Bu bizim tanıdığımız enflasyona benzemiyor

04:0021/12/2022, Çarşamba
G: 21/12/2022, Çarşamba
Yaşar Süngü

Yeni Şafak·Yaşar Süngü - Bu bizim tanıdığımız enflasyona benzemiyorSalgınla birlikte üretimin her alanında yaşanan azalma, enerji maliyetlerinin artışı, akaryakıt fiyatlarındaki yükseliş ile gelenüreticilerinmaliyetlerindeki artış, toplumun en alt kesimine kadar yansıdı.12 farklı ülkeninvatandaşları arasında yapılan araştırmada enflasyon altı aydır üst üste en büyükküreselendişeolarak görülmüş.ABDekonomisi veAvrupaekonomileri son yılların en yüksek enflasyon rakamlarını kaydederken, biz de uzun

Salgınla birlikte üretimin her alanında yaşanan azalma, enerji maliyetlerinin artışı, akaryakıt fiyatlarındaki yükseliş ile gelen
üreticilerin
maliyetlerindeki artış, toplumun en alt kesimine kadar yansıdı.
12 farklı ülkenin
vatandaşları arasında yapılan araştırmada enflasyon altı aydır üst üste en büyük
küresel
endişe
olarak görülmüş.
ABD
ekonomisi ve
Avrupa
ekonomileri son yılların en yüksek enflasyon rakamlarını kaydederken, biz de uzun süre unuttuğumuz enflasyon canavarını tekrar hatırladık.
Deloitte
tarafından yürütülen bir araştırmada artan fiyatların 10 kişiden 7’sini her gün endişelendirdiği görülürken
Ipsos
tarafından yürütülen ve dünyanın en çok endişe duyduğu konuları araştıran bir çalışma, 5 tüketiciden ikisi için doğrudan yaşama maliyetlerindeki artışa işaret eden
enflasyonun en büyük endişe kaynağı
olduğunu belgelemiş oldu.

**

Dünyada enflasyon ile ilgili ilk ciddi deneyimler
I. Dünya Savaşı
akabinde yaşanmaya başlanmış.
Bu dönemde özellikle ağır savaş tazminatları ödemeye mahkûm edilen
Almanya
ve
Avusturya’da
enflasyon çok yüksek düzeylere çıkmış.
1918’de tüketici fiyat endeksi Almanya’da 304 iken 1922’ye gelindiğinde tam
14.602’ye
yükselmiş ki bu muazzam düzeyde bir enflasyon anlamına geliyor.
Avusturya’da
çok daha kötü: 1918’de tüketici fiyat endeksi 1.163 iken, 1922’ye gelindiğinde endeks inanılmaz bir sıçramayla
263.938
e
yükselmiş.

**

Türkiye
1900’lü
yılların tamamını yüksek enflasyonla yaşadı.
Yağ kuyrukları
1970’li yılların enflasyon fotoğrafıdır.

O dönemle bugünkü yüksek enflasyon dönemi arasında fark var mı?

Var tabi ki.

1970’lerde para vardı yağ yoktu, bugün yağ var ama para yok.
1970’lerde
sıkıştığında komşunun bilezikleri, akrabanın, eş dostun yastık altındaki biriktirdikleri vardı, bugün öyle destek verecek komşular ve akrabalar yok, bankalar var.

1970’lerde köyden şehre göç edenlere un, sebze, meyve desteği vardı, bugün köy yok.

1970’lerde enflasyon canavarına karşı ailelerde
k
anaat ve iktisat
silahı vardı, bugün kanaat ve iktisat silahı yok ama
israf ve lüks yaşam arzusu
çok.
1970’lerde
temel ihtiyaç
olarak görülen şeylerin sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi, bugün her şey temel ihtiyaç.

**

Bugünkü enflasyon
1970’lerdeki
enflasyona benzemiyor ama yine de bizim kuşak (
yarım yüzyılı devirenler
) enflasyon canavarı ile nasıl mücadele edileceğini biliyor.
1970 ve 1980 kuşağı
yüksek enflasyonun ve temel ihtiyaç maddelerindeki yoklukların yaşandığı dönemlerdir.
Ama 1900’lü yılların son on yılı ve 2 bin doğumlu
genç kuşak
enflasyonla yeni tanıştığı için henüz tehlikenin büyüklüğünün farkında değil.
Onlar,
kredi kartlarının
uyuşturucu etkisiyle geçen yılki hayat standartlarını sürdürmeye devam ediyorlar.

Yapacak bir şey yok.

Duvara tosladıklarında öğrenecekler.

**

Geçenlerde eski bir dost anlattı;
Kocaeli’nde
kurulan
İPRAŞ’a
müteahhit yanında taşeron olarak girdim, çalışıyorum yeni evliyim.

İşten çıkışta çarşıya uğradım.

Çarşının ünlü mağazalarından birinin vitrininde güzel bir deri ceket gördüm. Girdim içeri üstümde denedim, çok beğenmiştim.

Almak istediğimi söyledim.

Tek maaşla alınacak gibi değildi, üstelik o kadar para da ne üstümde vardı ne kenarda.

Şimdiki gibi kredi kartı da olmadığı için nasıl alabilirim diye düşünürken mağaza sahibi, o zamanlar müşteriyle tezgahtar değil mağaza sahipleri ilgilenirdi.

“Esnaf bir kefil getirebilirsen ceketi verebilirim”
dedi.
Mahalleye geldim doğruca bizim
Muhtar Tahir abiye
gittim ve durumu anlattım, “
bekle
” dedi.
İşini bitirdi ve kapıya
“birazdan geleceğim”
yazısını astıktan sonra muhtarlığı kapattı ve çarşıya beraber gittik.

Mağazada ceket için kefil oldu ve ben 1 saat içinde hiç para vermeden deri ceketi satın almış oldum. Parasını da 3 ayda ödedim.

Muhtarı tanıyor muydum?

Hayır.

Muhtar beni yeterince tanıyor muydu?

Hayır.

Mağaza sahibi ne beni tanıyordu ne muhtarı.

Ama
güven
denen o sihirli hava vardı.

Bugün ne öyle mağaza sahibi var ne öyle muhtar ne müşteri ne de o güven havası.

Bize paradan daha çok kirlettiğimiz bu hava lazım.

Havamız eksik bizim

Kaybettiğimiz para değil, havamız.
#Enflasyon
#Genç Kuşak
#1970
#1980