Salgın öncesine kıyasla, dünya ekonomisindeki büyüme yavaşladı, küresel ticaret daraldı ve enflasyon arttı.
Önümüzdeki dönemde, küresel büyüme ve enflasyonun seyrine ilişkin belirsizlikler devam edecek.
Belirsizliklerin neler olduğuna dair hazırlanan
İktisat Alan İzleme Raporu 2023’te
Türkiye ekonomisinin görünümü 18 başlık altında temel göstergeler üzerinden alanında uzmanlar tarafından analiz edilmiş ve ekonomi yönetimine önerilerde bulunulmuş.
Rapor Haziran ayının 4’ünde İLKE Vakfı çatısı altında faaliyet gösteren İslam İktisadı Araştırma Merkezi İKAM tarafından kamuoyuna açıklandı.
Uzmanların
sosyal adaletin korunmasına
yönelik önerilerini özetleyelim;
Hükümet, yüksek faiz oranları ve ek mali tedbirlerle ekonomiyi yavaşlatıp talebi kısıtlarken, enflasyonu kontrol altına almayı hedeflemektedir; bu strateji, özellikle gelecek politika planlamalarında gözden geçirilmelidir.
Para ve maliye politikalarının orta ve alt gelir grubundaki kesime ilave mali (vergi vd.) bir yük oluşturabileceği ve enflasyon karşısında ücretli kesimin satın alma güçlerinin azalma sorunu göz önüne alındığında,
gelecek dönemde gelir dağılımındaki bozulmayı önleyici tedbirlerin
devreye alınması yerinde olacaktır.
Türkiye’nin makroekonomik sorunlarına çözüm bulabilmek için belirsizliği azaltıp, öngörülebilirliği artırarak ekonomiyi sürdürülebilir bir büyüme yörüngesine oturtmalı,
sağlamalı ve özellikle
alt/orta gelir gruplarının
satın alma gücünü güçlendirmek amacıyla dezenflasyon sürecini başlatmalıdır.
Ancak dezenflasyonun tesisi sürecinde ortaya çıkacak maliyetin de gelir grupları arasında
da esas olmalıdır.
Gelir tarafında öncelikli olarak verimsiz ve tekrar eden vergi muafiyet ve istisnalarının gözden geçirilmesi, vergi tahsilat oranının artırılması, vergi tabanının genişletilmesi ve
verginin tavana yayılmasını sağlayacak
eşitlikçi politikaların sosyal adaleti geliştirici etkileri olduğu da hesaba katılmalıdır.
Tüm dünyada olduğu gibi yüksek kârlılıkların ve gelir diliminin tepesinde olan
sınıfların vergilendirilmesi
neticesinde kamu maliyesinde dengenin yeniden yakalanabileceği düşünülmektedir.
Türkiye Ekonomisinin Görünümü
İşgücü piyasasının geleceği, uygulanan daraltıcı para politikalarının ve küresel ekonomik dalgalanmaların etkileriyle belirlenecektir.
Türkiye’nin döviz kuru artışından uluslararası ticarette kısa vadeli avantaj elde etmeye yönelik politikaları sürdürülebilir olmadığından, bu yaklaşımın yerine
katma değeri yüksek ürünlerin
üretimine odaklanılmalıdır.
Türkiye’de istihdamın yüzde 57,6’sını oluşturan hizmetler sektörünün GSYH içindeki payının en az yüzde 50 olması beklenir.
Bu oran mevcudun yaklaşık iki katıdır.
Oldukça zorlayıcı bu hedefin gerçekleştirilebilmesi için
hizmetleri gibi katma değeri yüksek, teknoloji üreten sektörlerin geliştirilmesi ve bunun için ihtiyaç duyulan teşvik mekanizmalarının uygulanması gerekmektedir.
Özellikle
eğitim, sağlık ve haberleşme alt sektörlerinde,
görülen yüksek enflasyonun orta vadede Türkiye’nin kalkınma performansını olumsuz etkilemesi beklenebilir.
Nitelikli eğitime erişimin
zayıflaması, yüksek katma değerli ürün ve hizmet üretme kapasitesinin sınırlı kalmasına neden olacaktır.
Konut arzını artıracak ve
hane halklarının ilk konut edinimini kolaylaştıracak
ciddi teşvikler sağlanmalıdır.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) gibi kurumlar aracılığıyla devlet eliyle arzı artırmak düşünülebilir.
Bu tür önlemler alınırken
gibi kamu kurumları eliyle arsa maliyetlerini aşırı artırıcı ve rant oluşturucu fiktif politikalardan kaçınılmalıdır.
yabancı yatırımcıların rolü kritik öneme sahiptir; bu nedenle, çeşitli kanallar aracılığıyla ülkemizdeki startuplara yatırım yapmalarının kolaylaştırılması ve teşvik edilmesi gerekmektedir.
sektörünün gelişimi için tüm paydaşların sürekli çaba göstermesi şarttır; bu nedenle, sektörün hem konjonktürel hem de kalıcı büyümesini sağlamak amacıyla koordineli ve sürdürülebilir politikalar uygulanmalıdır.
Türkiye’nin geleceğine yön verecek bilgiler içeren rapor,
akademisyenler, politika yapıcılar, ekonomistler ve stratejik karar vericiler
için değerli bir kaynak niteliğinde.
Siyonist İsrail devletine,
“Çocukları öldür destek bizden”
diyen küresel şirketler bizim zaaflarımızdan ve güçsüzlüğümüzden besleniyor.
Çocuk katilleri
cehaletimizden, yoksulluğumuzdan ve birleşemememizden
cesaret alıyor.