Küresel ekonomik zihniyet dijital teknolojinin her yanı sarmasıyla değişirken ekonomik faaliyet alanları ve üretilen mal ve hizmetler de değişiyor.
Bunların arasındaki en çarpıcı değişim enerji alanında.
Kömürden petrole, petrolden elektriğe oradan da güneş, rüzgâr gibi enerjilere doğru hızlı bir dönüşüm var.
Ve Türkiye bu alanda küresel ekonomide oldukça etkin.
Türkiye’nin en büyük kapasiteli ilk yerli
yeşil hidrojen tesisi Bandırma Enerji Üssü’ne
kurulacak.
Öte yandan yerli elektrikli aracımız
birlikte ülkede akaryakıt istasyonları da yeni duruma göre değişiyor.
Türkiye’de elektrikli şarj istasyonu kurmak için 124 şirket lisans almış.
Geçen yıl toplam elektrikli araç satışı 7 bin 540’ı aştı.
Elektrikli araçların toplam araç pazarındaki payı yüzde 1.
Kullanımdaki toplam elektrikli araç sayısı 16 bini aştı.
Mevcut küresel şirketler de dönüşüm konusunda hızlı.
konsorsiyumu CrossWind ile teknoloji geliştirici Oceans of Energy denizdeki ilk ‘yüksek dalga’ güneş enerjisi santralini Hollanda açıklarında Hollandse Kust Noord (HKN)
inşa edecek.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın
(IEA) Küresel Elektrikli Araç Görünümü raporuna göre, dünyada geçen yıl (2022 yılında) elektrikli araç satışları 10 milyonu aşmış.
Küresel elektrikli araç satışları 2017’de bir milyon seviyesindeydi.
Elektrikli araçların toplam araç satışları içindeki payı şimdilik yüzde 14.
Bu oran 2020 ve 2021’de sırasıyla yüzde 4 ve yüzde 9 seviyesinde bulunuyordu.
Pazardaki
elektrikli araç model sayısı 500.
Kullanımdaki elektrikli araç sayısı 26 milyon.
Geçen yılki küresel elektrikli araç satışlarının yüzde 60’ı Çin’de yapıldı.
, bu kapsamda en büyük ikinci ve üçüncü pazarlar durumunda.
Avrupa’daki elektrikli araç satışlarında
başı çekiyor.
Bu yıl dünyada satılan tüm araçların yüzde 18’ini, bir başka deyişle yaklaşık her
5 araçtan birini, elektrikli araçların
oluşturacağı öngörülüyor.
Dünyada hızla büyüyen
“yeni enerji ekonomisinin”
itici güçlerinden biri elektrikli araçlar olacak deniyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı
’un tespiti yerinde: “Elektrikli araçlar küresel araç üretim endüstrisinde tarihi bir dönüşüme öncülük ediyor”.
Bu gelişmeler küresel petrol talebine nasıl etki edecek?
Sorunun cevabını Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı şöyle veriyor;
“İçten yanmalı motorlar, yüzyılı aşkın süredir rakipsiz hale geldi ancak elektrikli araçlar mevcut durumu değiştiriyor.
Elektrikli araçlar, 2030’a kadar günde en az 5 milyon varil petrol ihtiyacını da ortadan kaldıracak.
Arabalar bu değişimin sadece ilk dalgası
, elektrikli otobüsler ve kamyonlar da çok yakında onları takip edecek.”
Bu küresel ekonomideki değişimin bir de
var.
Dijital teknolojiyle artan
küresel ekonomik zihniyeti değiştirecek gibi gözüküyor.
Aşağı sınıflardan yukarı sınıflara doğru hızla tırmanan ve oralarda yer bulan
var.
Bu sınıf bugün için yukarıdakilere kazandırarak büyüse de yakın gelecekte onları tahtından etmeye aday.
İş dünyasının temsilcileri
farkındaymış gibi davranıyorlar ama değişimin farkında değiller.
Bencilce ve üst perdeden konuşmalarından, kısa vadeli çıkarlar peşinde koşmalarından,
söz konusu olduğunda
gibi olmalarından,
beceriksizliklerinin faturasını çalışanlara çıkartmalarından.
Zaten onları dinlerken, değişimi algılayamadıklarını anlıyorsun.
İş dünyasında dijital teknoloji ile gelen rekabetin sonucunda yakın gelecekte herkes
olacak ama gönülden değil,
olduğu için yani kazandırdığı için.
Geçen hafta Sapanca’da düzenlenen
Uludağ Ekonomi Zirvesi’ne
katılan konuşmacılardan sadece bir tanesi değişimi doğru ve eksiksiz anlayabilmiş ve durumu şöyle özetlemiş;
“Bugün olduğu kadar hiçbir zaman ortak kaderi paylaşmadık. İnsanlık olarak çok birbirimize bağlı ve bağımlıyız günümüzde.
En zayıf halkamız kadar güçlüyüz.
Sürdürülebilirliği içselleştirmiş bir iş dünyası olmazsa olmaz hale geldi. Gayri safi milli hâsıla aslında insanların refah düzeyini yansıtmıyor ve ölçemediğimiz şeyi de
.
İnsanlık olarak
ve yeni bir liderlik tanımına ihtiyacımız var. Daha içten dışa liderlik eden insanlara ihtiyacımız var.
Kendi değerlerinin farkında
ve onlarla uyum içinde yaşayan, sadece
ile değil,
ile de hareket eden bir liderlik kavramına ihtiyacımız var.”