Satın alma/ma gücü

04:0015/11/2023, Çarşamba
G: 15/11/2023, Çarşamba
Yaşar Süngü

Siyasetten uzak duran hukukun egemen olduğu sivil örgütlerin çatısı altında toplanmış bir çoğunluk iş dünyasını yönetebilir. Bugün küresel şirketlerin bu kadar şımarmalarının ve küstahlaşmalarının altında tüketicinin gücünü kullanmaması yatmaktadır. Tüketici denilen müşteri yani insan , ne yazık ki satın alma gücünü şirketlere karşı kullanmamaktadır. Onun tembelliği de iş dünyasında hukuk tanımayan küresel şirketlere yaramaktadır. Boykotlar aynı zamanda şirketlerin sosyal denetimini sağlayan önemli

Siyasetten uzak duran hukukun egemen olduğu
sivil örgütlerin
çatısı altında toplanmış bir çoğunluk iş dünyasını yönetebilir.
Bugün
küresel şirketlerin
bu kadar şımarmalarının ve
küstahlaşmalarının
altında tüketicinin gücünü kullanmaması yatmaktadır.
Tüketici denilen müşteri yani
insan
, ne yazık ki satın alma gücünü şirketlere karşı kullanmamaktadır.
Onun
tembelliği
de iş dünyasında hukuk tanımayan küresel şirketlere yaramaktadır.
Boykotlar
aynı zamanda şirketlerin
sosyal denetimini
sağlayan önemli ve gerekli eylemlerdir.
Oysa vatandaş, seçimlerde nasıl ki
oylarıyla
siyasal karar alma sürecine katılıyorlarsa, tüketici veya müşteri kimliği ile satın alma ya da almama tutumuyla
iş dünyasını
yönlendirebilir
.
Tüketici denen insan, iradesindeki satın almama gücü ile şirketleri hukuka uygun davranmaya zorlayabilir, halkın menfaatine uygun
sosyal sorumluluk
projelerine yönlendirebilir.
Hatta satın almama gücü ile bugün israilin çocukları öldürmesine engel olabilir, devletlerin
siyonist soykırımcıların
yanında yer almalarını engelleyebilir.
“Çocukları öldür para bizden”
diyen küresel şirketlerin ürünlerini almayarak büyük zarara sokabilir.

**

Hindistan’ı
şiddete başvurmadan sadece kararlı bir boykotla İngiliz sömürgesinden kurtaran
Gandhi
der ki; “Pasif direniş ya da şiddet içermeyen direniş (
ahimsa
), insanoğlunun sahip olduğu en büyük güçtür. İnsanoğlunun tasarladığı en güçlü silahtan da daha güçlüdür.”

Tüketici boykotlarını sadece bir şirketin veya ülkenin ürününü almamak şeklinde anlamamak gerekiyor.

İş dünyasında çevreye zarar verme, çocuk işçi çalıştırma, çalışanlarına
psikolojik baskı,
haksız rekabet, fiyat pahalılığı,
zararlı gıda
veya ürün gibi topluma ve toplumsal ilişkilere olumsuz yansıyan her durumda, çözüm amacıyla
şiddet içermeyen bir tepk
i göstermesi her insanın yapması gereken toplumsal bir vazifesidir.

**

Son yıllarda gerçekleştirilen önemli boykotlardan birisi 1995 yılında Fransa’nın Güney Pasifik’te gerçekleştirdiği
nükleer denemelere
karşı yapılmış.
Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Kore
başta olmak üzere dünya çapında yapılan boykot çağrısında tüketicilerden, şarap, peynir, kozmetik ve şişelenmiş su gibi
Fransız
ürünlerini boykot etmeleri istenmiş.

Bunun yanında üç Avustralyalı pazarlama yöneticisinin farklı Fransız otomobil üreticilerine kota koyması (Ettenson / Klein, 2003: 203) nükleer denemelere sessiz kalan Fransız şirketlerinde büyük bir şok dalgası oluşturmuş.

Fransız malı olarak algılanan birçok ürünün ve markanın boykot edilmesinden olumsuz etkilenen
Fransız şirketleri,
nükleer denemelerin durdurulması için
hükümete baskı yapmak
zorunda kalmışlar.

Bunun üzerine hükümet, politik ve ekonomik sonuçları da göz önünde bulundurarak nükleer denemeleri durdurma kararı almış.

**

Danimarka’nın Jyllands-Posten gazetesinde 30 Eylül 2005’de
Hz. Muhammed
’in karikatürlerinin yayımlanması nedeniyle, Arap dünyasında başta Danimarka olmak üzere Norveç ve birçok ülkenin ürünlerine karşı başlatılan boykot, nedeni ve sonucu itibariyle önemli boykotlardan birisi.
Karikatür krizi sonucunda
Danimarka
ürünleri, önce Suudi Arabistan ve Kuveyt’te boykot edilmeye başlanmış, daha sonra boykota birçok Müslüman ülke destek vermiş.
Bu boykottan en çok etkilenen şirket Avrupa’nın en büyük süt üreticilerinden birisi olan
Danimarkalı Arla Foods
olmuş.

Arla Foods, 1,3 milyon Euro zarar ederken Riyad’daki fabrikasını kapatmak zorunda kalmış ve işçi çıkarma sinyalleri vermeye başlamış.

Arla Foods, birdenbire kendisini
jeopolitik, dinsel ve ticari
bir çıkmazın içinde bulmuş.
Boykotun etkisi artış gösterince, Danimarka gazetesi, internet sitesinde
“Müslümanları rahatsız etmiş olmaktan ötürü”
özür dilemiş ve gazetenin yayın yönetmeni özgürlük karşıtlarının kazandığını söylemiş.

**

Devletleri satın alabilecek ve yönlendirecek kadar güçlü hale
gelen küresel şirketleri terbiye etmenin
tek yolu insanların satın alma ve almama gücünü kullanmalarıdır.

İnsanlar satın alma ve almama gücü ile şirketleri, oy verme gücü ile de siyasileri yönetebilirler.

Hem kendi haklarını hem başkalarının haklarını koruyabilirler.

Satın alma ve almama gücümüzü kullanamazsak
zincirlerimizden
kurtulamayız ve ömür boyu tercihlerimizi kendi özgür irademizle aldığımıza inanan
ahmak
bir
köle
olarak kalırız.
#aktüel
#toplum
#Yaşar Süngü