Fırsatları yakalamak için kendini değiştirme, pencereni değiştir

04:0027/01/2019, Pazar
G: 27/01/2019, Pazar
Yaşar Süngü

Kendi dar penceremizden uzun süre hayata baktığımızda farkına varmadan hayatımızı daraltmış oluruz.Dünyayı yaşanmaz hale getirenler hep aynı pencereden bakanlardır.Ekonomide yaşanan krizleri ve yeni gelişmeleri fırsat olarak görmekle, kaygı duymak arasında içi doldurulamayacak kadar çok derin bir fark var.Değişiklikleri, krizleri ve yenilikleri fırsat olarak görenler ileriye odaklanırken, bu tür değişikliklerden kaygı duyanlar olumsuzluğa odaklanır.Değişiklikleri fırsat olarak görenler pozitif enerji

Kendi dar penceremizden uzun süre hayata baktığımızda farkına varmadan hayatımızı daraltmış oluruz.

Dünyayı yaşanmaz hale getirenler hep aynı pencereden bakanlardır.



Ekonomide yaşanan krizleri ve yeni gelişmeleri fırsat olarak görmekle, kaygı duymak arasında içi doldurulamayacak kadar çok derin bir fark var.

Değişiklikleri, krizleri ve yenilikleri fırsat olarak görenler ileriye odaklanırken, bu tür değişikliklerden kaygı duyanlar olumsuzluğa odaklanır.

Değişiklikleri fırsat olarak görenler pozitif enerji ile kendilerini yeniliğe hazırlar.

Kaygı duyanlar ise negatif enerji ile hareket kabiliyetleri azalır, verimliliği düşer, yaşadığı kaygı çevresindekileri ve sosyal hayatını da olumsuz etkiler.

Bakış açısı bu yüzden çok önemlidir.

Doğru bakış açısı yakalamak için de doğru ve sürekli güncellenen rakamlar lazımdır.

Özellikle teknolojinin dünyayı hızla değiştirdiği bu yüzyılda kendimizi sürekli yenilememiz ve güncellememiz gerekiyor.

Çünkü bilgiler çok çabuk eskiyor.

Bakış açımızı değiştirecek yeni bilgiler edinmek hayata farklı pencerelerden bakmamızı sağlar.

Bizi önce insanlaştırır sonra zenginleştirir.

Burada bahsettiğimiz bizi insanlaştıran ve zenginleştiren yenilik ve değişiklikler.

Günün moda menfaatlerine uygun değişikliklerden ya da insani değerlerden uzaklaştıran değişikliklerden hiç bahsetmiyoruz.

**

İş yaşamını ele alan ve iş hayatında yaşanan teknolojik değişimlere karşı yapılan araştırmalardan her ülkeye göre farklı sonuçlar çıkıyor.

Randstad’ın Workmonitor Raporu verilerine göre, Türkiye’nin yüzde 86’sı teknolojinin artan etkisini fırsat olarak görüyormuş.

Bizim açımızdan sevindirici bir sonuç.

Yüzde 93 gibi büyük oranla Çin bu alanda birinci.

Yine aynı rapora göre yılın son çeyreğinde iş memnuniyeti teknoloji yarışında ilk iki sırada olan Çin’le, ABD’de azalmış.

Memnuniyetin en yüksek olduğu ülke Lüksemburg.

Onu sırasıyla Norveç, Yeni Zelanda, Malezya, Belçika, İsveç, Yunanistan ve Birleşik Krallık takip etmiş.

Demek ki iş memnuniyeti başka teknolojik fırsatlar başka!.

Terazinin bir tarafında çalışanlar diğer tarafında işverenler var.

Terazinin dengede olması için iki tarafında aynı ağırlıkta olması gerekiyor.

**

Ajans Press ve PRNet’in medya araştırmasında, 2018 yılı genelinde, çalışma hayatı ile ilgili 6 bin 795 haber çıkışı tespit edilmiş.

Yazılı mecralara yansıyan haberler incelendiğinde en çok konuşulan başlıklar; asgari ücret, mobbing, çalışma saatleri, ödeme düzensizliği/ödeme yetersizliği.

Ekonomik daralma döneminde çalışanlar da işverenler de yaşanan sıkıntıları hep birlikte aşmak için gayret göstermelidir.

İnsana yakışan budur.

Gemiyi kurtarmak için insanlar feda edilmez ama insan için gemi feda edilir

Çünkü aslolan insandır.

**

Şeyh Sâdî-i Şîrâzî’nin, ‘Bostan’ isimli eserinde kıssadan hisse tarzında naklettiği hikmet dolu hikâyelerden biri şöyledir:

“Bir kâhya vardı. Sanki yedi belâ gibiydi. Onun korkusundan neredeyse erkek arslan, dişi arslan gibi olurdu.

Günlerden bir gün bu kâhya bir kuyuya düştü.

Oraya düşünce de bağırmaya başladı: “Kimse yok mu, ne olur kurtarın” diye feryâd etti.

Lâkin sesini hiç kimseye duyuramadı.

Zira yapmış olduğu kötülüklerden dolayı her duyan kulak, ona karşı sesini duymamak hususunda adeta taş kesilmişti.

Aradan birkaç gün geçti. Onu tanıyanlardan biri kuyunun yanından geçerken duymuş olduğu feryâd ü figân üzerine meraklandı ve kuyuya iyice yaklaştı.

Kötülüğüyle nâm salmış olan o kâhya ile göz göze geldiğinde ise onu hemen tanıdı.

Anî bir hareketle yerden aldığı taşı kâhyanın başına atarak kafasını yaraladı.

Bu esnâda da ona hitâben şöyle diyordu:

“-Nasılsın? Şimdiye kadar sen bir kimsenin imdâdına koştun mu ki, şimdi yardım istiyorsun.

Dâimâ insâniyetsizlik tohumunu ektin, merhamet ve şefkat yoksulu idin.

İşte şimdi de zulmünün acı meyvelerini topluyorsun.

Sen dâimâ bizim hayır ve huzur yolumuzda kuyu kazıyordun. Neticesi ne oldu, kazdığın kuyuya kendin düştün!”

Şeyh Sâdî, naklettiği bu kıssayı, şu hikmetli sözleriyle noktalar: Kötülük ediyorsan, iyilik umma!

Çünkü ne kadar emek sarf etsen meyvesiz bir çöl bitkisi olan ılgın ağacı yemiş vermez!

#Kriz
#Fırsat
#Bakış açısı
#Workmonitor Raporu
#Şeyh Sâdî-i Şîrâzî’