ABD’deki banka iflasları ekonomi ve finans çevrelerinde “Küresel ekonomi yine duvara mı tosladı” tartışmasını başlatırken, bilim adamları gelecekle ilgili çok ilginç şeyler söylüyor.
İzmir’de düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ne katılan dünyaca ünlü teorik fizikçi
, “Yakın gelecekte yıldızlar arası seyahat mümkün olacak” diyor ve şöyle devam ediyor;
“2050 yılında çocuklarımız ve torunlarımız beşinci dalganın enerjisini kullanacak. Yıldızların gücünden bahsediyoruz. Aklın gücünü göreceğiz. İnternetin yerine başka bir şey geçecek. Beyin net olacak.
İnternet nöronlar şeklinde olacak
. Gelecekte siber gerçeklikte yaşayıp çalışacağız. Oturduğunuz masadan birçok şey yapacaksınız. Gelecekte tüm çalışmalar zihni olacak. Hayallerimizi yazıcıdan çıkarabileceğiz.”
“
Avatarlara baktığımız zaman aklımızdan çıkacak imajlar gerçeğe dönüşecek
. İnternet, bütün insan bilgisi gözünüze taktığınız lenste saklı olacak.
Gelecekte üniversite öğrencileri gözlerini kırpacak ve “Bütün sınav sonuçlarını kontak lensimde göster” diyecek. Gözünüzdeki lenste tüm bilgiler istediğiniz dile tercüme edilecek.
Göz lensleri bir bilim kurgu değil
. Zaten var. Gelecekteki iletişim şeklimiz bu şekilde olacak. Bu çok faydalı olabilir. Gelecekte kiminle ne konuştuğunuzu bileceksiniz. Bunu her dilde yapabileceksiniz. Bütün insani bilgileri bir göz kırpma ile elde edeceksiniz.”
“Gelecekte bilgisayarların yerini kuantum bilgisayarlar alacak. Bu bilim kurgu değil. Bunlar bütün bilinen kodları kırıyor. Biz bunu her şey için kullanacağız. Gelecekteki bütün hesaplamalar bu bilgisayarlar tarafından yapılacak.
Hiçbiri nükleer atık olmayacak. Daha fazla nükleer kaza meydana gelmeyecek. Kuantum bilgisayarları hayatın kendisinin hesaplanmasını sağlayacak.
Hayatın kendisi dijital değil
. Kuantumdur.
Hayatın sırrının açığa çıkmasından, hayatın yaratılmasından, korunmasından bahsediyoruz. Bu noktada biyoteknolojiden bahsediyoruz.”
“
Aşırı alkol tüketenler için yeni bir karaciğer geliştireceğiz
. Kanserin tedavisini bilgisayar sayesinde gerçekleştirebileceğiz. Tümör meydana gelmeden önce kanserinizi söyleyeceğiz.
Gelecekte tuvaletiniz sizin DNA’nızı ölçecek
ve kanserli DNA’yı bularak tümörü ortaya çıkmadan, kanser geliştirmeden on yıl önce size söyleyecek.
ABD’de de kanseri tanıyacak kan testine izin verildi. Böyle bir kan testi ile birlikte kanser var mı yok mu ortaya çıkacak. Tümör dediğimiz kelime ortadan kalkacak. Kanser için de aynısı geçerli olacak.”
Hocanın gelecekle ilgili düşünceleri belki 10 sene önce hayal gibi gelebilirdi ama bugün hiç şaşırtıcı değil.
Bilim dünyasının ilginç isimlerinden biri olan Prof Kaku’nun Türkiye’ye dair düşünceleri de oldukça pozitif;
“
Türkiye 21’inci yüzyıla atlamaya hazır
. Bunu başarmasını sağlayacak pek çok pozitif imkânı var.
Teknolojiyi kucaklamaya hazır olan, kavrayışı güçlü ve görece birleşik bir nüfusu var. Ama kat edilmesi gereken yol uzun.
, geleceğin mesleklerine hazır olmalarını sağlamak için insanları eğitmek.
, girişimcilik ve inovasyon kültürünü yeşertmek.
de, hükümetin yatırımların canlanmasına ve bürokrasinin azalmasına yardım etmesi.
Gelecekte seçecekleri meslek ne olursa olsun, gençlerin geleceğin teknolojisini öğrenmeleri şart.
İleride
sayılacak işlerden özellikle kaçınmaları gerekiyor.
Yalnızca tarıma dayalı ekonomiler gibi, emtia kapitalizmi yerini emtia/fikir sermayesine bırakacak. Bunu anlayan uluslar yükselip zenginleşiyor.
Yalnızca
dayanan uluslarsa fakirleşecek.”
Yeni dünya düzeninde Türkiye’nin yerinin neresi olacağına dair konuşmalar da yapılmış.
Akademisyenlerin konuşmalarından anladığımıza göre dünya yeni bir kulvara geçmek durumunda gibi görünüyor.
Devletlerin gücünü uluslararası şirketlere kaptırdığı
küresel ekonomik düzenin sonuna gelindiğini ve yakında devletlerin yeniden eski güçlerine kavuşacağını düşünüyor birçok akademisyen.
Dünya konjonktürüne uygun şekilde
de aynı dönüşümün olacağı dile getiriliyor.
Akademisyenler, küreselleşmenin kontrolsüz geliştiği ve bu yüzden de bunun devletler eliyle kontrol edilmesi gerektiğine dikkat çekiyorlar.
Peki, devletlerin küresel şirketlere kaptırdığı güçlerini yeniden geri alabilmesi mümkün mü?