Enflasyonun zengin ve yoksulları

04:0012/06/2024, среда
G: 12/06/2024, среда
Yaşar Süngü

1970’lerden 2000’lere kadar yüksek ve sürekli enflasyonla mücadele eden Türkiye, 2000’li yılların başında uygulamaya koyduğu politikalarla bu sorunu büyük ölçüde çözmüştü. Yaklaşık bir 10 yıl kadar küresel ve yerel ekonomilerde işler yolunda gibi gözüküyordu. COVID-19 salgını dönemi sonrasında küresel enflasyon dalgası bütün ekonomileri raydan çıkardı. Enflasyonu düşürmeye odaklı para ve maliye politikaları, orta ve alt gelir grubundaki kesime ilave mali bir yük oluşturdu. Enflasyon karşısında sabit


1970’lerden 2000’lere kadar yüksek ve sürekli enflasyonla mücadele eden Türkiye, 2000’li yılların başında uygulamaya koyduğu politikalarla bu sorunu büyük ölçüde çözmüştü.

Yaklaşık bir 10 yıl kadar
küresel ve yerel ekonomilerde
işler yolunda gibi gözüküyordu.

COVID-19 salgını dönemi sonrasında küresel enflasyon dalgası bütün ekonomileri raydan çıkardı.

Enflasyonu düşürmeye odaklı para ve maliye politikaları, orta ve alt gelir grubundaki kesime ilave mali bir yük oluşturdu.

Enflasyon karşısında sabit ücretli kesimin satın alma gücü azalırken
asgari ücret alan çalışanlar ve emekliler
bir anda kendilerini yoksul sınıfın içinde buldular.
Diğer yandan
taşınır ve taşınmaz malı
olanların bir kısmı enflasyonun ezici ufaltıcı tesirlerinden korunurken
toprak ve mülk sahiplerinden
oluşan bir kısmı da inanılmaz bir zenginliğe kavuştu.

**

Son yıllarda çok konuşulan para politikası meselesi ve ekonominin genel görünümü,
İLKE Vakfı İKAM
tarafından hazırlanan İktisat İzleme Raporu 2023 ve Para Politikası raporunda analiz edilmiş.

Raporun tamamını okumak isteyenler için; https://ilke.org.tr/iktisat-izleme-raporu-2023-turkiye-ekonomisinin-gorunumu-1#ekip

Raporda enflasyonla mücadele için faaliyete geçen düzenlemelerin piyasa tarafından benimsenmemesinin beklentilerin bozulmasına yol açtığı vurgulanıyor.

4 Haziran 2024 tarihinde İstanbul’da düzenlenen etkinlikle kamuoyuna tanıtılan.

İktisat İzleme Raporu 2023’te,
enflasyonu düşürmeye yönelik politikalar, Rusya-Ukrayna savaşı,
Gazze’deki
soykırım ve Süveyş Kanalı’ndaki aksamaların yarattığı ekonomik belirsizlikler; Türkiye özelinde ise 6 Şubat Depremi, genel seçimler, Merkez Bankası kararları ve uygulanan para politikalarıyla birlikte piyasa hareketlerinin ekonomik etkileri masaya yatırılmış.

**

Rapora göre 2008 küresel finans krizinden sonra uygulanan yurtiçi genişleyici politikaların uzun süre devam etmesi, borçlanarak büyüyen bir ekonomik yapı ortaya çıkardı.

2013 yılından sonra ekonomide
verimlilik
azalmaya başlarken, kısa vadeli yaklaşımlarla ve talep şoklarıyla büyüme desteklenmeye çalışıldı.

2017 yılından itibaren enflasyon çift hanelere yükseldi, fiyat istikrarı ve bütçe disiplini bozulmaya başladı.

Raporda bu yapısal sorunların henüz çözülemediği ifade ediliyor.

Emtia piyasasındaki yükselişler
şirket kârlılıklarını
artırdı

Emtia piyasasında artan kâr marjları, maliyetlerin yükselmesine neden oldu.

Bu durum alt sektörlerde fiyat baskısını yaydı ya da darboğazlar nedeniyle oluşan
geçici tekeller
fiyatları yukarı yönlü baskıladı.

Bu süreçte çalışanların reel ücretlerinde aşınma meydana geldiği ve ücretlerdeki düşüşün yeterince telafi edilemediği, edilse bile enflasyona sebep olacağı gerekçesiyle eleştirildiği belirtiliyor.

Rapora göre
şirket kârlılıklarının artması,
enflasyon artışında önemli bir etken oldu.

2023 yılı beyana dayalı Kurumlar Vergisi tahsilatında, bir önceki yıla göre yüzde 2000 oranında artış yaşandı.

Aynı dönemde, kaynakta kesilen gelir vergisi tahsilatındaki artış yüzde 94,3’le sınırlı kaldı.

TÜİK tarafından açıklanan yıllık enflasyonun yüzde 64,77 olduğu göz önüne alındığında, stopaj yoluyla tahsil edilen gelir vergisinde dikkate değer bir artış olmadığı ifade ediliyor.

**

Raporda
enflasyon ataletinin
enflasyonun önemli bir kaynağı haline geldiğine şöyle dikkat çekiliyor;

Yüksek enflasyon beklentilerinin kırılamaması ve fiyatlama davranışlarının sürekli olarak geçmiş enflasyona endeksli olması enflasyon ataletine neden olmaktadır.

Ayrıca, 2021 yılından bu yana devam eden yüksek enflasyonun tüketicilerin
fiyat algılarını bozması,
fiyat koyucu firmalara kârlarını artırmaları için önemli bir alan sağlamıştır.

Maliyetlerin üzerinde artan kârlılıklar ise fiyatlama davranışlarının enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerini pekiştirmiştir.

Yıllık enflasyonun yaklaşık
yüzde 15’
i fiyatlama davranışlarındaki bozulma kaynaklıdır.

**

Raporda enflasyonun toplum ahlakını bozduğuna dikkat çekiliyor.

Yani ekonomik hayatımızda küçükten büyüğe kadar satıcı tarafı gerek kendi gelir seviyesini korumak için gerekse yüksek kazanç için helal kazançla yetinmiyor.

Biz de onu söylüyoruz.

Bu kirli hava, pazardaki sahtekar köylüden bürokrata, ev sahiplerinden plazaların tepelerinde oturan yönetici ve patron katına kadar çıkmış.

Ekonominin ahlakı olsaydı küresel şirketler Gazze’de çocukları öldürenlere destek veremezdi.
#Ekonomi
#Toplum
#Gazze
#Yaşar Süngü