Genç kuşaklar tarlayı bahçeyi ambalajlı ürün üreten markaların reklamlarında veya ağalı, konaklı köy dizilerinde görüyor.
Yediğimiz yeşilliklerin, meyvelerin domates, biber, salatalıkların bahçelerde
üretildiğini duyunca yüzü ekşiyor.
Çünkü
gençler organik gübrenin hayvan atıkları olduğunu bilmiyor.
Okullarda öğretilmiyor, evde de konuşulmuyorsa çok yadırgamamak lazım.
Küreselleşme ile gıdada artan dev boyutlu üretim
dönemini tarihe gömerken,
dönemini başlattı.
Genç kuşağın yedikleri, tükettikleri, tercih ettikleri ürünler artık tarladan değil
geliyor.
Nüfusla birlikte artan
dünyanın her yerinde aile işletmeleri dediğimiz küçük çiftçiliği de bitirdi.
Ve sanayileşme sonunda insanı topraktan kopardı.
Şimdi toprak denince akla gelen ilk şey
değil.
, konut, gayrı menkul, korunaklı yüksek duvarlı lüks siteler, kentsel dönüşüm vesaire.
Fabrikaların
, bozulmayan paketli gıdaların miktarı tarladan gelen gıdaların miktarını geçti.
Yetersiz beslenmeden çok dengeli ve sağlıklı beslenme eskiye göre çok daha büyük önem kazandı
Bugün sağlık alanındaki birçok hastalık ve problemler yetersiz beslenmeden değil,
kaynaklanıyor.
Ama yeryüzünün birçok yerinde de
derinleşerek devam ediyor.
Sadece en alttakilerin değil, orta ve üst sınıfın da dengesiz beslenmeden kaynaklanan yetersiz beslenme sorunları var.
Yani hem yetersiz hem dengesiz olduk.
Çözümlerde eşitlenemezsen sorunlarda eşitlenirsin.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden
Prof. Dr. Hasan Rüştü Kutlu ve Dr. Gözde Kutlu
, ülkemizde tarım, gıda, beslenme ve sağlık alanında yaşanan sorunları ve bunlara çözüm önerilerini içeren detaylı bir çalışmaya imza atmış.
Araştırmada dengeli beslenmenin önemine değinilmiş ve
yaşanan sorunlar on başlık altında
incelenmiş.
Tarım, gıda ve beslenme sorunları ile ilgili çözümlerin sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan beklenmesinin doğru olmadığı, toplum sağlığına yönelik çalışmalarda kamu ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğinin, gıda üreticilerinin çabalarının,
ile kararlılığının da gerektiği vurgulanmış.
Araştırmada yer alan Tarım-Gıda-Beslenme ve Halk Sağlığı ekseninde yaşanan sorun ve çözümleri şöyle özetleyelim;
Ülkemizde yıllık kişi başı
tüketimi 150 kg;
kırmızı et, piliç eti, balık ve yumurta
tüketimi ise 50 kg.
Sağlıklı beslenme için bu değerlerin en kısa sürede 100+100 kg’a çıkartılması gerekiyor.
Bu tüketim miktarına süt ve süt ürünleri ile meyve ve sebze dahil değil.
Araştırmada sorunun sadece
dolayı ulaşamamaktan değil, dengesiz beslenmekten örneğin
ihtiyaçtan az veya fazla tüketmekten
de kaynaklandığına dikkat çekilmiş.
Tercih edilen ambalajlı gıdalar
da sorunun en büyük parçası bana göre.
Karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineral
alımı toplumda her geçen gün artan sağlık sorunlarına (
yüksek tansiyon, diyabet, kalp, kanser, guatr, obezite vb.
), çoğu zaman tedavisi mümkün olmayan hastalıklara veya çok büyük tedavi masraflarına neden oluyor.
Sağlık sorunuyla hastaneye başvuran vatandaşların
hastalıklarının altında yatan temel (primer) neden dengesiz beslenme.
Dengesiz beslenmeye bağlı yaşanan sağlık sorunlarının kamuya maliyetinin iş gücü kaybı hariç yaklaşık
civarında olduğu tahmin ediliyor.
En fazla kullanılan ilaçlar
rahatsızlıkları ile ilgili.
veya fonksiyonel gıda (sağlığa olumlu yönde katkı sağlayan gıdalar) adı verilen ürünlerin tanıtımlarında halk
. O yüzden de bu takviyeler halk arasında
kullanılıyor.
Oysa dengesiz beslenmeye bağlı gelişen tüm hastalıklardan sağlıklı beslenme yoluyla korunulabilir ve sağlık harcamaları azaltılabilir.
En ucuz tedavinin sağlığı koruma olduğu gerçeğini unutmamalıyız.
Ne diyordu Kanuni Sultan Süleyman’ın o meşhur şiirinde;
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
En büyük zenginlik ve en büyük nimet
. Bütün cihanı verseler sağlık olmadıktan sonra hiçbir
yoktur.