Toprağa ekilen en stratejik ürün buğdaydır.
ne kadar gelişirse gelişsin bu stratejik ürünün değeri hiçbir zaman değişmeyecektir.
Ekmek ya da yöresine göre farklı gıdalar katılarak, farklı pişirilerek yapılan pide sofraların olmazsa olmazıdır.
2020 yılında 3 milyon ton un ihracatıyla 1 milyar 100 milyon dolar gelir sağlayan Türkiye, 7 yıldır dünyanın un ihracat şampiyonluğunu elinde tutuyor.
Peki,
bu sektörü nasıl etkileyecek?
Antalya’da yapılan
Türkiye Hububat Kongresi’nde
sektör temsilcileri bu sorunun cevabını aradılar.
Uzun yıllar ortalamasına göre içinde bulunduğumuz yılın
1.7 derece artış gösterdi, tarım alanları için
miktarında ise yüzde 20’lik bir azalma yaşandı.
2 derecelik
2050 yılında 84 milyon kişiyi daha açlık riski ile karşı karşıya bırakacak.
Yani daha önce her 10 yılda bir yaşanan
, bundan sonra 5 yılda bir karşımıza çıkması bekleniyor.
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Platformu'nun
yaptığı araştırmanın sonuçları pek umut verici değil.
Eldeki sonuçlara göre küresel sıcaklıktaki her bir derece artış, dünyadaki mahsul verimini
yüzde 6,
yüzde 3,2 ve
ise yüzde 7,4 oranında azaltacak ve besin değerini düşürecek.
sezonu için gelen ilk verileri değerlendiren sektör temsilcilerine göre
zincirinde ürün fiyatlarının sürekli baskılanması ancak ekilebilecek a
ve diğer yem bitkilerinde aynı regülasyonun yapılamaması,
buğday aleyhine gelişmesine sebep oldu.
Bu nedenle alternatif ürünlerin dekar başı gelirinin yüksek seyri, çiftçinin buğday ekiminden kaçışını hızlandırdı.
Buğday ekim alanları
olarak yıllar içerisinde 2000 yılında 9,4 milyon hektardan 7 milyon hektara düştü.
sektörü de hububat mamulleri ihracatında son yılların parlayan yıldızı oldu.
2016 yılında 422 milyon dolar olan
ihracatı, 2020 yılı sonunda 762 milyon dolara yükseldi.
4 yılda yüzde 80 artarak,
sonra dünyanın en büyük ikinci makarna ihracatçısı konumuna geldi.
Buğday, Anadolu topraklarının dünyaya sunduğu en değerli hediyelerden birisi.
12 bin yıl önce Karacadağ’ın
eteklerinden tüm dünyaya yayılan bu ürün, bugün dünya sofralarının en önemli besin maddelerinin başında.
Buğdayın anavatanı olan Anadolu, tarihte bilinen ilk değirmenlerin de kurulduğu bölge.
Araştırmalara göre dünyada tahminen
400 bin civarında bitki türü
var.
Oysa, küresel gıda arzının yüzde 75’nin kaynağı, 12 bitki türü ve 5 hayvandan geliyor.
Sadece 3 ürün; -yani
- insan beslenmesinde bitkilerden alınan kalorinin yaklaşık yüzde 60’ını oluşturuyor.
İşte bu veriler
dünya için ne kadar
olduğunu gösteriyor.
yılına kadar dünya nüfusunun 10 milyara, Türkiye nüfusunun da
ulaşması bekleniyor.
Yapılan araştırmalar, bu nüfusu beslemek için bugünkünden yüzde 60 daha fazla gıdaya ihtiyacımız olacak.
Bu gıda üretimi için de yüzde 15 daha fazla
lazım.
Yani
, gıda ihtiyacının karşılanmasında gelecekte de ülkeler için kilit rol oynayacak.
Hububat üretimimiz ne durumda?
Bakanlığın verilerine göre son 19 yılda yüzde 20, son 3 yıllık dönemde ise yüzde 8 oranında artarak, 37 milyon tona yükselmiş.
Mamul madde sektöründe un ve makarna, iki önemli mamul ihracat ürünümüz.
ihracatında dünyada 1’nci,
ihracatında ise 2’nci sırada yer alıyoruz.
2002 yılından bugüne
ihracatı 11 kat,
ihracatı 30 kat,
ihracatı 15 kat,
ihracatı 5 kat,
ihracatı 4 kat artış sağlamış.
2020 yılında
ihracatımız yaklaşık 3 milyon ton,
ihracatımız 1 milyon 472 bin ton,
ihracatımız 283 bin ton,
ihracatımız 80 bin ton ve
ihracatımız ise 535 bin ton olarak gerçekleşmiş.
Ancak dünyada bu alanda söz sahibi olmamıza rağmen son 19 yılda toplam 22 milyar dolar tutarında 79 milyon ton
etmişiz.
Bu kadar ithalata karşılık, 35 milyar dolar tutarında 89 milyon ton buğday ve mamulleri ihraç ederek, yaklaşık 14 milyar dolar
versek de Anavatanı
ithalat etmek bize yakışmıyor.
Sektör temsilcileri bu ithalatın sıfırlanması için kafa yoruyorlar mı bilmiyorum.