İhtiyar acıdığı için “gelmesinler” diyor

04:0018/04/2021, Pazar
G: 18/04/2021, Pazar
Yaşar Süngü

İmalatta kullanılan ham maddelerinyüzde 90’ıürün fabrikadan çıkmadan önce israf olurken, yapılan ürünlerinyüzde 80’iise ilk altı ay içinde ticari ömrünü tamamlıyormuş. Yapılan bir araştırmanın sonucu böyle söylüyor.Yani üretilen ürünlerinyüzde 80’içöpe gidiyor ama biz o ürünü alırken bu çöpe giden ürünlerin parasını da ödüyoruz.Fabrika sahiplerininservet hırslarıyüzünden 1 liraya almamız gerek ürünü 10 liraya alıyoruz.O ürün gerçek değerine satılsaydı, yani1 liraya ne olurdu?10 lirasıolmadığı için

İmalatta kullanılan ham maddelerin
yüzde 90’ı
ürün fabrikadan çıkmadan önce israf olurken, yapılan ürünlerin
yüzde 80’i
ise ilk altı ay içinde ticari ömrünü tamamlıyormuş. Yapılan bir araştırmanın sonucu böyle söylüyor.
Yani üretilen ürünlerin
yüzde 80’i
çöpe gidiyor ama biz o ürünü alırken bu çöpe giden ürünlerin parasını da ödüyoruz.
Fabrika sahiplerinin
servet hırsları
yüzünden 1 liraya almamız gerek ürünü 10 liraya alıyoruz.
O ürün gerçek değerine satılsaydı, yani
1 liraya ne olurdu?
10 lirası
olmadığı için o üründen mahrum kalan milyonlarca insan o yoksulluğu yaşamazdı.

**

Neden böyle?

Çünkü ihtiyaçtan fazla üretmek için kurulan
fabrikaların çarkları
sadece sahibine çok para kazandırmak amacıyla dönüyor.
Kurulan fabrikalardaki makinelerin
3 vardiya çalıştırılması
daha fazla insana iş imkânı sağlamak değil.
Ülke ekonomisine
daha fazla katkı sağlamak da değil.
Dünyayı
güzelleştirmek
ve zengin kılmak hiç değil.
Servet ve güç sahibi olmak.

Nereden biliyoruz?

Şuradan; sermaye ve siyasi iktidar sahiplerinin amaçları
insani
olsaydı, teknolojinin geldiği bu noktada dünyanın yarısı
açlıktan
yarısı da
tokluktan
ölmezdi.
Tamir yok, kullan at, fazla üret, fazla tükettir, kendi çıkarlarını düşün,
felsefesi ile yolun sonuna geldik.
Ya birlikte yani
üreten yöneten ve tüketenler
olarak ortak bir karar vererek üretim ve tüketim alışkanlıklarımızı yavaş yavaş değiştireceğiz, ya da 3-4 kuşak sonra yok olacağız.

**

Bu kötü gidişatı durdurmak için yeni bir ekonomik sistemin nasıl olması gerektiği uzun bir süredir tartışılıyor.

Döngüsel ekonomi, bir kavram olarak son 20–30 yıldır ekonomi alanında fikir sahibi olanların tartıştığı bir alan.

Döngüsel ekonomi nedir?

Döngüsel bir ekonomi, üç ilkeye dayanan ekonomik bir sistem: Azaltma, yeniden kullanma ve geri dönüşüm.

Doğal kaynakları daha sorumlu kullanmak, atık miktarını azaltmak ve yeniden kullanabilmek.

Bu ekonominin önemli tarafı servet biriktirmek yerine dünyayı yaşanılır hâle dönüştürmeyi hedeflemesi.

Döngüsel model
ile üretim ve tüketim alışkanlıklarımız yeniden şekillenirken, maliyetler ve çevre kirliliği azalıyor, yeni iş imkanları oluşuyor.
Dünyayı kirletenler arasında lider olan
AB
bu konuda şimdiden önemli adımlar atıyor.
2030
yılına kadar Avrupa’da
atığın ikincil hammadde
olarak yeniden kullanımı ile AB ekonomisine
600 milyar dolar
katkı sağlanabileceği hesaplanıyor.

**

Plastik, istenilen biçimi alabilen anlamına gelen yunanca “plastikos” sözcüğünden geliyor.

Plastiklerin kaynağı, ham petrol, gaz ve kömürdür. Plastiğin genelde ana kaynağı petrol rafinerisinden arta kalan maddeler.

Her yıl dünyada
500 milyar plastik poşet
kullanılıyor. Sadece okyanuslara dökülen plastik miktarının en az
8 milyon ton
olduğu söyleniyor.

Deniz, göl ve toprağa gömülenleri bilmiyoruz.

Tabii sorun sadece
plastik atıklarından
ibaret değil!
Genel olarak ambalaj atıkları konusunda maalesef hem kamu hem de tüketiciler yeterli duyarlılığa sahip değil.
Ambalaj atıkları çöp değil,
geri dönüşümle aynı zamanda sanayinin hammaddesi.
Ne yapalım?
Çöpleri ayıralım. Geri dönüşüme önem verelim. Özellikle
kağıt atıkları
evsel atıklarla ve diğer ambalaj atıklarıyla karıştırmayalım, ayrı toplayalım.

Kağıt yapısı gereği diğer atıklarla karıştığı takdirde kolayca yok olabilir.

Bu ciddi bir, sanayi hammaddesinin kaybı demektir.

Denizde bir
kağıt parçası
2 hafta ,
bez parçası
1-5 ay,
ip-urgan
1 yıl,
boyalı bir tahta
13 yıl, teneke 100 yıl,
alüminyum kutu
250 yıl,
plastik şişe
450 yıl erimeden kalabiliyor.

Peki çözüm nedir?

Üretirken de yönetirken de tüketirken de
havanın, suyun, toprağın
herkese ait olduğunu düşünmek ve her şartta
insan kalmaya
çalışmak.

**

Sokakta gördüğü ihtiyara mikrofonu uzatarak soruyor genç haberci;
Gelecek nesillere ne tavsiye edersiniz?
Uzun bir cevap bekliyor genç haberci ama ihtiyar adam gün görmüş, yaşamış, tecrübe sahibi olduğu için vereceği cevabı biliyor ve tek kelime ile cevaplıyor:
Gelmesinler
.

Mümkün mü bu?

Değil tabii ki.

İhtiyarın, “
gelmesinler
” derken söylemek istediği şey bu zor hayat şartlarının getireceği sıkıntılar.
Gelecekler ama mavisi kaybolmuş daha
gri bir deniz,
daha petrol ve gaz kokulu
siyah bir hava,
daha
kirlenmiş bir toprak,
daha çok
beton
ve daha çok
kirlenmiş ilişkiler
bulacaklar.
#İmalat
#Fabrika
#İsraf
#Ekonomi
#Döngüsel model
#AB
#Plastik