denize kıyısı olan devletler arasında anlaşarak bölüşülmesini öneriyor.
Bu mümkün olmadığı takdirde, uluslararası tahkim ve mahkemeler gibi çözüm yollarına başvuruluyor.
Bunun da sağlanamaması ihtimalinde
, haklı menfaatleri olan ilgili devletler arasında, bu doğal zenginliklerden yararlanılmasına yönelik geçici çözümler üretiyor.
Nitekim bu prensipler 1982 tarihli
Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi
’nde açıkça belirtilmiş.
En nihayetinde,
bölünmemiş deniz alanlarında
ilgili ülkelerin haklarını geri alınamaz şekilde değişime uğratacak, doğal kaynakların tek taraflı kullanılması gibi girişimler hukuk dışı kabul edilmiş.
Geldik şimdi bu sorunun kaynağına?
Buradaki sorunun kaynağı şu;
doğalgaz ve petrol kaynaklarının işletilmesine yönelik olarak devletler arasında kapsamlı bir kıta sahanlığı bölüşümü gerçekleşmemiş.
Başta
sorunu olmak üzere
kıyısı olan ülkeler arasındaki siyasi ve deniz alanlarının bölüşümüne yönelik anlaşmazlıkların sürmesinden dolayı.
Buna rağmen
Rum yönetimi Mısır ve İsrail’le,
Ada’nın tek otoritesi sıfatıyla deniz alanlarını sınırlandıran antlaşmalar imza etmiş,
ile yapılmak istenen antlaşma ise Türkiye’nin çabaları sonucu engellenmiş.
Buna rağmen son dönemlerde
İsrail’in Leviathan, Rumların Afrodit ve Mısır’ın Zohr
adı verilen ve birbirine yakın konumda bulunan bölgelerde ciddi doğalgaz yatakları keşfetmesi, adı geçen devletleri yakınlaştırmış.
da bu gruba dahil olma çabasıyla, buradan çıkarılabilecek gazın Avrupa’ya nakli tartışılmaya başlanmış.
Fakat bu denklemde ne
ne de
yer verilmiş.
Bütün çabaları
fiili bir oldu bitti üretmek.
ise bu oyunlara karşı geri adım atmadan kozlarını kullanıyor.
Ve sahada ben varım diyor.
Ancak
uluslararası oyun, içerideki ekonomik, siyasi ve sosyal sorunları unutturacak kadar ciddi.
Menfaatler vazgeçilmez hale dönüştürülünce,
güçlüler tarafından hukukun askıya alındığına insanlık tarihi şahittir.
O yüzden
haklı olmak çoğu kez yetmez,
hem dışarıda hem içeride güçlü olmak gerekir.
#Kıbrıs
#GKRY
#KKTC
#Ferhat Ercümen
#MEB
#Doğu Akdeniz