Hanna Swida Ziemba, “Eski kuşaklar kendilerini gelecek kadar geçmişle de tanımlıyorlardı” diyor ama yeni kuşaklar için var olan tek şey şimdiki zaman. Polonyalı sosyolog Ziemba, 30 yıl önceki kuşağın dünyada neden bu kadar saldırganlığın olduğunu sorgularken “ Yeni nesillerin böyle bir sorusu da yok sorunu da ” diyor. 1700’lü yılların sonunda gerçekleşen ünlü Fransız Devrimi’ni düşünceleriyle etkileyen İsviçreli sosyolog yazar Jean-Jacques Rousseau insanların özgürlüğe zorlanması gerektiğini savunanlardan.
Hanna Swida Ziemba, “Eski kuşaklar kendilerini gelecek kadar geçmişle de tanımlıyorlardı” diyor ama yeni kuşaklar için var olan tek şey şimdiki zaman.
Polonyalı sosyolog Ziemba, 30 yıl önceki kuşağın dünyada neden bu kadar saldırganlığın olduğunu sorgularken “
Yeni nesillerin böyle bir sorusu da yok sorunu da
” diyor.
1700’lü yılların sonunda gerçekleşen ünlü Fransız Devrimi’ni düşünceleriyle etkileyen İsviçreli sosyolog yazar Jean-Jacques Rousseau
insanların özgürlüğe zorlanması gerektiğini savunanlardan.
2017 yılında ölen Yahudi kökenli Polonyalı sosyolog ve filozof Zygmunt Bauman ise bugünkü dünyanın küresel şirketlere çalışan paralı akademisyenleri, reklam ve senaryo yazarlarının teoride değilse bile pratikte, insanlara mutlu olma paketi sunduklarını söylüyor.
Yani
mutluluk paketlenmiş, satılan ve alıcısı olan bir mal ve ürüne dönüşmüş durumda.
Ekonomik sektöre dönüşen sağlık alanında insanın mutlu olmasını sağlayan her şeyin
parayla satılan bir ilacı
var.
Sistemde karşılıksız vermenin yeri yok.
İnsan zaten ayartılmaya ve kandırılmaya müsait bir varlıktı, mevcut sistem insanları
kandırılmaya ve ayartılmaya daha çok eğiliml
i hale getirdi.
Ve bugünün insanları, yaşamlarını rekabetçi girişim uğruna harcayan
, sonsuza kadar çoğaltılabilecek arzu ve isteklerle hareket eden
, ekonomi, sosyal, siyasal ve eğitim gibi her alanda “başka alternatif yok” sürümünü kayıtsız şartsız kabullenen
dönüştürülmeye çalışılıyor.
Bu yönlendirme insanları karşılıksız hiçbir şey yapmamaya, cimriliğe, bencilliğe, ortak refaha kayıtsız kalmaya teşvik ediyor.
Zihinlerde ağa ve maraba ilişkisi kalıplaşmış.
Gökdelenlerde, plazalarda takım elbiseli,
kravatlı beyaz yakalı çalışanlar
diye tabir edilen insanların o bir arada yaşadığı muhteşem modern ofisler sizi yanıltmasın.
Üzerlerinden elbiseleri çıkarın, karşınıza bir ağa birkaç tane kahya çıkar.
Geri kalanı da marabadır.
Yani iş dünyasında
hiç bitmez.
Marchamont Nedham, 1659’da yayınladığı kitapta,
diyor ve devam ediyor: Savaş zulüm ve şiddet korkusundan kaçış, egoizmin canlanması ve özgürleşmeyle sonuçlanır.
, Zygmunt Bauman’ın dediği gibi herkesin fırsatı yakaladığında başvurduğu doğal bir yetenek.
Küresel ekonomik sistemin de insan üzerinde en sevdiği ve üzerine yatırım yaptığı yetenek budur.
İnsan,
asıl menfaatini göremeyen ve kendine zarar verebilen tek canlıdır.
Aklını kullanabilse rahatı, zevki ve mutluluğu ve huzuru için zulüm, haksızlık ve hırsızlığın kendi çıkarına hizmet etmediğini görebilir.
Toplumun refah seviyesi yükseldikçe
herkesin daha güvenli ve huzurlu olacağını tahmin edebilir.
Bauman, aklın gerçek menfaatleri keşfetme konusunu anlatırken, Alman filozof Kant’ın “
” formülüne başvuruyor.
Kant diyor ki:
, insanlara çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi, nasıl muamele görmek istiyorlarsa o şekilde davranmayı,
kendilerine yapılmasını istemedikleri şeyi yapmamalarını söyleyecektir.
Yani insanlar başkalarının hak ve çıkarlarına saygı duymalı ve başkalarının hak ve mülkiyetlerine karşı zalim ve tehditkâr bütün ayartmalara direnmelidir.
Ancak üzerimize çöken geçici
yüzünden umutların fark edilmesi zordur.
Görünen o ki diyor
, kendi zenginliklerinin ve nazlarının ve hazlarının peşindeki bencil bireylerin işlettiği ve hâkim olduğu piyasaların
insanları karşılıklı zulümlerin dehşetinden koruma konusunda isteksiz ya da aciz kalmıştır.
Oysa insanlar yaşadıkları ortamda
mutlu ve huzurlu olmak için
almaya, korunmaya ve kendilerini savunmaya olduğu kadar, vermeye, sevmeye ve paylaşmaya da ihtiyaç duyarlar.
” derken yazarın unuttuğu ve göz ardı ettiği bir gerçek var; Çıkarlar, vicdandan utandığı için çıplak dur-a-mazlar.
O yüzden bütün çıkarların üstü kutsal bir şal ile örtülüdür.
Ve tarihteki bütün haksızlıklar, zulümler, cinayetler, günahlar o şalın altında işlenmiştir ve işlenmeye devam etmektedir.
#Ekonomi
#Siyaset
#Politika
#Yaşar Süngü