Bu ekonomik çıkar savaşı değil

04:0029/10/2023, Pazar
G: 29/10/2023, Pazar
Yaşar Süngü

Machiavelli, iktidar gücünü miktarı asla değişmeyen bir pastaya benzetir. Buna göre herhangi bir kişi, sahip olduğu iktidar gücünü ne kadar arttırırsa, muhaliflerin ve diğer kişilerin gücü de aynı ölçüde azalacaktır. Yani iktidar miktarı asla değişmeyecek; ancak bu miktarın payı her zaman değişecektir. İktidar mücadelesi veren tüm siyasal aktörler, Machiavelli’ye göre kuşku içinde hareket eder. Her insanın özünde kötülük bulunduğu için, siyasetçiler hiç kimseye güvenmemelidir. Böylece tüm siyasetçiler


Machiavelli, iktidar gücünü miktarı asla değişmeyen bir pastaya benzetir.

Buna göre herhangi bir kişi, sahip olduğu
iktidar gücünü
ne kadar arttırırsa, muhaliflerin ve diğer kişilerin gücü de aynı ölçüde azalacaktır.

Yani iktidar miktarı asla değişmeyecek; ancak bu miktarın payı her zaman değişecektir.

İktidar mücadelesi
veren tüm siyasal aktörler,
Machiavelli’ye
göre kuşku içinde hareket eder.

Her insanın özünde kötülük bulunduğu için, siyasetçiler hiç kimseye güvenmemelidir.

Böylece tüm siyasetçiler hem etraflarına güvenmezler hem de etraflarındaki kişiler için güvenilmez bireylere dönüşürler.

Ancak yetenekli siyasetçiler, bu kuşku ve güvenilmezlik hâlini saklamaya çalışır.

Ancak eninde sonunda güvenilmezliğini ortaya çıkartır.

Machiavelli
1500’lü yıllarda yaşayan devlet adamı, askerî stratejist, şair ve oyun yazarı Floransalı düşünür, İtalyan Rönesans hareketinin en önemli figürlerinden.
En ünlü eseri
Prens’te
, politik yazın tarihinde ilk kez iktidarın alınışı ve korunması gibi bir sorunu dinsel ya da ahlaki kaygıları dikkate almaksızın kendinde bir amaç olarak incelemiş.
Makyavelizm
” terimi bir düşünce sisteminden çok bugün “
amaç için her yolu mübah gören
” politikacının tutumunu anlatan suçlayıcı bir sıfat haline dönüşmüştür.

Bu kafaya sahip siyasetçiler kutsallaştırdıkları devleti korumak için her türlü cinayeti meşru görürler.

Ve bu anlayış sadece
ABD ve israile
mahsus değildir.

**

Bugün gazzede yaşanan soykırım yukarıdan baktığında
ekonomik bir çıkar savaşı olarak görünmüyor.

Bu israilin Gazze’de toprakları işgal etme girişimi de değildir.

Sivil katliam artık bölgesel bir sorun olmaktan çıkmıştır.

İsrailin kural tanımazlığı artık dünyanın çözmesi gereken bir sorunudur.

Bu katliamdan sonra yapılacak hiçbir barış bölgenin sorunlarını çözmeyecek, cinayetleri meşrulaştıracaktır.

Tek çözüm; Bölgede bağımsız bir Filistin devletinin tanınmasıdır.

**

İsrail terörü neden dünyanın sorunudur?

Çünkü İsrail bölgede barış istemiyor.

İsraile destek veren ABD’de barış istemiyor.

Siyonizme hizmet veren şirketler de barış istemiyor.

“Bu topraklar bizim siz de bize hizmet etmek için yaratılan kölelersiniz”
diyorlar.

Zihniyetleri bu.

**

Ekonomik menfaatlerinden endişe eden hiçbir şirket israile açıktan destek vermez, veriyorsa kutsal bir hedefi vardır.

Yani zarar etmeyi göze aldıracak kadar büyük kutsal bir hedef.

Kutsal hedef;
Dünyanın yahudiler için yaratıldığına inanmak ve dünya düzenini değiştirmektir.

Müşterilerinin en az yarısı Müslüman kimlikli olan küresel şirketler müşteri kaybından, tepkisinden korkmadan İsrailin çocukları öldürmesine açıktan ekonomik destek veriyorsa bu soykırım dünyada insanlığa karşı açılmış bir savaşın ilanıdır.

Bu savaşın karşı tarafı sadece Müslümanlar değil, insanım diyen herkestir.

Çünkü insanlığa karşı işlenen batılı devletlerin destek verdiği, halkları isyan ettiren aleni bir suç vardır ortada.

**

Hikayeyi biliyorsunuz;

Bir adam, evinin bodrumunda, yaralı bir yılan bulmuş. Yılanı iyileştirmiş, süt verip beslemiş. Sonunda yılanla adam, dost olmuşlar.

Adam her sabah bir çanak sütle, bodruma inermiş. Yılan sütü içer ve her gün adama bir altın bırakırmış.

Adam her gün gelen bir altın sayesinde rahat bir hayat sürmeye başlamış.

Adamın bir oğlu varmış, hem aptal, hem de açgözlü

Babasının hiç çalışmadan, nasıl böyle rahat hayat sürdüğünü merak etmiş ve babasını izlemeye başlamış.

Bakmış ki, babası her sabah aynı saatte, bodruma, elinde bir çanak sütle iniyor.

Babası süt çanağını yere koyuyor, sonra bir yılan delikten çıkıp sütü içiyor ve yere bir altın bırakıyor.

-“Ben bu yılanı öldürürsem, altınların hepsini ele geçiririm”
diyor.

Ertesi sabah erkenden kalkıyor, bir çanak süt ve bir balta alıyor. Bodruma inip, süt çanağını yere koyuyor. Yılan süt kokusu aldığında delikten çıkınca çocuk baltayı yılanın başına vuruyor ancak yılan daha çevik davranıp kaçıyor ama kuyruğunun ucu kopuyor, o acıyla da dönüp çocuğu ısırıyor.

Elindeki süt çanağıyla bodruma inen baba yılanın kuyruğunu ve oğlunun cesedini görünce durumu anlıyor.

Yılan delikten çıkıp adama bakıyor ve o meşhur sözü söylüyor;

-Bende bu kuyruk acısı, sende de bu evlat acısı varken, dost kalamayız.
#Ekonomi
#Aktüel
#Yaşar Süngü