Batılı ülkeler konuyu “Eğitimde erkekler neden geri kaldı” sorusu üzerinden inceliyor. Türkiye için erken bir tartışma konusu bu ama yakın geleceğin en önemli konularından biri olmaya aday. Nedeni şu; Küreselleşen dünyanın geleceğinde kimler söz sahibi olacak? Sosyoloji alanında doktora yapan Yunus Vehbi Karaman, Güncel Sosyoloji Dergisi’nde yayınlanan makalesinde bizim için henüz erken bir tartışma konusu olsa da Türkiye’de de kızların erkeklerden daha başarılı olduğunun istatistiklerde görülmeye
Batılı ülkeler konuyu “Eğitimde erkekler neden geri kaldı” sorusu üzerinden inceliyor.
Türkiye için erken bir tartışma konusu bu ama yakın geleceğin en önemli konularından biri olmaya aday.
Nedeni şu; Küreselleşen dünyanın geleceğinde kimler söz sahibi olacak?
Sosyoloji alanında doktora yapan
Güncel Sosyoloji Dergisi’nde yayınlanan makalesinde bizim için henüz erken bir tartışma konusu olsa da Türkiye’de de kızların erkeklerden daha başarılı olduğunun istatistiklerde görülmeye başlandığını söylüyor.
Bunun anlamı şu;
yakın gelecekte iş dünyasında,
eğitim alanında, siyasette ve birçok alanda kadınların ciddi bir ağırlığı olacak.
1990’lı yıllardan itibaren ekonomik anlamda kalkınmış ülkelerde yeni bir olgu olarak erkeklerin eğitim süreçlerinde neden geri kaldıkları tartışılmaya başlanmış.
Amerika, İngiltere Avusturalya
gibi ülkelerde eğitime katılımda kızların okula gönderilmeleriyle birlikte eğitim süreçlerinde erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre daha başarısız oldukları görülmüş.
Konuyu tartışmaya açan Karaman makalesinin özetinde şunları söylüyor;
“Toplumsal dönüşümü veriler üzerinden takip etmek mümkündür.
Bu veri kaynaklarından birisi de eğitim istatistikleridir.
Kentleşmiş, iktisadi olarak kalkınmış ve eğitimin yaygınlaşmış olduğu ülkelerde görülen erkeklerin eğitimde geri kalması olgusunun Türkiye’de de ortaya çıkan bir eğilim olduğu görülmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve Yüksek Öğretim Kurumu’nun
yayınladığı istatistikler, Türkiye’de de erkeklerin eğitimde geri kalmaya başladıklarını göstermektedir. Bu araştırma, Türkiye’de erkeklerin eğitim süreçlerinde ve eğitimdeki istihdam alanlarında kadınlara nazaran istatistiksel olarak geri kalmaya başladıklarını ortaya koymaktadır.”
Konuyu erkekler üzerinden inceleyen araştırmacı yazar Levant’ın düşüncesi makalede özetle şöyle geçiyor;
Erkeklerin hakim rolünü kaybetmesinin nedenleri arasında,
geçimi sağlama sorumluluğunun ve iyi aile babası rolünün kaybı
önemli yer tutuyor.
Aile reisi rolünün kaybı, kadının da istihdama katılması, boşanma dinamikleri değişmesi, medyadaki erkeklere yönelik muamele gibi etmenler
ortaya çıkmasına neden oluyor.
Levant, erkeklerin bu yeni duruma nasıl uyum sağlayacaklarını bilmedikleri için kendilerini yetersiz hissettiklerini ve bununla başa çıkmayı öğrenmeleri gerektiğini vurguluyor.
Makale batıdaki araştırmacıların düşüncelerini şöyle özetliyor; “1990’lı yıllardan itibaren sanayileşmiş ülkelerin büyük bir kısmında
kadınların üniversiteye erişim oranları erkekleri geride bırakıyordu.
Yine üniversite öncesi eğitimde de kız öğrencilerin daha başarılı olduğu tartışılıyordu.
Öyle ki Philip Zimbardo artık kadınların erkekleri ilkokuldan üniversiteye kadar her kademede geride bıraktığını söylüyordu.
İngiltere’de Willis’in 1977’de yaptığı öncü çalışma ise işçi sınıfına mensup erkek çocukların okulu bir
gösterim sahnesine dönüştürdüklerini dile getirmişti.
Bu çocuklar okul otoritesini reddetmeyi, sınıfta kurallara uymak yerine eğlenmeyi ve
eğitime muhalefeti güçlü erkekliklerini
göstermenin bir aracı olarak benimsemişlerdi.
Benzer şekilde Pascoe’nun (2011) 18 ay boyunca süren saha çalışması da erkek lise öğrencilerin
erkeklik kimliğini nasıl yeniden inşa ettiklerini
ve erkek kimliğin sorgulamasını yapıyordu.
İngiltere ve Avustralya kamuoyu erkeklerin eğitimde yaşadıkları sorunları erken dönemde tartışmış, hükümetler bununla alakalı politika dahi geliştirmiş. BBC’nin 1998 yılında İngiltere’de yayınladığı
Hükümet, Erkek Çocukların Başarısızlığıyla Mücadele Ediyor
başlıklı haberi, bu tartışmanın çeyrek asır öncesinde de yapıldığına ve hükümetlerin politika ürettiğine işaret ediyor.”
Küreselleşen dünya, “kadınları sosyal hayata dahil ederek onları kazanalım” derken erkekleri mi kaybediyor?
Umarız bu önemli konu bu makale ile Türkiye’nin gündemine girer.
Bu konuyu tartışırken hukuk tanımayan soykırımcı
, dünyanın vurdumduymazlığına yaslanarak kadın erkek çocuk gözetmeden yok ettiğini,
okula gidecek çocuk ve genç bırakmamak gibi bir hedefinin olduğunu unutmamalıyız. Gazze’deki katliamı durdurmak tek tek insanlığın ertelenemez en önemli görevi olarak duruyor.
#Toplum
#Sosyoloji
#Yaşar Süngü