Çok yoğun bir mesainin ardından özellikle gençlerde yaygın olarak kullanılan bir sözdür o; “
”.
İnsan çalışmaktan yorulmaz; çalıştığından keyif almamak yorar insanı.
En çok da çalışmamak yorar.
Kur’an’da geçen “
Bir iş bitince hemen başka bir işe koyul
” uyarısı boşuna değildir.
İnsanı ancak çalışmanın dinlendirdiği ve mutlu ettiği bu ayetle vurgulanır.
Bugün bilimin de deney ve araştırmalarla bulduğu ve ilan ettiği gerçek şudur;
Çalışmak sürekli enerji üretir, isteksiz çalışmak ya da tembellik yorar insanı.
Aldığı ücret ne kadar tatmin edici olsa da yaptığı işten ruhunu doyuramayan, ya da ruhuna keyif vermeyen bir işte çalışmak zorunda kalan insan verimsiz ve mutsuzdur.
Yanlış işlerde çalışan, çalıştırılan, çalışmak zorunda kalan insan hem kaynak hem de insan israfıdır.
O yüzden
her insanın bir mesleği bir de meşgalesi olmalıdır.
Ve eğitimin ilk aşamasında temel eğitimden daha çok çocukların yeteneklerinin ortaya çıkarılmaya çalışılması gerekmektedir.
Yeteneklerine uygun yönlendirilen çocuklar, gençlik dönemlerinde kendilerini iyi hissedecekler, mesleklerini ve meşgalelerini doğru seçebileceklerdir.
Meşgale derken
,
,
ve
gibi benzeri alanlardaki yeteneklerle yapılan işleri kastediyorum.
Meşgale, eğitimde olmazsa olmaz şartlardandır.
Yani her çocuğun ilkokulda belirlenmiş bir yeteneği keşfedilmeli ve okulla aile iş birliği ile bu yetenek geliştirilmelidir.
Bu iş hem devletin hem de ailelerin asli görevidir.
Sadece ders çalışan notları çok iyi olan çocuklara ihtiyacımız yok; Hem ders çalışan hem de kültür, müzik ve spor alanlarından her hangi biriyle uğraşan çocuklara ihtiyacımız var.
Onların da ihtiyaç duydukları şey bu;
Hafta içinde
Habitat Derneği’nin Infakto RW
ortaklığıyla gerçekleştirdiği Gençliğin İyi Olma Hali Raporu’nun beşincisi yayımlandı. Beş yıldır yayınlanan rapor gençlerin yaşam memnuniyetini inceliyor. 2017’den bu yana iki yılda bir yürütülen araştırma, 8 Mart-8 Nisan 2023 tarihleri arasında Türkiye’deki kentsel genç nüfusu temsil eden
28 farklı ilde, 18-29 yaş arası 1.228 gençle yüz yüze
görüşme yoluyla gerçekleştirildi.
Raporun en önemli bulgularından biri gençlerin
yaşamdan memnuniyeti ve geleceğe dair umutları,
büyük oranda istihdam şartlarına bağlı.
2017 yılında yaşamdan memnun olan gençlerin oranı yüzde 70,8 olarak kaydedilirken, bu yılki araştırmada bu oran yüzde 45,6 olarak ölçüldü. Gelecekten umutlu olduklarını belirten gençlerin oranı ise yüzde 43,7’ye geriledi. 2017 yılında bu oran yüzde 66,6 olarak ölçülmüştü.
Türkiye’deki gençlerle ilgili en kapsamlı araştırmalardan biri olan rapor, 18-24 yaş grubunda yer alan ve çeşitli nedenlerle ne eğitimde ne de istihdamda olan gençleri ifade eden “
” kavramını literatüre kazandırmıştı.
memnuniyet oranı bu yıl yüzde 46,4 olarak tespit edildi.
yaşamdan memnuniyet oranı yüzde 47,1,
yüzde 51,8 iken yaşam memnuniyeti en düşük olan grubun
olduğu tespit edildi. İş arayan gençlerin yalnızca yüzde 28’i hayatlarından memnun olduğunu belirtti.
Raporu değerlendirirken “
gençlerin geleceğe dair daha umutsuz olmaları iş bulamamalarıyla yakından alakalı
” diyen Infakto RW kurucu ortağına katılıyorum ama “İş aramak için tanıdık gerektiğini düşünüyorlar; kurumsal dünyada iş aramayı bilmiyorlar. İş dünyasında yer edinmek için yeni beceriler konusunda bilgili değiller.” sözlerine katılmıyorum.
; iş aramak için tanıdık gerekiyor.
Gençler iş aramayı biliyor ama şirketler kendilerine uygun eleman aramasını bilmiyorlar.
İş için müracaat eden gençlere karşı çok ukalalar ve saygısızlar.
Gençleri
yoran ve umutsuzluğa sürükleyen
de bu zihniyet.
Yani rapor bize diyor ki; Eğer gençler,
devlet ve şirketlerin işbirliği
ve desteği ile yetenek sahibi oldukları
göre yönlendirilirse ülke kalkınması çok daha hızlı gerçekleşir.
Ülkede
insanların artması kaynak israfını önler.
ve refah seviyesi en alttan yukarı doğru adil biçimde yayılır.