Dünyada insanların doğurganlığı azaldıkça evde beslenen hayvanlar sınıfı çoğalıyor.
Eskiden kuş türleri, akvaryum balığı, kedi ve az sayıda köpekten oluşan evcil hayvanlar sınıfı bugün
beslemeye kadar vardı.
Şehirlerde
dediğimiz ama hepsi
olan beton yığını evlerde çocuklar azaldı, hayvanlar çoğaldı.
Evcilleştirilen hayvan sayısı arttıkça da bunların beslenme sorunu evcil hayvan ürün malzeme ve aksesuar sektörü denilen dev bir ekonomik alan doğurdu.
Bu beton evlerin
dört ayaklı yeni çocuklarının
kendilerine mahsus doktoru var, hastanesi var, evlerin içinde özel alanları var, süs ve aksesuarı var, kuaförü bile var.
Pandemi döneminde
%3,8 küçülen dünya ekonomisinde
çok sayıda sektörde iş hacmi daralırken, evcil hayvan ürünleri pazarı katlanarak büyüdü.
Evcil hayvan ürün malzeme ve aksesuar sektörünün yıllık büyüme oranı yüzde 17. Ancak son 5 yılda yüzde 150 artarak
bir pazara ulaştı.
Bu büyümeye Türkiye de ayak uydurdu.
Pet ürünleri pazarındaki performansımız
yaklaştı. Bunun 250 milyon dolarını ihracat oluşturuyor.
70 ülkeye mama, 65 ülkeye kedi kumu ihracatı
gerçekleştiren sektörde yaklaşık 600 firma faaliyet gösteriyor.
Sektör ihracatını yeni pazar arayışı ile 2023’te 400 milyon dolara çıkarmayı hedefliyor.
Salgın döneminde sokağa çıkamayan insanlar
daha çok vakit geçirmeye başladı ve onların ihtiyaçlarına odaklandı.
Yani
sürecinde en çok büyüyen sektörlerden birinin evcil hayvan ürünleri sektörü olduğu görülüyor.
Türkiye pet ürünleri ve hizmetleri pazarı yıllık büyüme ortalaması yaklaşık
civarındayken bu oran pandemi döneminde
’ye kadar çıkmış.
Dünyada
Türkiye’de de
ulaşan müşterisi kedi köpek ağırlıklı bir pazar var.
Ve bu pazarda yer alan sermaye sahipleri bu alanda daha da büyümek istiyorlar.
Türkiye’de
4 milyon kedi ve 2 milyon köpeğe
evcil hayvan olarak bakıldığı tahmin edilmektedir.
Türkiye’nin
kedi, yüzde 6’sının köpek sahibi olduğuna dair araştırmalar vardır.
Ancak bugün ortada evcil hayvanlarla birlikte sayıları artan sokak köpeklerinden kaynaklanan
ciddi bir güvenlik sorunu
var.
Ciddi bir denetim ve yaptırım eksikliği hissediliyor.
için hayvanları eve hapsederek
olduğunu ispat etmeye çalışan ciddi ve etkin bir kesimin varlığı da ciddi bir sorun.
Önümüzde
başıboş sokak köpeklerinin
ölüme neden olduğu yaşanmış yüzlerce vaka da ciddi bir sorun.
Yani ortada sokak
hayvanlarını öldürmeden, insana yakışır bir anlayışla
acil çözülmesi gereken bir sorun var.
“İnsan bozulunca her şey bozulur”
cümlesini sürekli tekrar etmek zorunda kalıyoruz.
Normalde hayvanlar insanlar gibi midelerini tıka basa şişirmezler.
Karınları doyduğu anda yemeyi içmeyi bırakırlar.
Doğada obezite hayvan göremezsin.
Evcilleştirilen hayvanların beslenme tarzları değiştiğinden beri onlar da insanlara benzemeye başladı.
Yedikçe yiyorlar, doymak bilmiyorlar.
Artık evlerde ve sokaklarda obez köpek ve obez kediler var.
Bunlara sanayileşmiş kediler ve köpekler deniyor.
Aşırı kilolu evcil hayvanlar
da artık diyabet, karaciğer problemleri, eklem ağrısı, böbrek yetmezliği ve kanser riski taşıyorlar.
Egzersiz eksikliği ve yüksek kalorili kedi ve köpek yemleri
, evcil hayvan obezitesine birincil katkıda bulunan faktörler olarak kabul ediliyor.
Bundan 30-40 yıl önce kırsal bölgelerde kedi ve köpekler bahçede yaşarlar,
hane halkının artığını yiyerek
beslenirlerdi.
Kediler,
canlıları yiyerek, köpekler de
korkutarak yaşadıkları evi güvenli hale getirirlerdi.
Şimdi sokakta yaşayan kedi ve köpekler bile
başka bir şey yemiyor.
, insana muhtaç hale gelmişler.
Çiftliklerde piliçler, sanayi ürünü yem yiye yiye
yiyecek olarak tanımıyorlar.
; Doğal hayat bitiyor diye endişeleniyoruz ama bu konuda hiçbir çabamız yok.
Küresel ekonominin son mağdurları hayvanlar.
Onları da
besleyerek kendimize benzettik.
Gömleğin ilk düğmesi insan, son düğmesi dört ayaklılar.
Üstümüzdeki
duruyorsa en başa dönmek gerekiyor.