Kapitalizmin yüzlerce kusurunu bulmak mümkün ama sistemin bütün kusurlarının altında yatan, bütün kusurları tetikleyen ve bütün kusurları doğuran şey
bağlı üretim tarzı.
O çok üretecek sen de çok tüketeceksin ve sistem işleyecek.
Sistem insani olmadığı için de 10 yılda bir duvara çarpacak.
Küresel ekonomik sistem her duvara çarptığında
hazırlıksız yakalananlar, gelirinden fazla gideri olanlar ve zayıflar
elenirken sisteme yeni oyuncular girecek ve ekonominin çarkları yeni sermaye sahipleri ile dönmeye devam edecek.
Dünya ekonomisi
ile birlikte büyük bir değişim sürecine girdi.
Belki de tüm yaşadıklarımız ve yaşananlar pandemi öncesi çöken bir küresel ekonomik sistemin çöküşünü örtbas etmek için veya kendi çıkarlarını sürdürmek için
2 ayaklı küresel sermayedarların
(şeytanların) düğmeye basmasıyla başlayan kirli bir oyundu.
Eleğin üstünde kalanlara bakmak lazım.
Hangi sektörlerde kimler kazandı?
Kırk yılı aşkın bir süre Londra’da çeşitli finans kurumları için ekonomist olarak çalışan
, kapitalizmin kusurları olan bir üretim tarzı olduğunu ve bu üretim tarzının insanların ihtiyaçlarını küresel ölçekte karşılamak amacıyla
ahenkli ve istikrarlı gelişimine asla müsaade etmeyeceğini söylüyor.
Ekonomi alanında iki kitabı bulunan iktisat uzmanımız
küresel finansal krizinin ve sonrasında kapitalist üretimdeki derin küresel durgunluğun nedenini şöyle anlatıyor;
“Belirli bir noktada, banka borçları ve
ve bunların (dünya çapında satın alınan) ipoteğe dayalı türevlerine olan ‘çeşitlemeleri’, üretken sektörlerde kâr olarak sermayeye çevrilemez olunca düşüş baş gösterdi ve gelirler geri çekildi.
Finansal spekülasyonun büyük
çok geçmeden çöktü.
Bankacılıkta yaşanan çöküş ve muazzam kredi darlığı Avrupa’yı sardı.
Kredi daralması
gayrimenkul piyasalarını,
haddinden fazla aşırı-kaldıraçlı gayrimenkul ve şirketler sektörünü vurdu.
Yunanistan’a diz çöktürüldü
. Çünkü bir yandan, evvelce Yunan şirketlerinin bilhassa gayrimenkulde
ucuz fiyata hoyratça borçlanmaları
, diğer yandan bu aynı şirketlerin ve zenginlerin sermaye kaçışı ve vergi kaçakçılığı şu anlama geliyordu ki, Yunan hükümetinin, ekonomideki bir çöküşü idare edecek ve yanı sıra
Fransız ve Alman bankaları
gibi kreditörlerinin taleplerini karşılamaya yetecek miktarda geliri yoktu.
Bu yüzden
Avro krizi küresel kapitalizmin ağır bir kriziydi.
Avrupa’nın daha zayıf ülkeleri bu krizden çok daha sert etkilendi, çünkü bu ülkeler
gibi merkezden gelen yatırımlara bağımlıydı.
Bununla birlikte, Avrupa liderleri daha zayıf ekonomileri destekleme konusunda pek de istekli değillerdi.
krizinin nedeni borsa çöküşüydü;
küresel krizin nedeni petrol fiyatlarının yükselmesiydi;
Büyük Durgunluğu ise gayrimenkul krizinden kaynaklanmıştı.
Bu demektir ki, krizlerin, keşfedilmeyi bekleyen, altta yatan genel nedenleri vardır.”
“Bugün özellikle
ABD dünyada hâkim hegemonik sermayedir.
Her 60-70 senede bir kapitalizm ‘normal’ bir durgunluktan/krizden farklı olarak
girer.
1880’lerde olan, 1930’larda ve bugün olan budur.
Krizlere dair yapılan tartışmalarda kârlılık hususunun dikkate alınmamasının nedeni
hem ideolojik hem de kuramsaldır.
Emek gücünün sömürüsüne dayanan bir kâr teorisine yer verilmez.”
Ünlü iktisat tarihçisi
Hocamız Avrupa’da doğan kapitalizmle Osmanlı ekonomisi arasındaki farkı şöyle anlatıyordu; “Osmanlıların zihin dünyalarında ekonomiye ilişkin tasavvur, en genel anlamıyla,
ihtiyaçların karşılanması
noktasında toplanıyordu.
Devletin ve toplumun bütün katmanlarının ihtiyaçlarını karşılamak, iktisadî faaliyetin
ve
temeli idi.”
Yani Osmanlı döneminde ekonomide rekabet yok, dayanışma var ve ekonomide kuralları toplumun ihtiyaçları belirliyordu.
İnsani olduğu için bu sistem 600 yıl yaşadı.
Bugünkü küresel ekonomik sistemde
göre üretim yapılmıyor.
Sistem dayanışmaya değil ezici yok edici rekabete
dayalı ve aşırı kazanca odaklı.
İnsani olmadığı için de 10 yılda bir duvara çarpıyor.