Bir gün, kurdun biri aç kalınca kasabaya inmiş.
Sütçünün süt çanağını devirmiş içmiş, fırıncının tezgâhından ekmeğini almış yemiş, kasabın vitrininden bir but kapmış mideye indirmiş.
Kasabanın tüm köpekleri toplanmış ve kurdu yakalamak için ardı sıra koşturmuşlar.
Kurt önde köpekler arkada, amansız bir kovalamaca, koşuşturmacadır devam etmiş.
Kurt önde demircinin köpeği arkada amansız ve ısrarlı bir kovalamaca devam ediyormuş.
Artık kasabadan çıkılmış, kırlara varılmış ve tepelere doğru çıkılmaya başlanmış.
Kurt dayanamamış, durmuş ve demircinin köpeğine öfkeyle seslenmiş;
“Yahu arkadaş, sütçünün sütünü içtim, fırıncının ekmeğini yedim, kasabın etini kaptım, buna rağmen bunlar bile pes etti peşimi bıraktı.
Kurdun anlamadığı nedir?
Demircinin köpeğindeki ise evrensel hukuk;
“Seni cezalandırmam için bana zarar vermen şart değil. Sen başkalarına zarar verdiğin için suçlusun.” Diye düşünüyor demircinin köpeği.
Ama demircinin köpekleri de her zaman var olacaktır.
Olmalıdır.
**
Bir gün bir genç yolda atının üzerinde ilerlerken yaşlı bir adam yanına gelir ve “Oğlum ben yaşlıyım bineğim de yok, izin ver de atına ben bineyim sen yaya yürü der”...
Genç: “Tamam amca gel bin” diyerek attan iner ve yaşlı adam ata biner.
Genç adam, amcanın yüzüne tebessüm ederek yanında yürür.
Yaşlı adam bir iki adımdan sonra atı hızlandırır ve kaçmaya başlar.
Atının çalındığını gören genç adam ise arkasından şöyle seslenir:
Benim evde bir tane daha atım var, ben ona da binerim.
Ama bundan sonra her kim benden atımı isterse asla vermem.” der.
**
İyiliği başa kakmadan, utandırmadan yapmanın nasıl bulaşıcı olduğunu ve bir iyilik zincirine yol açtığını anlatan güzel bir hikayedir bu;
Küçük kız babasına “Baba muz alır mıyız?” diye sordu.
“Söz kızım paramız kalırsa bu hafta alacağız” diye geçiştirdi babası fakat hemen arkasında duran beni fark etmedi.
O baba çocuğunun yanında rencide olmasın, ufaklığın canı çekmiş.
Söz 4-5 kilo da ben alacağım, hem sevaptır, bereketlenirsin.
Şimdi ben hemen arkadan sizi seyredeceğim” deyip biraz uzaklaştım.
Biraz sonra gelirken göründüler.
Adam, muz tezgahını görmesin diye kızını diğer tarafa almıştı.
Derken pazarcı abi tam dediklerimi yaptı ve muzları verdi.
Küçük kız poşeti babasına bırakmadı, kendi taşıdı.
Fakat babası durumu anlamıştı.
Başı önde yürüdü gitti.
Giderken de geriye dönüp gözleriyle pazarcıya teşekkür eder gibi baktı.
Pazarcı abinin yanına gidip parasını uzattım, almadı.
Gözleri dolmuştu, yutkundu.
Aslında 7 liraydı kilosu, fakat olmayınca olmuyordu.
(Sosyal medyadan alıntı)
**
Hazret-i Musa Aleyhisselâm bir çobana rastlıyor.
Çobanı, “Hey Yüce Rabbim! Gelip dizlerime yatsan, başını dizime koysan, tarağımı alıp saçlarını ellerimle tarasam, saçlarının bitini kırsam…” derken buluyor.
Çobana kızıp bağırıyor:
“Rabbe böyle mi duâ edilir? O senin dizini ne yapsın? Derhal tövbe et!”.
Çoban şaşkınlıktan duâyı bırakıyor.
“Nasıl duâ edeyim yabancı?” diyor.
O esnada Musa Aleyhisselâm’a vahiy geliyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.