Baktığın yer, nerede durduğun ya da nereden baktığın önemlidir; Mesela ormana yaklaştıkça orman küçülür, ağaçlar büyür, uzaklaştıkça da orman büyür, ağaçlar küçülür.
Daha doğrusu ne orman büyür ne ağaç, küçülme ve büyümenin de ormanla alakası yoktur.
Büyüme ve küçülme durumu senin bakış pozisyonunla yani baktığın yere yakınlık ve uzaklığınla alakalıdır.
Ormana çok yaklaştığında tek tek ağaçlardan başka bir şey göremez, ormanı kaybedersin.
Ormandan uzaklaştıkça da ağaçlar kaybolur gözünden, küçülürler tek tek.
“Ormanı tarif et” dediklerinde yakınken farklı, uzak iken farklı tarif edersin.
Bu yüzden de birbirine benzemeyen iki farklı tarif çıkar ortaya.
Birinde sadece ağacı anlatırken diğerinde ormanın uzaktan resmini tarif edersin.
Oysa orman aynı ormandır, ağaç aynı ağaç
Sen de aynı sensindir.
Değişen tek şey senin bulunduğun yerdir.
Peki, doğrusu nedir?
İki tarif de baktığın yere göre doğrudur.
En doğrusu; iki tarifin birleştirilmesiyle çıkacak yeni bir tariftir.
Sosyal hayatta bazen doğrusu en doğrusundan doğru olabilir.
En iyiyi ararken iyiyi kaybetme riski olduğu için bazen iyi en iyiden iyi olabilir.
**
Yanlış yapmamak, körleşmemek için iyi yerde durmak önemlidir.
**
Kaldırımda yürürken önünden geçtiğim bir bahçenin kullanılmayan büyük bir demir kapısı vardı.
Kapının hemen arkasındaki ağacın kapıya yakın olan dalları, demir kapının aralarından geçmiş, tekrar içeri doğru kıvrılmış haldeydi.
Kapının uzun süre kullanılmadığını demir parmaklıkların arasından geçip içeri kıvrılan ve demir kapıyı sımsıkı saran dalların 20 cmlik kalınlığını görünce anladım.
Yanındaki demir de olsa, soğuk da olsa, kendi cinsinden olmasa da ne var bunda dememiş ağaç.
Aldırmamış onun bu soğuk ve katı haline, yanımdaysa, kader ortağımdır, sarılırım demiş.
Sarılmak; ağacın genlerinde, doğasında, yaratılışında var.
Soğukluk ve katılık da demirin yapısında.
**
Ancak insanoğlu ağaca benzemez.
Herkese sarılmaz, seçer sarılacağı şeyleri.
Kimilerine demir olur, kimilerine ağaç.
Devlet yöneticiliği ve kadılık gibi memuriyetlere talip olan ve bu görevlere aşırı düşkünlük gösteren kimseleri tayin etmemek İslam’ın yöneticilik ilkelerindendir.
Ebû Mûsâ el-Eş’arî (RA) anlatıyor; Amcamın oğullarından ikisiyle Peygamberimizin (SAV)’in huzuruna girmiştim.
Onlardan biri: Yâ Resûlallah! bizi âmir tayin et! dedi. Öteki amca oğlu da benzeri bir şey söyledi.
Bunun üzerine Peygamber (SAV) şöyle buyurdu:
“Vallahi biz isteyeni veya görev hırsı bulunanı yönetici yapmıyoruz.” dedi sonra da kendisinden herhangi bir görev istemeyen Ebû Mûsâ hazretlerini Yemen’e vali tayin etti.
Uhud Gazvesi’nde Peygamber Efendimiz’in etrafından ayrılmayan birkaç yiğitten biri olan Üseyd İbni Hudayr; Yâ Resûlallah! Falan kimseyi vali (veya vergi memuru) tayin ettiğin gibi beni de tayin etmez misin? Dedi.
Peygamber Efendimiz onun memuriyet isteğini sükûtla geçiştirdi.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.