Değirmene götüreceği buğday çuvallarını öküz arabasına yüklerken hayvanlara fazla ağırlık olmasın diye bir çuvalı sırtlayıp arabanın önünden gidecek kadar merhametli adamdı babası.
Salim ağa derlerdi ona.
Köylünün hakkını hukukunu korur, tarlalarını gözetir, dargınları barıştırırdı.
Yenilikçiydi.
Köye ketenden bezir yağı çıkaran değirmeni ağaçtan yapan adamdı.
O da babası gibi yenilikçiydi, başkasının hukukunu kendi hukuku gibi görürdü.
**
Babası gibi birilerinin yarasına merhem olan, başkasının derdini dertlenen ve çözüm üreten faydalı olan insanları severdi.
“Hiç yalan söylemedim, çünkü biz yalanı öğrenmedik, bilmeyiz” derdi.
Hayatı boyunca yaptığı şey de buydu aslında.
**
Aralık ayının en soğuk gecelerinden biriydi.
Caminin kapısında mantosuz uzun bir elbisesi ile duran genç bir kadın bir şeyler fısıldıyordu.
Kadının yanına yaklaştığında ne dediğini duydu.
Kadın çıkan cemaate doğru, “Bu akşam caminin kapalı girişinde kalabilir miyim” diye fısıldıyordu.
Hanımı İstanbul’daki oğlunun yanına gittiği için evde yalnızdı işe yarayan adam.
Kadının yanında durarak seslendi camiden çıkan cemaate: “Bu kadının sesini duyuyor musunuz bakın ne diyor. Bir çoğunuzun evleri geniş, boş odası ve ikişer dairesi var, bu kadını kim misafir edecek bu akşam?”
Kimseden ses çıkmadı.
“Gel benimle” dedi kadına.
Genç kadın arkada o önde camiye 300 metre mesafedeki evine getirdi.
Alt katta diğer oğlu oturuyordu.
Kadının karnı doyuruldu, bir akşam misafir edildi.
Sabahleyin otogara götürdü kadını, eline bir miktar para sıkıştırdı ve uğurladı.
**
Arkadaş sohbetleri boş laf ebeliğine döndüğünde veya birilerinin gereksiz işlerle meşgul olduğunu öğrendiğinde geçmişte yaşadığı şu hikâyeyi anlatırdı:
“Kandıra’da Yamacı Yaşar isminde bir ayakkabı tamircisi vardı. Şehrin merkezinde bir evin saçağının altında açtığı tezgahta köylerden gelenlerin çok olduğu pazar günlerinde kuyruk olurdu. Biz de köyden Kör Halil, Komutan, Aksakallı ve Ançın Mehmet yemenilerimize yama yaptırmak için sıra bekliyoruz.
Beklerken Ançın Mehmet saçma sapan konuşmaya başladı.
Yamacı Yaşar yemeniyi bıraktı, kafasını yukarı kaldırdı.
Ançın Mehmet’e baktı baktı ve kafasını eğip tekrar işine dönerken, “Boku bokuna yaşamışsın” dedi.”
**
Parayı sevmez ama elindeki imkanlarıyla insanlara faydalı olmayı severdi.
Zengin değildi, iktisatla yaşadı.
İhtiyacı olanlara borç verirken yazmazdı.
Aslında geri almak için de vermezdi.
Hep aldanan adamdı.
Hiç kimseyi aldatmadı.
Aldatamazdı çünkü aldatmayı bilmiyordu.
İlk ortak kazığını umre ve haç işi yapan şehrin saygın ticaret ehli Hacıdan yedi.
Sonra şehrin sayılı zenginlerinden nalburluk yapan bir arkadaşı ortaklık teklif etti.
Tazminatın birazını da o yedi ve ortaklığı bitirdi.
Onun arkasından yine eşraftan sayılan camcı arkadaşı ile tazminat parası eridi gitti.
Beddua etmedi ama parasını yiyenlerin sonu hiç iyi bitmedi.
**
“Dost dost diye nicesine sarıldım.
Benim sadık yârim kara topraktır” dizelerini o kadar içten söylerdi ki etkilenmemek mümkün değildi.
**
Şimdi merak ediyorsunuzdur; Bütün bu işe yarar hareketlerin yaşamı boyunca olumlu bir karşılığı oldu mu?
Hiçbir balık bilmedi.
Mutsuz muydu?
Hayır.
İşe yarayan adam olmak her zaman ona yetti, fazlasını hiç istemedi.
Allah mekanını cennet etsin Babam.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.