Şirketlerin başında genelde iki tür insan olur;
İdareciler, patrona ya da kendisinin üstünde yer alan kimler varsa onlara göre şekil alabilen,
kendinden altta yer alan çalışanları
da zaman zaman memnun eden ancak onların menfaatlerini korumayan, tek gayesi
yukarının memnun olacağı şekilde yönlendirerek mevcut konumunu muhafaza etmeye çalışan canlı türleridir.
Bunlardan çoktur ve her ülkenin
kamu ya da özel ikliminde
yetişmeye müsaittir.
Her yerde rastlayabilirsin.
özellikle kurumsal olamayan ama bir şekilde büyümüş şirketlerin ofislerinde sıkça görebilirsiniz.
Şirketlerin başında yer alan diğer bir insan türü de
Bunlar hem üsttekilerin hem de alttakilerin menfaatlerini korumaya çalışırlar.
Şirkette verimliliği esas alırlar.
Esnektirler, katı kuralları yoktur, duruma göre pozisyon almayı bilirler.
İnsana ve emeğe saygılıdırlar.
Bir işyerinde yangında ilk kurtarılacakların mal ve eşyalar değil insanlar olduğunu bilirler.
O yüzden de ekonomik kriz dönemlerinde akıllarına hemen
çalışanları işten çıkarmak gelmez.
Ayakta durmanın, fırtınayı atlatmanın
ararlar.
Tek yaptıkları şey;
engelleyebilecek noktaları görüp düzeltmektir.
İş dünyasında bu türden canlı sayısı oldukça azdır.
Karınca hikayesi de şirketlerinin başına
(yanlış) insanlar getirerek hem kendisini hem çalışanlarını hem de ülke ekonomisini zarara sokan patronları uyarmak için anlatılmıştır.
Bizde bilmeyenlere hatırlatalım. Hikâye şöyle;
Küçük bir karınca her sabah erkenden işine gelir ve neşe içinde çalışmaya başlardı. Çok çalışır… Çok üretir... Ve bunları keyif içinde yapardı.
Patronu Aslan’ın
aklına karlılığı ve verimliliği
arttırmak için parlak bir fikir geldi. Eğer Karınca, başında bir yönetici bile olmadan bu kadar üretken olabiliyorsa, bir de başarılı bir yöneticisi olsa neler yapardı.
Müthiş bir yöneticilik kariyeri olan ünlü
işe aldı. Hamamböceği işe bir saat alarak başladı. Böylece
çalıştığı saatleri tam olarak ölçebilecekti. İş saatlerinde gevşekliğe müsaade etmeyecekti.
Elbette raporlarını düzenleyecek bir sekretere de ihtiyacı olacaktı.
Bu nedenle hem telefon trafiğini yönetmek ve hem de arşiv işleri için
işe aldı.
Aslan, gelişmelerden çok memnundu.
hazırladığı raporlar harikaydı. Hatta ondan üretim hızını ölçen ve karlılığı analiz eden renkli grafikler de hazırlamasını istedi. Böylece bu raporları ortaklarına sunum yaparken kullanabilecekti.
, bu raporları üretebilmek için yeni bir bilgisayara ve donanıma ihtiyaç duydu.
Artık artan ekipmanlar için bir bilgi işlem departmanı oluşturmanın zamanı gelmişti. Bu işleri idare etmek için
işe aldı.
Bir zamanlar mutlu, üretken ve rahat olan
bu yeni toplantı düzeninden ve evrak işlerinden yılmıştı. Zamanın büyük bir kısmını sorulan soruları cevaplamak ve evrak işleri yapmakla geçiriyordu.
Aslan,
bölümünün giderek büyümesinden memnundu. Bölümü daha da büyütmek üzere bir üst yöneticiye ihtiyaç olduğunu düşündü.
Ve bölüm başkanı olarak başarıları ile ünlü
işe aldı.
Kendi rahatına ve keyfine düşkün Ağustosböceği’nin ilk icraatı ofisi rahat edebileceği yeni mobilyalarla döşemek oldu.
Tabii ki kendisinin yeni bir bilgisayara, bütçe kontrol ve stratejik verimlilik planı hazırlanması için kişisel bir yardımcıya ihtiyacı vardı. Bunun üzerine eski işyerindeki yardımcısını işe aldı.
çalıştığı yer giderek kimsenin gülmediği, neşesiz ve mutsuz bir mekâna dönüşmüştü.
Ağustosböceği,
ortamın ruh halini değiştirecek bir çalışma yapılması gerektiğine ikna etti.
Bunun üzerine, Karınca’nın bölümünde olup bitenleri gözden geçiren Aslan, üretimin ve karlılığın dramatik bir şekilde düştüğünü fark etti.
Hemen, son derece itibarlı ve iyi tanınmış bir Danışman olan
sorunu çözmesi için işe aldı.
Baykuş, Karınca’nın departmanında 3 ay geçirdi.
Bu hummalı çalışmanın ardından bir rapor yazdı.
Raporun sonucu şuydu:
“Departmanda aşırı istihdam vardı”.
Aslan, raporu inceledikten sonra bir karar verdi. Ve ilk olarak negatif tavırlarıyla dikkat çeken,
mutsuz ve çalışma isteğini kaybetmiş
olan Karınca’yı işten çıkardı.
Aslında
gereken tek şey karıncayı işten attıran
O değişirse her şey değişir.