Antik Yunan felsefesini Batı'ya aktararak karanlık Avrupa’ya ışık olan en önemli filozof ve devlet adamı
diyor ki, Bilgisizlik, insanın gönül rızasıyla istediği bir talihsizliktir.
Milattan önce 106 doğumlu bir bilgin
.
571 doğumlu son kılavuz
de “Cahil cesurdur” diyor.
1821 doğumlu
de; “Cahil olmak ayrı, pislik olmak ayrıdır” demiş.
Teknolojik değişimin dışında 2 bin yıl önceki insanla bugünkü insan arasında hiç fark yok, 2 bin yıl sonraki insanın da bugünkünden farkı olmayacak.
her zaman tarihte yerini alacak.
Bundan 923 yıl önce yaşamış olan
de şöyle uyarmış öğrencilerini;
“Ey oğul, terk etmen gereken dört öğüt şunlardır:
Gücün yettiği kadar hiç kimseyle hiçbir mesele hakkında tartışma.
Çünkü
riya, hased, kibir, kin, düşmanlık, övünme
ve diğerleri gibi her türlü kötü huyun kaynağı bu tartışmalardır.
İlla tartışacaksan şu iki özelliğe dikkat edeceksin;
, doğrunun senin veya karşındakinin ağzından çıkması arasında senin için fark olmayacak.
, tartışmayı kalabalık ortamda değil, baş başa, tenhada yapacaksın.
Bil ki
kalpleri hasta olanlar,
de doktorlardır.
Eksik âlimlerse tedaviyi tam yapamaz. Kâmil âlim de her hastalığı tedavi edemez. Ancak tedaviyi kabul edip iyileşmesini umduğu hastalıkları tedavi eder.”
“
hastalığı dört çeşittir; Bunlardan ikisi tedaviyi kabul eder, ikisi etmez.
Birincisi, tedaviyi kabul etmeyen cahilin soru sorması, karşı tarafa olan
ileri gelir.
Senin yapman gereken ondan yüz çevirmen ve hastalığıyla ilgili onu baş başa bırakmandır.”
“Tedavi kabul etmeyen ikinci grup, cahillerin hastalığı
ileri gelir.
şöyle buyurmuştur: “Ölüleri diriltmekten aciz kalmadım da ahmakları iyileştirme konusunda aciz kaldım”
Ahmak kişi kısa bir süre ilim peşinde gider, bir şeyler öğrenir, daha sonra ömrünü ilim öğrenmekle geçiren büyük âlimle yarışmaya kalkar ve ahmaklığından dolayı sorular sorup itiraz eder. Böylelerinin
sorularına cevap vermekle uğraşma.”
cahil, doğru yoldan gitmek ister, soruları da gerçekten yararlanmak içindir. Fakat hakikatleri anlama kapasitesi çok düşüktür; bunlara cevap vermekle de meşgul olma.
, tedavi kabul eden hastalığa gelince, bu kişi öğrenmek isteyen akıllı ve anlayışlı, hased ve öfkeye, arzularının, mevki ve paranın sevgisine mağlup olmayan kimsedir.
Doğru yolun taliplisidir, soru ve itirazın sebebi haset, inat ve imtihan kastı değildir.
Bu kişi
sorusuna cevap vermekle meşgul olmak caiz, hatta vaciptir.”
“Sakınman gereken en önemli husus, insanlara nasihat vermektir,
çünkü bunda birçok sakıncalar mevcuttur. Ancak söylediğinle önce sen amel eder de sonra başkalarına nasihat edersen durum değişir.
Bu konuda Hz. İsa’ya söylenen şu sözün üzerinde düşün: “Ey Meryem oğlu!
Kendi nefsine nasihat et,
o bunu tutup kabul ederse diğer insanlara o nasihati et. Aksi takdirde Rabb’inden utan.!”
Nasihat ettiği şeyleri kendi yapmayan ama başkalarına tavsiye eden böylelerinden kaç.
Bunların yaptığı kötülüğü şeytan bile yapamaz.”
“Kaçınılması gereken şeylerden biri de, idareciler ve sultanlara yakın ve samimi olmaktır.
Onlarla görüşmek, meclislerinde bulunmak, içli-dışlı olmakta büyük bir mahzur vardır.
Eğer böyle olmak gibi bir mecburiyetin varsa,
sakın onlara övgüler düzme.
İdarecilerden gelen
bunların helal olduğu bilinse bile kabul etme.
Çünkü bunlara tamah etmek (sahip olma tutkusu, açgözlülük) dini ifsad (bozar) eder. Bunu yapmanın neticesinde
yağcılık ikiyüzlülük ve zulümlerine
onay vermek durumu ortaya çıkar.
Bütün bunlar ise dinde
zuhur etmesidir.
Onlardan gelen ihsanları kabul edip dünyalıklarından yararlanmanın
en hafif zararı onları sevmektir.
Din hususunda ve insanoğlunun akıbeti için bundan daha
ne olabilir.?
Bazı insanların sana ondan gelen paraları alıp
dağıtmanın en uygun ve güzel yol olduğu, aksi takdirde o
bu parayı kötü yollara, günah işlere harcayacağı, senin zayıf insanlara harcamanın onların harcamasından daha hayırlı olduğu hakkındaki sözlerine de kulak asma.
Mel’un şeytan birçok kimseyi bu vesvese yoluyla mahvetmiş,
sürüklemiştir.”
dunyabizim.com; / Mahmut Şevket Serik/
Ey oğul-Hak yolcusuna öğütler